Sâmirî Kıssası Bağlamında Kur’an’da Islah ve İfsat Çatışması -4-
Sâmirî kıssasına dair önceki yazılarımızda Allah’ın
İsrailoğullarının saptığını Hz. Musa’ya bildirmesi, Hz. Musa’nın öfkeli ve
üzgün bir şekilde kavmine dönmesi, İsrailoğullarının putperestliğe yönelmesi
ile onların sapıtmalarında Sâmirî ve destekçilerinin rolü, putperestliğin
tutarsızlığı, Hz. Harun’un toplumsal ıslah çabaları ve İsrailoğullarının ona
yanıtını ortaya koymuştuk. Bu yazıda ise Tâhâ sûresi 92-94. ayetler bağlamında
Hz. Musa’nın, yerine vekil bıraktığı Hz. Harun’u sorgulamasını
değerlendireceğiz. “Ayetlerin ayetleri tefsiri” yöntemiyle bu kısmın
anlaşılmasında katkı sunan diğer Kur’an ayetlerine de atıfta bulunulacaktır.
Şirke yöneldikleri için önce İsrailoğullarını
hesaba çeken Hz. Musa (Tâhâ 20/86), ardından da “Kavmimin içinde benim
yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yolunu izleme.” (el-A`raf 7/142)
diyerek yerine yönetici olarak bıraktığı Hz. Harun’u İsrailoğullarının şirke
yönelişi konusunda gerekeni yapıp yapmadığı açısından sorgular. Sorgulama şekli,
yine sert mizacını göstermektedir. Bunda Allah’ın ona kavminin saptığını
bildirmiş olması sayesinde (el-A`raf 7/85) zaten kötü durumu bilerek kavminin
yanına gelmesi de etkili olmuş olabilir: “(Musa gelince kardeşine şöyle)
dedi: “Ey Harun! bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engelleyen
ne oldu?” (Tâhâ 20/92). Ayetten anlaşılan şey, Hz. Musa’nın Hz.
Harun’dan, gördüğü kötülüğü “el ile” düzeltmiş olmasını beklediği ama bunu
göremeyince kızdığı şeklindedir. Hz. Musa, Hz. Harun’dan İsrailoğullarının
putperestliğe yöneldiğini tespit ettiğinde olayı çabucak Hz. Musa’ya
ulaştırmasını beklemiş de olabilir. Hz. Musa’nın, Hz. Harun’a “Onları niye
engellemedin?” yerine “Seni engelleyen ne oldu?” diye sorması, kızmanın
yanında kardeşinin otoritesinin İsrailoğullarının kötülüğünü engellemeye
yetmeyeceğinin farkında olduğu şeklinde yorumlanabilir. Bu durumda Hz. Musa,
Hz. Harun’un gücünün yettiğinden daha azını yaptığını düşünmüş olur. Bununla
birlikte vekil, asilin olmadığı yerde kendi üslubunu tercih edebilir. Buna
yetkisi vardır. Hz. Harun da “dil ile” kötülükten alıkoymayı uygun görmüştür.
Hz. Harun’a kavmi içinde “ıslah görevi” veren
Hz. Musa, onu sorgulamaya şöyle devam eder: “(Neden) benim yolumu
takip etmedin, benim emrime karşı mı geldin?” (Tâhâ 20/93).
İsrailoğullarının içine düştüğü ifsat karşısında Hz. Musa, kardeşi Harun’un
görevini gereğine uygun şekilde yapıp yapmadığını anlamaya çalışmaktadır. Belli
ki iki peygamber arasında ifsatla mücadelede bir üslup farkı vardır. Hz.
Musa’nın sert tutumundan Hz. Harun’un fitnecilere karşı savaş yoluyla kötülüğü
engellemesini umduğu anlaşılmaktadır.
Hz. Musa’nın sert bir üslupla olup biteni
sorduğu kardeşi Hz. Harun’un kendisini savunmasına dair ayet şöyledir: “Harun:
‘Ey anamın oğlu! Sakalımı ve başımı (saçımı) tutma. Ben senin 'İsrailoğulları
arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın, diyeceğinden korktum.’ dedi.” (Tâhâ
20/94). Hz. Musa’ya göre daha metanetli olan Hz. Harun’un “Ey anamın oğlu!”
diyerek Hz. Musa’nın şefkat duygularını harekete geçirmek istediği söylenmiş,
ayette babalarının ayrı olduğunun kastedilmediği şeklinde ifade edilmiştir. İki
peygamber tavrından anlaşılan şey, Hz. Musa’nın ilkeleri, Hz. Harun’un maslahatı
esas aldığıdır, yoksa “şirke karşı bir hoşgörü” söz konusu değildir. O, Hz.
Musa’nın yokluğunda şirkle mücadele etmek amacıyla elinden geleni esirgemediği
için neredeyse onu öldürmeye kastetmişlerdir (el-A`râf 7/150); ancak o,
İsrailoğulları arasında bir iç savaş çıkmasını istememiştir. Hz. Musa’nın yönetici
olarak bıraktığı Hz. Harun’a karşı bu sert tutumu aslında “korkudan anlayan”
İsrailoğullarına da bir mesajdır. Hz. Musa’nın Hz. Harun’u cezalandırma yoluna
gitmemesinden yola çıkarak, suç işlediği düşünülen kimsenin kötü niyetli
olmadığının tespit edilmesi durumunda mazur görülebileceği düşünülebilir.
Görüldüğü gibi ele aldığımız üç ayette
İsrailoğullarının putperestliğe yöneldiğini bizzat gören Hz. Musa’nın, vekili
Hz. Harun’u sert bir tutumla sorguladığı, Hz. Harun’un da İsrailoğullarının iç
savaşa tutuştukları bir ortamı tercih etmediği belirtilmektedir.
14.5.2020 Haksöz Haber