Kur’an’da “İşte bunlar, sana hak olarak okuduğumuz Allah’ın ayetleridir.” ifadesi
“Bu, sana hak olarak okuduğumuz Allah’ın ayetleridir (Tilke âyâtullâhi netlûhâ ‘aleyke bilhakk(i).” ifadesi, biri Mekki diğer ikisi ise iki Medeni
surede olmak üzere üç ayette geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ifadelerin yer
aldığı ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele
alınacaktır.
Göklerde ve yerde müminler için birçok ayet vardır (Casiye, 45: 3).
İnsanların yaratılışında ve Allah’ın çeşitli canlıları yeryüzüne yaymasında
kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır (Casiye, 45: 4). Gece ile
gündüzün değişmesinde ve Allah'ın gökten bir rızık sebebi olan yağmuru indirip
de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları
yönlendirmesinde aklını kullanan bir topluluk için nice deliller vardır
(Casiye, 45: 5). Bu sayılan ayetlerle birlikte bunları belirten Kur’an ayetleri
de Allah’ın her şeye gücü yettiğinin kanıtlarıdır: “İşte bunlar, sana hak olarak
okuduğumuz Allah’ın ayetleridir. Artık Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra
hangi söze inanacaklar?” (Casiye, 45: 6). Ayetteki “hangi söze
inanacaklar” sorusu, kâfirlerin inanmayacaklarını belirtmekte ve hakikate
karşı gönüllerini kapamalarını kınamaktadır. Kalpleri o kadar katılaşmıştır
ki ne evrendeki ne de Kur’an’daki ayetler onları etkiler. Onlar, Rahman’ın
ayetlerinin göklerde, yerde görseler Peygamber’in (s) dilinden işitseler de yüz
çevirip geçerler. Hâlbuki vahiy, şeytanın ya da cinlerin değil, Hakk’ın
göndermesiyle Hz. Peygamber’e (s) ulaşmıştır. İnkârcıların hakikat
düşmanlıkları, hakikati gösteren/içeren ayetlerden ibret almalarına engel olur.
Her yalancı, günah yüklü kimsenin vay haline (Casiye, 45: 7)!
Calut ve ordusuyla savaşmak üzere İsrailoğullarına komutan olarak Talut’un
gönderilmesi ve Davud peygamberin Calut’u öldürmesinden söz eden kıssanın (Bakara,
2: 246-251) ardından gelen ayette şöyle denilmektedir: “İşte bunlar, sana hak olarak okuduğumuz Allah’ın ayetleridir. Şüphesiz sen,
Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin.” (Bakara, 2: 252). İnsanlar hakikati tarih içinde gördüklerinde daha
fazla etkilenmektedirler. Bu açıdan Kur’an kıssalarının vahyin önemli bir
kısmını kaplamasının hikmeti de ortaya çıkmış olmaktadır. Hz. Peygamber (s),
okur-yazarlığı ile bilinmediğinden (ümmi), söz konusu kıssa hakkında doğru
bilgileri vahiy olmaksızın ortaya koyabilmesi mümkün değildir. İnkâr edenler, isterlerse
Resulullah’ın (s) anlattığı bu kıssayı kısmen de olsa koruyabilmiş olan Ehl-i
Kitab’a sorabilirler. Ayette yüce Allah’ın kendisini işin içine katarak “okuduğumuz”
demesi, ayetlerin değerini artırmakta, inkârcılara da işledikleri suçun
büyüklüğünü göstermektedir. Hak olarak anlatılanlara karşı duranlar, Allah’ın
yerine şeytanın gösterdiği yolu tutanlar, ahirette hesap vereceklerini
bilmelidir. Peygamber’e (s) bildirilen vahiy haktır ve ona iman edenler
kurtulur (Müminun, 23: 1).
İslam; sunduğu inanç, ilke, değer, emir, yasak ve tavsiyeleri ile hakkı
temsil eder. Bunlar, Hz. Peygamber’e vahiy yoluyla bildirilmiştir: “İşte bunlar,
Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz ayetleridir. Allah hiçbir kimseye
haksızlık etmek istemez.” (Al-i İmran, 3: 108). Her şeye gücü yeten Allah,
kullarına zulmü değil adaleti, şirki değil tevhidi emreder. O’nun geçmişe ve
geleceği dair söyledikleri de haktır. O, yanılmaz veya unutmaz; kullarına karşı
adildir ve O’nun isteği, kullarının peygamberler aracılığıyla ulaştırılan vahye
göre bir yaşam sürmeleri ve ahirette büyük ödülü kazanmaya çalışmalarıdır.
Aksini yaparlarsa ancak kendilerine zarar vermiş olurlar. Allah, dinin
ulaşmadığı toplumlara azap edecek değildir. Kullar, vahye uygun hareket
ederlerse ödül, aykırı hareket ederlerse ceza alacaklardır. Bu da adaletin
kendisidir.
Görüldüğü gibi “İşte
bunlar, Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz ayetleridir.” ifadesinin yer
aldığı ayetlerde, Allah’ın sözlerine (Kur’an ayetleri) inanmamanın kötülüğüne,
Hz. Muhammed’in (s) Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğuna ve
Allah’ın kimseye haksızlık etmeyi amaçlamadığına dikkat çekilmektedir.
Memleket Gazetesi 6.12.2018