Cahiliye Zihnini Bırakıp Şiirini Almak: Neden Olmasın?

Sorularınızdan anlaşılan şey, şiir karşısında Müslüman tutumunun farklılık arz ettiğidir ki bu doğrudur. Bununla bilikte Müslümanlar, her ne kadar cahiliyeye (İslâm karşıtı/dışı inanç ve hayat) karşı olumsuz bir tutum takınmış olsalar da sanıldığının aksine cahiliye dönemi şiirini bir imkân olarak görmüş ve dışlamamışlardır. Bu yaklaşım doğrultusunda Kur'an’ın ne demek istediğini tespite odaklanan tefsir ilmi, cahiliye dönemi Arap şiirine kayıtsız kalmamıştır. Sözgelimi ilmi, muhakemesi ve yönetme eğilimiyle Hz. Muhammed’in (s) eşi Hz. Ayşe’nin de çokça şiir aktardığı söylenir. Her ne kadar Kur'an’da şairlik peygambere yakışmayan bir şey olarak anlatılsa da (Yâsîn 36/69) bu negatif tutum, Müslümanlarca “vahiy karşıtı şiire” yönelik olarak algılanmıştır.

Cahiliye şiirinin, cahiliyeye karşı mücadele eden Müslümanların rehberi olan Kur'an’ın yorumunda önemli bir yeri olması paradoks gibi gelebilir; fakat son peygambere vahyin Arap dili ile inmiş olduğu gerçeği (Yûsuf 12/2) hesaba katıldığında cahiliye şiirinin, muhteva açısından olmasa da Arapça lafızların kullanımı yönünden önemli bir değere sahip olduğu söylenebilir.

Kur'an’da yer alan kimi lafızların bazı sahabilere anlaşılmaz gelmesi ve böyle durumlarda söz konusu lafızların, cahiliye şiirine başvurularak anlamsal netliğe kavuşturulmaya çalışılması da yukarıda söz edilen durumu açıklamaktadır. Bununla birlikte Kur'an, şiirlerde geçen kimi lafizların anlam içeriklerine bütünüyle bağlı kalmamış hatta kayda değer bir oranda onlara yeni anlamlar yüklemiştir. Bu da İsmâil Râcî Fârûkī’nin (1921-1986) ifadesiyle “bilginin İslamileştirilmesi” eğiliminin çok erken dönemlerde Müslümanlar arasında mevcut olduğu ve Müslümanların cahiliyeyi ayrı cahiliye şiirini ayrı değerlendirerek ikincisinden dil değeri açısından faydalanma yoluna gittikleri şeklinde yorumlanabilir.

Kemik, taş ve böcek gibi şeyeri bile konu edinmiş olan cahiliye şiiri hakkında bu bağlamda değinmekte yarar var. Bu şiirin en azından bir kısmının uydurma olması mümkün müdür? Salman Rüşdi örneğinde görüldüğü gibi “şeytan ayetleri” iddiasını gündeme getirip İslâm hakkında zan oluşturma girişimleri olmuşken Müslümanlar için sadece tefsir ilmine katkısı olması açısından belli bir değeri olan cahiliye şiiri hakkında da iddiaların olması ihtimal dışı değildir. Bununla birlikte toptancı bir tutumla bu şiirleri yok saymak, tefsir ilmini cahiliye şiirindeki zengin kelime ve kalıp kullanımlarına başvurmaktan alıkoymaya kalkmak bir aşırılıktır.

Cahiliye şiirinin sonraki nesillere doğru aktarımı konusunda yaşanan bir zorluk da Arapçadaki harflerin noktalarının ve hareke sisteminin sonradan eklenmiş olmasıdır. Noktasız ve harekesiz bir yazı diliyle aktarılan şiirlerin yorumlarının farklı olması doğal bir durumdur. Bu ve diğer sorunlarına rağmen, cahiliye şiiri Kur'an ayetlerini ve kelimelerini doğru anlamlandırma açısından önemli araçlardan birisidir ama her şey değildir. Zaten Müslümanlar da cahiliye şiirini “olmazsa olmaz” görmemiş ve onu da hadisleri korudukları düzeyde korumamışlardır.

Murat KAYACAN-İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi