Önceki yazımızda Hûd suresi 56.-58. ayetler bağlamında Yüce Allah’ın hakimiyeti dışına çıkabilecek bir şeyin olmadığından, peygambere itaat etmeyen toplumlara Allah tarafından bir cezanın gündeme gelebileceğinden, söz konusu cezanın dünyada da ahirette de olabileceğinden, peygamberlerin yaşadığı ve onlara haber verildiği dönemlerde müminlerin dünyevi azabın yıkıcı etkisinden kurtulduğundan söz etmiştik. Bu yazıda ise klasik ve modern dönem tefsirlerin ışığında Âd toplumunun vahiy karşısındaki olumsuz tutumlarından, ahiretteki durumlarından söz edilerek günümüz insanının aynı hatalara düşmemesi için uyarıda bulunmak hedeflenmektedir.

Âd kavmi: İnkâr, isyan ve zorbaya itaat

Âd toplumu gerek kitaptaki gerekse evrendeki ayetleri görmezden geldi: “İşte Âd (kavmi). Rablerinin ayetlerini inkâr ettiler; O'nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular.” (Hûd 11/59). Ayette “İşte Âd (kavmi).” denilerek onların kalıntılarının bulunduğu bölgeye dikkat çekilmekte ve insanlar (özelde Peygamber (s) dönemindeki Mekkeliler) inkârcı toplumun akıbetinden ibret almaya teşvik edilmektedir. Âd toplumunun “peygamberine” değil, “peygamberlerine” karşı gelmeleri ifadesiyle onlara birden fazla peygamber gönderildiği kastedilmemiş olabilir; çünkü bir peygambere isyan, tümüne isyan gibidir. Şu ayet de bu gerçeği ifade etmektedir: “Biz, Allah'ın resulleri arasından hiçbirini ayırmayız; işittik ve itaat ettik.” (el-Bakara 2/285). Bir ihtimal de çoğul ifade kullanılsa bile kastedilenin bir peygamber olduğudur. “Yoksa onlar, Allah’ın lütfundan verdiği şeylerden dolayı insanlara haset mi ediyorlar?” (en-Nisâ 4/54) ayeti buna örnektir. Bu ayetteki “insanlar”dan kastedilen kişi Hz. Muhammed’dir (s). Yine şu ayette de “peygamberler” denilmiş olsa da kastedilenin Peygamber (s) olduğu söylenmiştir: “Ey peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyin." (el-Mü'minûn 23/51). Âd toplumuna birden fazla peygamber de gönderilmiş olsa onlar, farklı bir tutum takınmayacak şekilde inkârcıydı. Âd toplumu Allah’ın birliği inancına ve hakka davet eden peygamber ile batıl yola çağıran, istediğini zorla yaptıran, insanlara musallat olan, öfke ile cezalandıran, kibirli zorba kimse arasında tercih yapmak zorunda kaldı ve ne yazık ki ikincisini (zorba kimseye itaati) tercih etti. Onların ayetleri inkâr edenlerinin ve peygamberlere karşı gelenlerinin sayısı, inatçı zorbaya itaat edenlerden fazladır; çünkü ikinci grup (her inatçı zorbanın emrine uyanlar), “inatçı zorbaları” içermez. İnkârcıların “zorbanın emrine” uymaları, onun inkârcı söylemlerini tekrar etmeleri ve uygulamaya geçirmelerini kapsar.

İnkâr ve lanetlenme ilişkisi

Yüce Allah, isyanı seçen Âd kavmini iki dünyada da şefkatinden yoksun bıraktı: “Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular. Biliniz ki Âd (kavmi) Rablerini inkâr etti. (Şunu da) biliniz ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın rahmetinden uzak kılındı.” (Hûd 11/60). Ayette “Biliniz ki (e lâ)” ifadesinin iki kez kullanılması, Âd toplumunun durumunun ne kadar feci olduğuna dikkat çekmek içindir. Âd kavmi için dünyada da ahirette de “lânete tâbi tutuldular” denilmesi, lanetin onların peşini bırakmadığına işaret etmektedir. Söz edilen lanetlerden ilki (dünyadaki), görevini ikincisine (ahirettekine) devretmiştir. Yani ilahi ceza, âdeta Âd toplumu nereye giderse onu takip etmiştir. Kâfirlere iki lanetten söz edilmesinin tam tersi Kur'an’da müminler için ifade edilmiştir. Onlara iki “iyi hâl” vardır: “Bu dünyada da iyilik yaz ahirette de!” (el-A`raf 7/156). Âd toplumu için “Rablerini inkâr etti.” denilmesi, onların helak edilmelerinin cahillikten değil, “bile bile” inkâr etmelerinden dolayı olduğunu gösterir. İki lanetten (dünyevi ve uhrevi) söz edilmesinin ardından Âd toplumu için “Allah'ın rahmetinden uzak kılındı.” denilmesi, şeytana itaatte zirve yaptıklarını belirtir.

Görüldüğü gibi Allah’ın ayetlerini inkâr, peygamberlerine asilik ve zorba kimselere gönüllü itaat kınanacak fiillerdir. Böyleleri dünyada da ahirette de Allah’ın merhametinden uzaklaşmış olur. Bu fiillerden uzak durmak için müminler, ellerinden gelen gayreti göstermelidir; çünkü bir topluluğa benzemek beraberinde onlardan olma kapısını açar.

Anahtar kelimeler: İnkâr, isyan, zorbalık, lanet