İnsan zihni tutarlılık arar. Bununla birlikte insanlar pek çok çelişkiye de imza atar. Bu yazıda bunların bir kımına dikkat çekilecektir.

Saati kurup işe vaktinde gitmek ama işi/rızkı nasip eden yüce Allah’a şükretmek için sabah namazını camide kılmamak.

Sahabenin ve onlara tabi olanların hayatlarını okumak ancak onları örnek edinmemek ve aile bireylerine ve iş arkadaşlarına onlardan söz etmemek.

Kendi günahlarını küçük, başkalarınınkini büyük görmek.

Ötekilerin cezalandırılmasını ama aynı konuda kendisinin bağışlanmasını talep etmek.

Kur'an’ı başkalarına öğretecek kadar güzel okuma ve anlama çabası gütmemek ama en son sosyal medya dedikodularını âdeta hıfzetmek.

Söyleyecek farklı sözü olmadığı halde bol bol konuşmak.

Yüce Allah’ın duaları kabul etmesini beklemek ama O’nun istediği kulluk yönergelerini kulak ardı etmek.

Şeytanın bile Allah’a doğrudan dua edip, O’nun kendisine süre vermesini istediğini bilmek ancak kendisi şeytandan farklı olarak Allah katında değerli olmasına rağmen Allah’a araya birilerini koyarak ulaşmaya çalışmak.

Cenneti istemek ama “yapılması gerekenleri” umursamamak.

Başına bir bela geldiğinde yüce Allah’ı suçlamak ama nimete kavuştuğunda bunu Allah’tan bileceğine “Bu para, ekonomiyi iyi bilmemden dolayı kazanıldı.” deyip kibirlenmek.

İslam’a karşı mücadele dolu bir ömür sür ama ölünce camiye götürülüp ölenin iyi Müslüman olduğuna cami cemaatini şahit tutmak.

Geçici dünya nimetleri için alabildiğine, sonsuz nimetleri olan cennet için pek az çabalamak.

İblis’in “ümidini kesen kişi” anlamına geldiğini bilmek ama Allah’ın rahmetini göz ardı edip geleceği ve ahiretteki sonu kötü görüp umutsuzluğa kapılmak.

Yüce Allah’ın karşısında yere kapanmak (secde) ama bunun zalimlere karşı bir “dik duruş” anlamına geldiğini bilmemek.

Yüce Allah’ın bir konuda son noktayı koyduğunu bilmek ama o konuda ısrarlı sorular sormak.

Kendisini olumlu yönde değiştireceğine vahyi kendisine uydurmaya çalışmak.

Doğru sözlü Nûh’un azap uyarısını bilmek ama kurtuluş gemisini inşada Nûh’a yardım etmektense alaycılardan olmayı tercih etmek.

Allah sevgisinden bahsetmek ama Allah korkusundan bahseden ayetleri görmezden gelmek, böylece Allah’tan korkmayan, kuldan da utanmayan gevşek bir nesil yetiştirmek.

Abartılı şekilde öfkelendiğini fark etmek ama yine de şeytana uyup öfkelendiren kişinin kontrolüne girmek.

Hristiyan gibi noel, Müslüman gibi Ramazan ve Kurban bayramlarını kutlamak.

Hakikati bilmek ama sayılan garip durumları normal görüp kimle karşılaşsa “Sen de haklısın.” demek ve hakikati kaybetmek.

Yukarıda sayılan çelişkiler akleden ve sorunu görüp çözüm için adım atanlar açısından üstesinden gelinemeyecek şeyler değildir. Hayra niyet edildi mi arkası gelir.