Kur’an’da “Bir işe hükmettiğinde, ona sadece ‘Ol!’ der ve hemen olur.” ifadesi
“Bir işe hükmettiğinde, ona sadece ‘Ol!’ der ve hemen olur. (iżâ kadâ
emran feinnemâ yekûlu lehu kun feyekûn)” ifadesi, ikisi
Mekki ikisi de Medeni toplam dört surenin birer ayetinde geçmektedir. Bu yazıda
söz konusu ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele
alınacaktır.
Kur’an, Allah’ın benzerinin olmadığını açıkta ifade eder (Şura 42/11). Buna
rağmen, müşriklerin, Hristiyanların ve bazı Yahudilerin yaptığı gibi Allah’a
çocuk atfetmek, O’nun benzerinin olduğunu iddia etmektir. Zaten çocuk
edinmek, soyunu sürdürmek ve yaşlandığında destek görmeyi arzulamak insani bir
durumdur. Allah ise muhtaç olmayan aksine varlıkların O’na muhtaç olduğu
varlıktır: “Allah'ın bir çocuk edinmesi, olacak şey değildir! O, bundan
münezzehtir. Bir işe hükmettiğinde, ona sadece ‘Ol!’ der ve hemen olur.” (Meryem
19/35 ). Allah’ın insanlarla akrabalığı asla söz konusu olamaz. Yaratılan
ile yaratan aynı şey değildir. Böyle iddialar karşısında subhanallah (Allah
eksiklikten uzaktır.) demek gerekir. Olağanüstü bir olayla karşılaşan kimsenin
yapması gereken şey, her şeyi var eden Allah’ın, bir şeyin olmasını dilediğinde
o şeyin gerçekleşmesinden şüphe etmemektir. İmkânsızlık yaratılmış varlıklar
için söz konusudur. Hristiyanların, oldukça yaşlı ana-babadan ve bu nedenle
olağanüstü bir şekilde dünyaya gelen Hz. Zekeriya’yı kul kabul ederlerken
babasız olarak dünyaya gelen Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu ileri sürmeleri
bir çelişkidir. Yaratılanların Allah’ın kızı, oğlu, parçası vs. olması
mümkün değildir. Bu tür inançlar şirktir.
Canlılığı veren, ardından da öldüren Allah’tır. Diğer varlıklar, hayat
bahşetmekten acizdirler ve bir sinek bile yaratamazlar (Hac 22/73): “O, hem
dirilten hem de öldürendir. Bir işe hükmettiğinde, ona sadece ‘Ol!’ der ve
hemen olur.” (Mümin 40/68). Allah, bir şeyin olmasını dilediğinde onun
gerçekleşmesi, “aşama aşama yaratılmayı” iptal eden bir durum değildir. Pek çok
olay kısa sürede olup bitse de o olayların neden-sonuç ilişkisi içinde o
aşamaya gelmesine bir engel söz konusu değildir.
Allah, gökleri ve yeri yaratırken bir başkasını örnek almış değildir. Onun
yarattığı evrenin de bir benzeri, başkası tarafından var edilmiş değildir.
Allah, yaratmada tektir: “(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir işe
hükmettiğinde, ona sadece ‘Ol!’ der ve hemen olur.” (Bakara 2/117). Allah’ın
doğrudan var ettiği varlıklar ve durumlarda olduğu gibi kulları aracılığıyla
var ettiklerinde de O’na engel olacak kimse yoktur.
Hz. Meryem, insan olduğu için bilgilerinin sınırlılığı çerçevesinde düşünmekte
ve evlenmeksizin bir çocuğu olacağı haberini getiren bir melek de olsa
şaşırmaktadır: “Meryem: ‘Rabbim!’ dedi, bana bir erkek eli değmediği halde
nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir, Allah dilediğini
yaratır. Bir işe hükmettiğinde, ona sadece ‘Ol!’ der ve hemen olur.” (Al-i
İmran 3/47). İffetli bir hanım olan Hz. Meryem, beklemediği bir
durumla karşılaşmış ve ne gayrimeşru ne de meşru bir ilişkisi olması nedeniyle
babasız bir çocuk sahibi olmasını insanlara açıklamada sorun yaşayacağını fark
etmiştir. Bir bebeğin dünyaya geliş kurallarını belirleyen Allah, o kuralın
istisnasını da koyabilir. Bunun en güzel kanıtı belki de Hz. İsa’nın babası
olmaksızın yani olağanüstü bir şekilde dünyaya gelmesidir. Allah dilediğini
yapandır.
Görüldüğü gibi “Bir işe hükmettiğinde, ona sadece ‘Ol!’ der ve hemen olur.”
ifadesinin yer aldığı ayetlerde oğul sahibi olmaktan münezzeh olan Allah’ın
dirilttiğinden, öldürdüğünden, göklerin ve yerin benzersiz yaratıcısı
olduğundan, Hz. Meryem’in evlenmeksizin olağanüstü bir şekilde Hz. İsa’yı
dünyaya getirdiğinden söz edilmektedir.
2.5.2019 Memleket Gazetesi