Kur’an’da “ıslahı (islâhihâ)” ifadesi -2-
Önceki yazımızda “ıslahı (islâhihâ)” ifadesinin yer
aldığı el-A`raf 7/56 ayetine dair Reşid Rıza’nın yaklaşımlarını ortaya koyup
değerlendirmiştik. Bu yazımızda ise aynı ifadenin yer aldığı el-A`raf 7/85
ayetini yine aynı müfessirin yorumları bağlamında ele alacağız.
Reşid Rıza’ya göre ıslahın zıddı olan fesat; beşerî toplum
düzenini zulümle insanların mallarını haksız yere yiyerek onlara haksızlık
yaparak canlara ve ırzlar saldırıda bulunarak bozmayı, ahlakı ve adabı günahla,
açık ve gizli çirkin fiillerle ifsadı, cehaletle ve düzensizlikle de
bayındırlığı mahvetmeyi kapsar. Bu konudaki ayetin meali şöyledir: “Medyen'e de
kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin
ondan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık
ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin. Islahı
sonrasında yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inananlar iseniz bunlar sizin
için daha hayırlıdır.” (el-A`raf 7/85). Yeryüzünün ıslahı dünyanın ve dünya
üzerinde yaşayanların durumunu düzelten şeylerdir. Bunlar, şirkin hurafelerine
ve bayağılıklarına zıt olan doğru bir inanç, ruhları ahlaksızlıkların
kirlerinden arındıran salih ameller, bayındırlığı ve güzel yaşamı yücelten
teknik işlerdir. Yüce Allah bu surenin başlarında şöyle buyuruyordu: “Doğrusu
biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar
da az şükrediyorsunuz!” (el-A`raf 7/10). Yüce Allah, insanlığın durumunu fıtrat
düzeni ve yaratılış mükemmelliği ile düzeltti; onlara akıl ve organ gücü
bahşederek yeryüzünün yaratılışına da hikmetli kanunlarından yerleştirerek
peygamberlerle de fıtratı tamamlayan şeyleri göndererek yeryüzünü ıslah imkânı
verdi. İfsat, iyiliği veya düzeltmeyi ortadan kaldırmak demektir. Islah ise bir
failin fiiliyle olan şeydir. Bu fail ise ya hikmet sahibi olan yüce
Yaratıcı’dır ya da O’nun ıslah için görevlendirdiği peygamberler, alimler,
adaleti emreden bilge kişiler, adaleti yerine getiren idareciler ve bunların dışında
insanların dinleri ve dünyaları açısından onlara faydalı olan güvenilir ve
dosdoğru olan çiftçi, sanatkâr ve tüccar gibi çalışanlardır. Sözünü ettiğimiz
bu işler, asrımızda birçok ilim ve tekniğe dayalıdır. Bu ilim ve teknikleri
öğrenmek, “Bir vacibin gerçekleşmesi için şart olan şey de vaciptir.” kuralına
dayalı olarak vaciptir.[1]
Yani Reşid Rıza, ıslah çabalarının hem dünyayı hem de sakinlerini koruma
kapsamındaki işler olduğu düşüncesindedir. Islah edenler; Allah’tan
başlayarak, peygamberler, alimler, adil yöneticiler, çiftçiler vs. geniş bir
özne alanını kapsar. Bu bağlamda İslam toplumlarının yeterli düzeyde teknolojik
imkânlara sahip olmaları da ıslah faaliyetleri kapsamındadır.
Görüldüğü gibi “ıslahı (islâhihâ)” ifadesinin yer
aldığı biri önceki yazımızda biri de bu yazıda ele aldığımız iki ayetin ilkinde
bozgunculuk çıkarmanın kötülüğünden, Allah’a dua etmek gerektiğinden ve O’nun
iyi davrananlara merhametli oluşundan, ikinci ayette ise Hz. Şuayb’ın kavmini
tek Allah’a kulluğa ve insani ilişkilerde hileye başvurmamaya, huzur ortamı
oluştuktan sonra fesat çıkarmamaya çağırdığından söz edilmektedir.
3.10.2019 Memleket Gazetesi
[1] M.
Reşîd Rızâ, Tefsîrü’l-Menâr (Mısır: el-Hey’etu’l-Mısriyyetu’l-Âmme
li’l-Kitâb, 1990), 8: 469-470.