Ateşin Öncüsü Firavun ve Ona Gönüllü İtaat Edenlerin Akıbeti
Firavun, insanları dünya hayatında yanlış yola sürükleyerek onların dünyevi ve uhrevi cezalandırılmalarına neden olmuştur. Hûd 98.-99. ayetlerin yorumuyla sınırlı bu yazıda şu sorunun yanıtı aranacaktır: “Firavun’u ve ona bile isteye itaat edenleri dünyada ve ahirette bekleyen acı son nedir?” Ayetler ele alınırken klasik ve modern dönem tefsir âlimlerinin yorumları, yazının perspektifine katkı sunmuştur. Yazının amacı, Firavun ve takipçileri üzerinden günümüz insanını bekleyen dünyevi ve uhrevi tehlikelere dikkat çekmektir.
Şerli lider ve takipçilerinin bugünü ile yarını
Batıl yolda liderlik ederek insanların dünyada boğulma azabına uğramasına neden olan Firavun, kendisine gönüllü itaat edenlerin, ahirette de ateş azabı görmelerine öncülük edecektir: “Firavun, kıyamet gününde kavmine öncülük eder, onları cehenneme götürür. Gittikleri yer ne kötü yerdir!” (Hûd 11/98). Kılavuzu, yanlış yol tutan Firavun (Hûd 11/97) olan kimse, ahirette azaptan kurtulamaz. Firavun, insanları suya götürür gibi ateşe götürmektedir. Nasıl dünyada ona uyan insanları, onları boğacak kadar suyun bulunduğu yere sürüklediyse ahirette de o insanları bu kez ateşe götürecektir. Ayet, aslında kavmini cehenneme getirişini geçmiş zaman kalıbıyla belirtmektedir. Nedeni, olayın ahirette böyle gerçekleşeceğinde şüphe olmadığını vurgulamak içindir. Yani böyleleri hakkında hüküm (azap) kesinleşmiş, kalem kırılmıştır. Kur'an, özelde Mekkeli müşrik liderler, genelde de insanlar tedbir alsın, ateşe gitmesin diye Firavun’un yolunun akıbetinden söz etmektedir. Firavun’un, yolundan gidenleri cehenneme götürmesi, kendisinin girmediği anlamında değildir. Nitekim dünyada da kavmini boğulacağı yere götürmüş ve kendisi de onlarla birlikte boğulup azaba uğramıştır.
Lanetlenmenin dünyevi ve uhrevi boyutu
Yukarıdaki ayette azaptan söz edildikten sonra Firavun ve gönüllü takipçilerine bir de lanet edildiği ifade edilir: “Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lanete uğramışlardır. Yapılan bu ikram ne kötü bir ikramdır.” (Hûd 11/99). Azap sonrası lanet, “iki lanete uğramak” olarak yorumlanabilir. Allah’ın rahmetinden uzak olan sadece Firavun değildir. Ona isteyerek itaat edenlerin de peşini lanet bırakmaz. Allah’ın lanetinin şeytanın üzerine olduğu dikkate alındığında lanetlenen kimselerin şeytanın askerleri olduğu söylenebilir. Allah’ın rahmetinden uzaklaşan kimseler başka ne olabilir ki? Ayette lanetin “ikram (merfûd)” edilmesinden söz edilmesi, inkârcılarla alay etmek içindir. Merfûd kelimesine büyükçe kap ya da kabın içindeki su anlamı da verilmiştir. Bu durumda onlara ikram edilen şey, içecek değil ateş olur.
Sonuç
Görüldüğü gibi Firavun ve onun batıl yoluna uyanlar, dünyevi ve uhrevi acı sona uğrayarak ibret verici bir kaderi paylaşır. Kıyamet gününde Firavun, takipçilerini cehenneme götürmede öncülük eder ve onlar ahirette lanetlenir. Ele alınan iki ayet (Hûd 98-99), liderlerin yanlış yola sevk ederek insanları felakete sürükleyebileceğini vurgular. Günümüzde de bu tehlikeler varlığını sürdürmektedir. Söz konusu ayetler, insanları uyararak batıl yolların kötü sonuçlarından kaçınmaya teşvik eder. Allah'ın rahmetinden uzaklaşmamak için doğru yolu bulmak ve sapkın liderlerin cazibesine kapılmamak gerekir. Lanetlenmiş bir hayat yerine, hak ve adaletin izinden giderek ahireti de içerecek şekilde güvenli bir gelecek inşa edilmelidir.
Anahtar kelimeler: Tefsir, Firavun, Kıyamet, Cehennem, Lanet.