Kur’an’da “Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” ifadesi
“Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir
yardımcı vardır
(vemâ lekum min dûnillâhi min
veliyyin velâ nesîr).” ifadesi, ikisi Mekki ikisi de Medeni olmak üzere dört
surenin birer ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ifadenin yer aldığı
ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Allah, insanları isyanları nedeniyle cezalandırmak istese bir yardımcı
bulup da o cezadan kurtulamazlar:[1]
“Allah’ın her şeye gücü yeter. O,
dilediğini yapar. Yeryüzünde (O'nu) âciz bırakamazsınız. Sizin için Allah'tan
başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” (Şura, 42: 31). İnsanlar
başlarına bir dert geldiği zaman “Biz Allah'a aitiz ve sonunda O'na
döneceğiz.” (Bakara, 2: 156) demelidir.[2]
Onlar, Allah’ın başlarına getireceği şeyden kaçmalarının mümkün olmadığını
bilmelidir. Ahirette cennete gitmek, cehennem azabından kurtulmak konusunda
Allah’tan başka sığınılacak yoktur.
İnsanın imtihan yeri yeryüzüdür. Başka bir gezegende hayat olsa oraya da gitmiş
olsalar imtihandan kurtulamazlar: “Siz ne yeryüzünde ne de gökte (Allah'ı)
âciz bırakabilirsiniz. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı
vardır.” (Ankebut, 29: 22). Allah’ın ortakları olduğunu ileri sürenlerden,
cinlerden, meleklerden “Allah’tan gelecek bir azabı savma konusunda” müminlere
bir fayda gelmez. Dünyada olduğu gibi ahirette onların değil, Allah’ın
dediği olur.
Kur’an, soru üslubuyla Allah’ın evrendeki tek otorite olduğunu şöyle
belirtir: “(Yine) bilmez misin göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı
yalnızca Allah'ındır? Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı
vardır.” (Bakara, 2: 107). Ayetteki soru sadece Resulullah’a (s),
sonraki cümle ise müminlere yönelik olsa da ayet tüm Müslümanları
ilgilendirmektedir.[3]
Bu nedenle Müslümanların “Ayetteki sorunun muhatabı biz değiliz.” demeleri söz
konusu olamaz.
Allah’ı tek ilah kabul etmeleri nedeniyle Müslümanlar, batıl çaba içindeki
düşmanlardan kaynaklanan dünyevi zorluklarla karşılaşabilir dünyevi faydalardan
uzak kalabilirler; ancak ilahi yardımın yanında onların getireceği fayda bir
hiç mesabesindedir: “Göklerin ve yerin mülkü yalnız Allah'ındır. O diriltir
ve öldürür. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.”
(Tevbe, 9: 116). Allah, gökleri ve yeri tek başına yaratmıştır ve onların
işleyişinde de akıllı varlıklar için belirlediği şeriatta da O’nun ortağı
yoktur.[4]
Dünya imtihan yeridir. Dinin ilkelerine bağlı kaldıkları için İslam’dan uzak
kimselerin müminlere tuzak kurarlar. Onların Müslümanların karşılarına
diktikleri engeller ancak Allah’a dayanarak aşılabilir.
Görüldüğü gibi “Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir
yardımcı vardır.” ifadesinin yer aldığı ayetlerde Allah’ın her şeye gücü
yettiğinden, dilediğini yapabildiğinden, yerde ya da gökte O’nu kimsenin aciz
bırakamayacağından, göklerde ve yerde otoritenin O olduğundan, diriltme ve
yaşatmanın O’nun elinde olduğundan söz edilmektedir.
Memleket Gazetesi 18.10.2018
[1] Taberî,
Muhammed bin Cerir (ö. 310/923), Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an,
24 c., Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1420/2000, c. 21, s. 540.
[2] Mâturîdî, Ebu
Mansur (ö. 333/944), Tefsiru'l-Mâturîdî, 10 c., Daru'l-Kütübi'l-İlmiye,
Beyrut, 1426/2005, c. 9, s. 129.
[3] Taberî, c. 2,
s. 487.
[4] Abduh,
Muhammed ve , Muhammed Reşid Rıza (h. 1354) Tefsiru’l-Menar, 12 c.,
el-Hey’etu’l-Mısriyyetu’l-Âmmetu li’l-Kitab, Mısır, 1990, c. 11, s. 51.