Kur’an’da “bismillah” ifadesi
“Bismillah (Allah’ın adıyla)”
ifadesi Kur’an’da üç yerde geçmektedir. Tabi ki bu sayı, Fatiha suresinin ilk
ayeti olarak “Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla” ifadesini kabul edenlere
göredir. Diğerlerine göre söz konusu ifade, Kur’an’da iki defa geçmektedir. Bu
yazıda ilk görüş sahiplerinin tercihini esas alarak “bismillah” ifadesinin yer
aldığı üçü de Mekki olan ayetler incelenecektir.
Yüce Allah, yeryüzünde isyankâr
kulları dahil her varlığa merhametini gösterir ve onları suçlarından dolayı
hemen cezalandırmaz. O halde insanların yapması gereken şey, şükredip O’na şirk koşmamak ve her hayırlı işe
Allah’ın adıyla başlamaktır: “Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.” (Fatiha 1/1).
Her ne kadar önce inen ayetlerin Alak suresinin ilk beş ayeti olduğu görüşü
yaygınsa da Hz. Ali’den nakille ilk inen ayetlerin Fatiha suresindekiler
olduğunu söyleyenler de vardır. Bu görüş doğru kabul edilmese bile gerek
Fatiha’nın içeriğinin neredeyse Kur’an’ın özeti olması ve Kur’an’ın başında
adeta “Kur’an’a giriş” gibi bir konumda olması gerekse İslam’daki temel
ibadetlerden namazın Fatiha ile kılınıyor olması gibi gerekçelerle en azından
onun ilk inen surelerden biri olduğu söylenebilir. İşte bu sure Allah’ın adıyla
başlamaktadır.
“Bismillah” diyerek Allah ile değil de “O’nun ismiyle”
hayırlı işlere başlanması bağlamında “İsim ile müsemma (isim verilen şeyin
kendisi) aynı mıdır değil midir?” tartışmaları yaşanmıştır. Bu tartışmaya
girmeksizin şöyle demek mümkündür: Müminler iyi işlere başlarken Allah’ın
adını anar ve O’na sığınır. Nasıl bir kimse. birisinin adına bir iş
yaptığında sadece o kimsenin adına değil, zatına dayanarak yapıyorsa benzer
şekilde müminlerin de Allah’ı kastetmeksizin sadece O’nun adına bir iş
yapmaları düşünülemez. En azından “bismillah” bağlamında kastettiklerinin
Allah’ın kendisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Allah’ın rahman oluşunun, rahmetinin sonuçlarına,
rahim oluşunun ise kaynağına işaret ettiği söylendiği gibi rahman oluşunun onun
merhametli oluş niteliğine rahim oluşunun ise fiillerine işaret ettiği de
söylenmektedir. Kur’an, itaatlerine karşılık Allah’ın müminlere kesinlikle ve
özellikle rahim (merhametli) olduğu ifadesine yer verir (el-Ahzâb 33/43).
Bundan yola çıkarak Allah’ın ahirette müminlere merhamet göstereceği kâfirlerin
ise yaptıklarına karşılık olarak bu nimetten faydalanamayacağı söylenebilir. Müminlerin
açısından bakıldığında kötülerin cezalandırılması yine bir rahmet
göstergesidir.
Yukarıda belirtildiği gibi Fatiha suresinin başındaki
besmelenin surenin ilk ayeti olup olmadığı ihtilaflıdır. Bununla birlikte besmelenin
Kur’an’ın bir ayeti olduğundan şüphe yoktur: “Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve
rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta)dır.” (en-Neml 27/30). Anlaşıldığı
kadarıyla Belkıs’a elindeki mektubun kimden geldiği ve içeriğinin ne olduğu
sorulmuş o da Hz. Süleyman’dan geldiğini belirtmiştir. Az sözle çok şey
söyleyen Kur’an, bağlamından anlaşıldığı için söz ettiğimiz soruya yer vermemiş
olsa gerektir. Mektubu gönderen Hz. Süleyman da mektubun muhatabı Belkıs da
devlet başkanıdır. Yani Hz. Süleyman “resmi yazışmalarında” besmeleye yer
vermektedir. Muhatabının Müslüman olmaması ise bir sorun oluşturmamaktadır.
Hz. Nuh dönemi müminleri kurtuluş gemisine “bismillah”
deyip binmektedir: “(Nuh) dedi ki: Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi
de durması da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek
esirgeyendir.” (Hûd 11/41). Müminlerden geminin hareket ettiği ve durduğu
zamanda/mekânda besmele çekmeleri istenmektedir. Yani Müslümanın işinin başı da
bitişi de Allah’ın adıyladır. Hz. Nuh, tufandan kurtulmak ve müminleri de
kurtarmak için gerekli tedbiri almış gemiyi yapmıştır; ancak yine de kurtuluş
“Allah’ın adıyla” yani onun dilemesiyle olacaktır. Ayette “Allah’ın adıyla”
demekten kastedilenle “Allah ile” ifadesinden kastedilen arasında bir fark
olmadığı söylenebilir. Gemiye binen Müslümanlar melek değildir, hataları
olmuştur; ancak onlar şeytan gibi yapmamış, günahlarından sonra pişman
olmuşlardır. Böyle kullara karşı Allah, bağışlayıcı ve merhametlidir. Tufanın
geldiği bir bağlamda Allah’ın bağışlayıcı ve esirgeyici olduğunun söylenmesi,
kurtulan müminlerin ilahi rahmetin bilincinde olmalarını sağlamak içindir.
Onların sahih bir inanca ve güzel işlerle dolu bir hayat sürmeleri çok
önemliyse de nihai kurtuluş Allah’ın bağışlamasıyladır.
Görüldüğü gibi Kur’an’da “bismillah”
ifadesinin geçtiği ayetlerde Allah’ın rahman ve rahim oluşuna, Hz. Süleyman’ın
resmi yazışmalarında besmeleye yer verdiğine ve Nuh’un gemisine binen
müminlerden gemi hareket ederken de dururken de besmele çekmelerinin emredildiğine
dikkat çekilmektedir.
21.11.2019 Haksöz Haber