Bazı cümleler vardır ki sadece geçmişi anlatmaz; insanın iç dünyasına da ayna tutar. Bu bağlamda Yûsuf sûresinin son ayeti (12/111) şöyle seslenir bize: “Onların kıssalarında aklıselim sahipleri için ibret vardır.” Bu ifadeyle Kur’an, bir bilinç inşasına kapı aralar. Zira burada maksat, olayları bilmekten öte, onlardan ders çıkarmaktır. Ayetin devamı ise Kur’an’ın kaynağını, işlevini ve hitap kitlesini üç yönüyle tanımlar: Bu söz uydurma değildir; önceki hakikatlerle tutarlıdır; inananlara hem yol gösterir hem de rahmet olur. Bu yazıda bu ayetin izini sürerek şunu anlamaya çalışacağız: “Kıssaları sadece dinlemekle mi yetiniyoruz yoksa onlardaki mesajlar hayatımıza da yön veriyor mu?”

Genelde peygamberlerin özelde de Hz. Yûsuf’un kıssasında akıllı kimseler için ibret vardır: “Ant olsun, onların kıssalarında aklıselim sahipleri için ibret vardır. Bu uydurulacak bir söz değildir, ancak önündekinin tasdiki, her şeyin açıklaması, iman eden bir toplum için de bir rehber ve bir rahmettir.” (Yûsuf 12/111). Kur'an’da kıssaları anlatılan kimselerin “kıssalarında aklıselim sahipleri için ibret” olması, düşünme yeteneklerini kullanmayanların ondan gereği gibi faydalanamayacağı imasında bulunmaktadır. Kur'an “uydurulacak bir söz değildir”. O nazmıyla da içeriğiyle de inkârcılara yüzyıllardır meydan okumaktadır. Bu ifade Kur'an’ın eşsiz özgünlük değerine dikkat çekmektedir. Kur'an’ın “önündekinin tasdiki”, kendinden önceki indirilmiş kitapları (Tevrat, İncil, Zebûr vd.) onaylaması anlamındadır. Onları onayı, yüce Allah’tan gelmiş olmaları ve onlarda kalan sahih unsurlar ile sınırlıdır. Aynı zamanda ilk peygamberden son peygambere vahyin sürekliliğini de ifade eder. Yani aklıselim kimseler, çağlar boyunca korunması gereken ortak bir mirasa sahiptir. Kur'an’da bulunan “her şeyin açıklaması”, dinî konulardaki temel prensipleridir. Onun açıklaması, kıssalarla sınırlı değildir. Dolayısıyla sünnetin de kıyasın da dayanağı odur. Onda fizik, kimya, biyoloji türü alanlarda bilgilendirme değil, insanların doğru yolu bulmalarında rehberlik etmesi hedefi güdülmüştür. Kur'an’ın “iman eden bir toplum için” kılavuz olması, onların ayetlerden ibret almalarından dolayıdır. Kur'an kıssalarının ana hedefi, çocuklara hikâye anlatılması değildir. Asıl hedef, yetişkinlerin peygamberleri örnek almaları ve inkârcıların yanlışlarına düşmemeleridir.

Yûsuf sûresinin 111. ayeti, kıssaların sadece geçmişi değil, bugünü de kuşattığını gösteren güçlü bir bildiridir. Bu ayet, Kur’an’ın uydurulmuş bir söz değil, hakikatin ilahi bir yansıması olduğunu hatırlatır. Ayrıca bu ayet, akleden kalplere yönelir ve onları ibret almaya çağırır. Kıssaların hedefi, yalnızca bilgi vermek değil, yön vermektir; çünkü ibret, ancak hisseden ve düşünen bir zihinle hayat bulur. Ayetin indiği tarihsel şartlar göz önüne alındığında, onun sadece sahabeye değil, bugün anlam arayışında savrulan kalplere de umut ve istikamet sunduğu görülür.

Anahtar Kelimeler: Tefsir, Kıssa, İbret, Akıl, Vahiy, Rahmet, Rehberlik.