Dedikodu, bir kişi veya bir grup insanın, başka insanların hakkında genellikle doğruluğu kanıtlanmamış veya belirsiz olan bilgileri yayma eylemidir. Bu eylemde haber kaynağının doğru olup olmadığı konusunda doğrulama süreci işletilmez. Ahlaki zaaf kaynaklı bu fiil, kişisel veya duygusal bir etkileşim içinde yayılır. Bu tür bilgilerin ekserisi genellikle kişilerin itibarına zarar verebilir veya yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Zararlı bir fiil olan dedikodu, sosyal ilişkilerde yaygın olarak bulunur. Bu yazı, Yûsuf sûresi 12/31. ayet çerçevesinde Hz. Yûsuf kıssasındaki dedikoducu kadınların onu gördüklerindeki tavırlarını tefsir literatürü ışığında ele almaktadır. “Kur'an’ın Kur'an ile tefsiri yöntemiyle” amaçlanan şey, Hz. Yûsuf'un çekiciliği ve dedikoducu kadınların tepkileri arasındaki dinamikleri analiz etmektir. Elde edilen bulgulara göre ayetteki dedikoducu kadınların Hz. Yusuf'u meleğe benzetmeleri, toplumun güzellik ve iffet algısı hakkında fikir vermektedir.

Yûsuf sûresi 31. ayette dedikoducu kadınların Hz. Yusuf'un üstünlüğüne olan hayranlıkları vurgulanır: “Kadın, onların düzenlerini duyunca kendilerine (birini) gönderdi. Onlar için dayanacakları yastıklar hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. (Yûsuf'a), ‘Çık karşılarına!’ dedi. Onu gördüklerinde (gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıktan) ellerini kestiler ve ‘Allah'ı tenzih ederiz, bu bir beşer değildir. Bu ancak üstün bir melektir.’ dediler.” (Yûsuf 12/31). Ayetteki “düzen (mekr)”, dedikodu anlamındadır. Dedikodu, hakkında konuşulan kimseye ilk aşamada gizli kaldığı için ona “düzen” denilmiştir; çünkü hilekârlık anlamında düzen kuran kimse kurduğu düzeni gizler. Düzen kuran kadınlar, kınadıkları kadının davetine katıldıklarına göre ahlaki seviye(sizlik)leri hemen hemen aynı düzeyde olsa gerektir. Belki de kurdukları düzen, Hz. Yûsuf’u görebilmek içindir. Söz konusu kadınların “dayanacakları yastıklar (muttekeen)”, yemeğe davet edilenlere verilen yastıklar olduğundan istiare yoluyla yemek daveti aldıkları söylenebilir. Hz. Yûsuf’a tuzak kuran kadının, kadın misafirlerine birer bıçak vermesi sonra da Hz. Yûsuf’u karşılarına çıkarması, Hz. Yûsuf’u korkutmak için de olabilir. Daha kuvvetli ihtimal bıçaktan söz edilip hem onun hem de keseceği şeylerin (meyve / et) kastedilmiş olmasıdır. Kadınlar hakkında “(gözlerinde) büyüttüler” denilmesi, Hz. Yûsuf’u gördüklerinde yetişkin kadın oldukları şeklinde de yorumlanmıştır; ancak davet edilenler çocuk yaşta kızlar olmadıklarından bu yorum makul görünmemektedir.

Yukarıdaki ayet mealinde belirtildiği gibi kadınlar için “ellerini kestiler” denilmesi, fiil kalıbı itibarıyla kesiğin derin olmasını, ellerini birkaç yerden kestiklerini ya da ellerini kesen kadınların sayıca çok olduğunu akla getirse de (katta`ne) ellerini tamamen kesmeleri anlamında değildir. Ayetteki kesme, ekmek keserken bir kimsenin “Elimi kestim.” dediğinde kastettiği zarara benzemektedir. Onu gören kadınların Hz. Yûsuf için “bir beşer değildir” ve “üstün bir melektir” demeleri, meleklerin yaratılış güzelliği açısından daha değerli olduğu kabulünden dolayıdır. Yoksa o kadınlar melek görmüş değildir. Hz. Âdem’in yasaklanan ağaçtan yemeye teşvik eden şeytanın o ağacın Âdem ve eşinin “melek” olmaması için yasaklandığını söylemesi (el-A`raf 7/20), Hz. Âdem’in de melekleri daha üstün gördüğünü ve onlar gibi olmayı arzuladığını gösterir. Yûsuf sûresi 12/31. ayetteki “melek” benzetmesi, Hz. Yûsuf’un yakışıklılığının olağan dışı olduğuna da işaret eder. Bununla birlikte “Yemin olsun ki insanı en güzel bir surette yarattık.” (et-Tîn 99/4) ayetini delil getirip insanın meleklerden daha güzel olduğunu söyleyen ve dedikoducu kadınların Hz. Yûsuf’u meleğe benzetmelerini o kadınların iddiası olarak görenler de olmuştur. Hz. Yûsuf’un meleğe benzetilmesini iffetli oluşuna yoranlar da vardır. Ahlaki seviyesi düşük oldukları anlaşılan bu dedikoducu kadınların Hz. Yûsuf’u melek gibi görmeleri, onun hem yakışıklı hem de o kadar kadının içinde iffetli davranabilen bir genç olmasından dolayı da olabilir. Nadir de olsa kötü kimseler, doğru şeyler söyleyebilir. Bu kadınların daha sonra söyleyecekleri “Haşa, dediler, Allah için ondan bir kötülük görmedik.” (Yûsuf 12/51) sözü de bu yorumu destekler niteliktedir. Meleklerin tersine kötü şeylerin ifadesinde şeytanın kullanılması bilinen bir şeydir. “Ki (o ağacın) tomurcukları şeytanların başları gibidir" (es-Saffât 37/65) ayeti buna örnektir.

Sonuç

Anlaşıldığı kadarıyla Yûsuf sûresi 12/31. ayetteki "düzen (mekr)" kavramı, dedikodu anlamına gelir ve dedikodusu yapılan kişinin itibarını zedelemeyi hedefler. Kadınlar Hz. Yûsuf’u meleğe benzeterek, toplumun güzellik ve iffet algısı hakkında ipuçları vermektedir. Onların Hz. Yûsuf'u melek gibi görmeleri, onun dikkate değer fiziksel özelliklerine olan hayranlıklarını yansıtmakta ve aynı zamanda onun iffetli davranışlarını vurgulamaktadır.

Anahtar kelimeler: Tefsir, Yûsuf, Ahlak, Kadın, Davet, El Kesme, Dedikodu.