Muhsinler yaptığı işi iyi yapan Müslümanları tanımlamak için kullanılır. Onlar Allah’ı görür gibi ibadet ederler. Bu yazıda amaç Kur'an’dan ilham alarak içinde yaşadığımız çağda nasıl iyi Müslüman nasıl olunacağına dair mümkün görülen Müslümanca birtakım fiiller konusunda sesli düşünmektir. Bu bağlamda muhsinlerin şeytanla mücadelelerine, günaha ve hainlere karşı tutumlarına, Kur'an ve sünnetle ilişkilerine, iyilik anlayışlarına, dine ve mescitlere bağlılıklarına ve iş yapma yöntemlerine dikkat çekilecektir.

Muhsinler, Allah’ın hükmettiğiyle hükmeder. Şeytanın yolundan giden tağutların batıl faaliyetlerini imkânları ölçüsünde ortadan kaldırma çabası güderler. Bu amaçla hayra çağırır, güçleri yettiğince iyiliği emreder ve kötülüğü engellerler. Onlar, şeytanın ve yolundan gidenlerin hilelerinin zayıf ama Allah’ın güçlü olduğunu asla unutmazlar. Bu, muhsinler için motivasyon kaynağıdır.

Muhsinler günahı ne açıktan ne de gizliden işler. Onlar Allah’ı görüyor gibi O’na kulluk ederler. Dünyadan alacakları nasibi bir kenara itmezler. Bununla birlikte onların hayatlarının merkezinde dünya değil ahiret vardır. Ahirette hesap verecekleri bilinciyle yaşarlar. Bu, şeytanın hilelerine ve dostlarına karşı onları diri tutar.

Muhsinler hainlerden taraf olmaz. Sözgelimi mazlum olan Yahudi de Hristiyan da olabilir. Bu fark o kadar önemli değildir. Müslümanlardan birinin onlara dönük açık bir iftira, hak gaspı söz konusuysa ve bu kötülüğün sahibi de Müslümansa muhsinler Müslümanın değil, mazlum kimsenin yanında yer alır. Bu olumlu tavır, başlı başına bir tebliğdir.

Muhsinler Kur'an’ın hâkimi değil, hizmetçisi gibi hareket eder. Ayetleri belirterek anlattıklarının ve yazdıklarının ayetlerin kendisi değil, yorumu olduğunu bilirler. Ayetlerden anladıklarını aktardıklarının farkındadırlar. Muhsinler Kur'an’ı okur ve üzerine düşünürler. Kur'an’ın Arapça indirildiğini bilir, o dilde okuyup anlama çabasına girerler. Hem düzgün okumayı (tecvid) bilirler hem de ayetleri hayatlarında rehber edinirler. Arapça öğrenme imkânları yoksa Kur'an’ı hem asıl dilinde okurlar hem de mealini okuyarak ayetlerin anlamını öğrenirler. Lafız ve anlamın ayrılmazlığının bilincindedirler. Bu bilinci çevrelerine de aşılarlar. Muhsinler Kur'an ehli ve sünnet ehli kimselerdir. Her ikisini de okurlar ve onlarla yaşadıkları hayatın ilişkisini kurma azmindedirler. Vardıkları sonuçları Müslümanlarla istişare ederler. Elde ettikleri sonuçları mutlaklaştırmazlar.

Muhsinler dinleri konusunda ciddidirler. Dinî bilgiyi duyunca kulak verirler, kayıtsız kalmazlar. Dinin bir şaka olmadığını bilirler. Bu, muhsinlerin asık suratlı kimseler oldukları anlamına gelmez. Onlar da espri de yapar ama amaçları kişilerin ahiretlerine faydası olacak bir şeyler kazandırmaktır.

Muhsinler karşılık beklemeksizin iyilik yaparlar; çünkü insanlardan beklenti içine girmek yıpratıcıdır. Muhsinler iyiliklerinin karşılığını Allah’tan beklerler ve insanlara yaptıkları iyilikleri kızgınlık anında başa kalkmazlar. Yapılan bir iyiliği yüze vurmanın yaptıkları iyiliği boşa çıkaracağını bilirler.

Muhsinler “Ben böyle düşünüyorum.” demez. “Allah ne dediyse o.” derler. İmanlarının ardından artık onlar için kriter vahiydir ve sünnettir. Onlar akıllarını hakikati kavramak ve ona uygun hareket etmek için kullanırlar. Bu amaçla kendilerinden daha birikimli kimselerin düşüncelerine başvururlar.

Muhsinler mescidleri imar eder. Erkek olanları da hanım olanları da camiye gider, cemaatle namaz kılar. Çocuklarını camiye teşvik ederler. Cemaatle namaz kılmada önceliğin camide olduğunu bilirler. Bu konuda muhsin erkeklerin sorumluluğu muhsin kadınlardan çok daha fazladır. Bu sayede komşularını, ihtiyaç sahiplerini ve hayır işleri için kimlerin katkı sunabileceğini görmüş olurlar.

Muhsinler projecidir. Yani neyi nasıl ve niçin yaptıklarının farkındadırlar. Sorulduğunda açıklayabilirler. Yaptıklarının risklerini ve risklerin gerçeğe dönüşmesi durumunda ne yapacakları konusunda çaresiz kalmazlar. Tedbir almayı Allah’a tevekkül etmekten ayrı düşünmezler.

Görüldüğü gibi günümüz Müslümanı, muhsinlerden olmak istediğinde imkânları mevcuttur. Muhsinler ne yapıyorsa düzgün yapar, kulluk bilinciyle yaşar. Şeytanla mücadeleleri, ömür boyu devam eder. Günahın her türlüsüyle aralarına mesafe koyma gayreti içindedirler. Hainlik Müslümanım diyenden de gelse muhsinlerin tarafı mazlumların yanıdır. Vahiyle ve Peygamber (s) örnekliğiyle ilişkileri diridir. İyilik anlayışlarını bu ikisi belirler. Dinî hassasiyetleri güçlüdür, elden geldiğince “cami cemaati” olmaya çalışırlar ve buna teşvik ederler. İşleri örnek alınacak niteliktedir.