Kur’an’da “Yaptıkları şey ne kötüdür!” ifadesi bağlamında İsrailoğulları eleştirisi
Kur'an’ın Medine döneminde inmiş tek suresinde yer alan “Yaptıkları
şey ne kötüdür!” ifadesinin orijinalinde, üç ayrı fiil kullanılmıştır:[1]
Lebi’se mâ kânû ya’melûn/Lebi’se mâ kânû yasne’ûn Lebi’se mâ kânû yef’alûn.
Fiiller farklı olsa da her üç ifade de aynı şekilde Türkçeye çevrilebilir.
Sırayla ele alınacak üç ayete dair araştırma sorumuz şudur: “Ne kötü (bi’semâ)!”
ifadesi bağlamında İsraioğullarını eleştiren Kur'an,[2]
“Yaptıkları şey ne kötüdür!” kalıbıyla yine onları mı eleştirmektedir?
Söz konusu üç ayet, Kur'an yorum tarihi ışığında bağlam analizine tabi tutularak
ve gerekli görülen
yerlerde Rudi Paret’in (1901-1983) “paralel pasajlar yöntemi” tarzında
başka ayetlere de referansta bulunularak değerlendirilecektir.
Resulullah’ın (s) genelde de ayetlere muhatap olanların
dikkati çekilerek şu ayette İsrailoğulları tarafından işlenen günahlara işaret
edilmektedir: “Onlardan birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede
yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları şey ne kötüdür!” (el-Mâide 5/62). Ayetteki
“birçoğu” ifadesi, Yahudilerin bir kısmının günaha yönelmediğine işaret
etmektedir. Düşmanlık ve haram yemenin ikisi de aslında “günah”
kapsamındadır. Buna rağmen, onların ayrıca belirtilmesi bu iki günahın
büyüklüğüne vurgu yapmak içindir. Ayetteki
“görürsün “ ifadesi, toplumdaki ifsat unsurlarını takibin önemini
belirtmektedir. “İyiliği emir ve kötülüğü nehiy” farzını yerine getirmeleri
beklenen Müslümanların (Âl-i İmrân 3/104) etraflarında ne olup bittiğini
bilmeleri gerekir. Yarış, normalde iyi şeyler için yapılır (Âl-i İmrân 3/114).
Ayette İsrailoğullarının günahta “yarıştıkları”nın söylenmesi, onların
kötülüğe sanki iyiliğe koşar gibi koştuklarını ima etmektedir. Onlar gerek
kendilerine gerekse başkalarına zarar veren günahları işlemekte aceleci
davranmış âdeta günah işlemeyi bir fırsat bilmişlerdir. Onların bu kötü
yarışına rağmen, kalplerinde hastalık olanlar da onlarla dost olma yarışına
girmektedir (el-Mâide 5/52). İsrailoğulları’nın çiğnemek için birbirlerini
geçmeye çalıştıkları haramın rüşvet ve faiz türünden haramlar olduğu
söylenmiştir. Bu yorum doğru kabul edildiğinde kastedilenler, hâkim
pozisyonunda olan ve ticaretle uğraşan İsrailoğulları olur. Türkçedeki “Balık
baştan kokar!” sözü, böylesine bir durumu imlemektedir. Ayetteki “Yaptıkları
ne kötüdür!” ifadesindeki iki fiilin ilkinin geçmiş (kânû) ve
ikincisinin gelecek kalıbında olması (ya’melûn), onların kötülüğünün sürekliliğini
göstermektedir.
Yukarıdaki ayette İsrailoğulları’nın çoğu kınanırken bir
sonraki ayette bu kez de kötülükten alıkoymayan din adamları eleştirilmektedir:
“Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram
yemekten menetselerdi ya! Yaptıkları şey ne kötüdür!” (el-Mâide
5/63). Ayette “Din adamları ve âlimleri” ifadesinden Hristiyan ve Yahudi
âlimlerin kastedildiği söylendiği gibi her ikisinin Yahudi âlimler olduğu da
söylenmiştir. İkinci yorum, ayetin bağlamında Yahudilerden söz edildiği için
daha uygundur. “Yaptıkları şey ne kötüdür!” denirken kullanılan fiilin (yasne`ûn)
önceki ayetteki fiilden (ya`melûn) daha zahmetli ve sağlam bir “yapma”
anlamı içerdiğinden hareketle ilim adamlarının sorumluluklarını yerine
getirmemelerinin daha büyük suç olduğu söylenebilir. Kötülüğü önleme
pozisyonunda olanların bu görevi ihmal etmeleri, günahın hızla yayılmasına
neden olacaktır. Kötülüğü işlemek gibi “elinde imkân olup kötülükten
alıkoymamak” da kötüdür. Fitne sadece zalim olanlara ulaşmakla kalmaz (el-Enfâl
8/25). Bildiği doğruları yaygınlaştırmaya ve toplumda etkin kılmaya çalışmayan
âlim kimse suç işliyor demektir.
İsrailoğulları’ndan kâfir olanlar hem kendileri kötülükten
geri durmuyor hem de insanları vazgeçirmeye çalışmıyordu. Bu, aynı zamanda
onların lanetlenme gerekçesiydi (el-Mâide 5/78): “Onlar, işledikleri kötülükten
birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yaptıkları şey ne kötüdür!” (el-Mâide
5/79). Ayet, kötülüğü engellemeye çalışmayı terk etmenin ne kadar kötü olduğunu
ifade etmektedir. Müslüman için bu ihmalin makul bir açıklaması yoktur.
Kötülükten alıkoyan kimse “Senin de yanlışların var, bizi uyarıyorsun.” türü
ifadelerle karşılaştığında bu görevinden geri durmamalıdır. Zaten kötülükten
alıkoyan insanlardan “melek olmaları” beklenmez. İmkânlar neyi elveriyorsa
el, dil ya da kalp ile kötülüğe karşı bir duruş sergilemek gerekir.[3]
Görüldüğü gibi “Yaptıkları şey ne kötüdür!” ifadesinin
yer aldığı üç ayette de “Ne kötü (bi’semâ)!”
ifadesinin yer aldığı ayetlerde olduğu gibi[4]
İsrailoğulları eleştirisi yapılmaktadır. Bu eleştiri ilk olarak
İsrailoğulları’nın günaha, düşmanlığa ve harama koşuşan çoğunluğa, günahtan ve
haramdan uzaklaştırmaya çalışmayan âlimlere sonra da kötülükten alıkoyma
şeklindeki sosyal sorumluluklarını yüklenmeyenlere yöneltilmiştir.
13.8.2020 Haksöz Haber
[1]
el-Mâide 5/62, 63, 79.
[2]
Bk. https://www.haksozhaber.net/kuranda-ne-kotu-ifadesi-ekseninde-israilogullari-elestirisi-1-33670yy.htm
(Erişim 7 Ağustos 2020). https://www.haksozhaber.net/kuranda-ne-kotu-ifadesi-ekseninde-israilogullari-elestirisi-2-33685yy.htm
(Erişim 7 Ağustos 2020).
[3] Ebü’l-Hüseyn
Müslim b. el-Haccâc Müslim, Sahihu Müslim (Beyrut: Daru
İhyai’t-Turasi’l-Arabi, ts.), “Îmân”, 20.
[4] el-A‘râf
7/150; el-Bakara 2/90, 93.