Kur'an’da “karada ve denizde” ifadesini içeren ayetlerin içerik analizi -2-
Kur'an’da “karada ve denizde” ifadesini içeren ayetlerin içerik analizi -2-
Önceki
yazımızda Kur'an’da “karada ve denizde (fî'l-berri ve’l-bahri)” ifadesinin,
dört Mekki surenin birer ayetinde geçtiğini belirtmiş ve sadece ilk ayeti[1] söz konusu surelerin iniş sırasına göre klasik ve modern dönem
yorumların atmosferinde değerlendirmiştik. Bu yazıda ise kalan üç ayet,[2] aynı şekilde içerik analinize tabi tutulacaktır. Amaç; bu ayetler
bağlamında başının sıkıştığını hissettiği zaman dindarlık sergileyenlerin
psikolojisini, Allah’ın kuşatıcı bilgisini, insanların bozgunculuk yapmalarının
kötü sonuçlarını ortaya koymaktır.
Yüce Allah,
insanı muhatap almakta ardından da hitabı üçüncü şahıslara yönelterek âdeta
muhataplara kendilerini izlettirir ve işin içine aynı ruh halini yaşayan diğer
insanları da dahil eder. Bu sayede muhataplara, inkârcılıklarının ve Allah’ı
sadece tehlike anında hatırlamalarının yanlışlığı vurgulanmış olmaktadır:[3] “Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hatta siz gemilerde
bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve
(yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman o gemiye şiddetli bir fırtına gelip
çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını
anlarlar da dini yalnız Allah’a has kılarak, ‘Ant olsun eğer bizi bundan
kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız.’ diye Allah’a yalvarırlar.” (Yûnus
10/22). Ayette, “Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur.” denilerek
yürüyerek ya da kara, deniz taşımacılığıyla yolculuk yapanların, “dini
yalnız Allah’a has kılarak” Allah’a sığınmaları, ölümcül çaresizlik halinde
fıtratın olumlu etkisini gösterdiğine işarettir. Gemideki yolcular için “çepeçevre
kuşatıldıklarını anlarlar” denilmesi, onların âdeta düşmanla kuşatılmışlık
psikolojisi yaşadıklarını ima eder.
Geçmişin,
şimdinin ve geleceğin kesin bilgisi Allah’a aittir: “Gaybın anahtarları[4] Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve
denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin
karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi
apaçık bir kitaptadır.” (el-En`am 6/59). Ayetteki “Gaybın anahtarları”
istiare yoluyla gayb bilgisine işaret etmektedir. Soyut bir durum, insanların
zihinlerinde daha kolay bir şekilde yer tutsun diye somutlaştırılmıştır. Gayb
bilgisi, asla herkesin ulaşabileceği sıradan bir bilgi değildir. Yine “Yaş
ve kuru ne varsa” her şeyin Allah’ın bilgisinde olması, şeytanın yolundan
gidenlere bir uyarıdır. Yani her yapılan kayıt altına alınmaktadır ve ahirette
hesabı sorulacaktır. “apaçık bir kitap” derken kastedilenin Levh-i
Mahfuz ya da Allah’ın kesin bilgisi olduğu söylenmiştir.
Yeryüzü insan
için bir nimettir. İnsan, bu nimeti koruyacağı yerde ekolojik dengeyi korumayı
umursamaz, ormanların yok edilmesine, su kaynaklarının israfına, denizde erken
avlanmaya, gemilerin gasp edilmesine vs. kayıtsız kalırsa bu yaptıkları karşılıksız
kalmayacaktır: “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve
denizde[5] düzen bozuldu ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın;
belki de dönerler.” (er-Rûm 30/41). Ayetten
anlaşıldığı kadarıyla insanın yeryüzünde halifelik görevini yerine getirmemesinden
kaynaklanan günahlar nedeniyle şirk inancı yayılır, bereket gider, ticarette
kâr azalır, hastalıklar artar, adaletsizlik ve ahlaksızlık baş gösterir, kamu
düzeni bozulur, Semûd kavmindeki gibi çeteler toplumda söz sahibi olur (en-Neml
27/48). Ayette azabın “bir kısmını onlara tattırsın” denilmesi,
azabın önemli kısmının ahirette söz konusu olduğunu göstermektedir.
Ayetteki “belki de dönerler” sözü, “Batıl yolu bırakıp hakka ya da
günahları bırakıp sevap işlemeye yönelirler.” şeklinde yorumlanabilir.
Görüldüğü gibi “karada
ve denizde (fî'l-berri ve’l-bahri)” ifadesinin geçtiği ayetlerde
insanların diğer yaratılmış varlıkların hepsinden değil, çoğundan üstün
olduğuna, zorluk anlarının insan fıtratındaki şirksiz imanı açığa çıkardığına,
gayb bilgisinin Allah’a ait olduğunun söylenmesiyle günahkârlara da bir uyarıda[6] bulunulduğuna ve dünyevi zorlukların insanları doğruya yöneltme
niteliğine de sahip olduğuna işaret edilmektedir.
[1]
el-İsrâ 17/70.
[2]
Yûnus 10/22; el-En`am 6/59; er-Rûm 30/41.
[3] Monotonluğu kırarak muhatabın ilgisini uyandırmak ve
konunun önemine dikkat çekmek gibi amaçlarla yapılan bu dil sanatına iltifat
denir. Bu sanatın yer aldığı epeyce Kur'an ayeti vardır.
[4] Mefâtih kelimesi, miftah (anahtar) değil de meftah
(hazine) kelimesinin çoğulu da olabilir.
[5] Deniz, denize ya da suya kıyısı bulunan yerler
şeklinde de yorumlanmıştır.
[6]
“Gizli tuttuğunuzu sandığınız şeylerin bilgisi
de Allah’ın bilgisi dahilindedir.” şeklinde bir uyarı.