Kur’an’da “Allah katında olanlar daha iyidir.” ifadesi
“Allah katında olanlar daha iyidir (vemâ ‘indallâhi ḣayrun).” ifadesi, ikisi Mekki biri Medeni olmak üzere üç surenin
birer ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ayetler, içlerinde bulundukları
surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Şeytanın
mal-mülk aracılığıyla verdiği vesvesenin ne kadar tehlikeli olduğunun farkında
olmak gerekir; çünkü
gerçekte bu dünyanın süsleri niteliğindeki şeyler geçicidir: “Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim
vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar daha iyidir ve daha kalıcıdır. Hâlâ
buna aklınız ermeyecek mi?” (Kasas, 28: 60). Bu ayetle müşrikler eleştirilmektedir; çünkü onlar sonsuz nimetleri
bırakıp dünya nimetleriyle yetinmektedir. Taberi’ye göre ayette Allah katındaki
nimetler, cennet ehli için “daha
kalıcı” şeylerdir.[1] Bu
kalıcılık, ebedilik anlamındadır.[2] Düşünen insanlar için çok olanı (cennet
nimetleri) bırakıp az olana (dünya nimetleri) talip olmak mantıksızdır. Aklı
kullanmak bir erdemdir. Akıllarını
kullanmayarak nankörlük edenler, ahirette hesabını verirler. Müşriklere, “Hâlâ buna aklınız ermeyecek mi?” diye sorulması, onların düşünmemelerini kınama amaçlıdır.
Kâfirler,
kendilerine verilen dünya nimetlerinin ancak bir süreliğine onları mutlu
edeceğini bilmelidir. Bu süre,
40-50 yıl olsa da insana “bir gün hatta bir günün bölümü” gibi kısa gelir
(Müminun, 23: 113). Bu nedenle inkârcılar; İslam’a karşı yanlış tutumlarına son
vermeli, dünya nimetlerini ahiretlerini kazanmak için kullanan müminler
topluluğunu örnek almalıdır: “Size
verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah katında olanlar daha
iyidir ve daha süreklidir. Bu ödül, iman edenler ve Rablerine dayanıp
güvenenler içindir.” (Şura, 42: 36). Allah, dünyevi nimetleri nankör olana
da olmayana da vermektedir. İnsanların nankör olanları, bu nimetleri
kendilerinden bilirler; ancak o nimetleri ne kadar biriktirseler de bir gün
onlardan ayrılacaklardır. Ayrıca, bu nimetlere sahip olan da olmayan da onların
“takva ölçüsü” olmayacağını bilmelidir. Dünyevi nimetleri çokça elde etmiş
olanların, bunu doğru yolda olduklarına kanıt görmeleri son derece yanlıştır.
Cennet nimetlerine kavuşmak için sahih bir iman ve Allah’a tevekkül gerekir.
Kâfirlerin zevk içinde ülke ülke
gezinmelerinin aldatıcılığından sakınmak gerekir (Al-i İmran, 3: 196). Cennete
gitmek için muttaki olmak ve inkârcıların geçici ihtişamına aldanmamak şarttır:
“Fakat Rablerine karşı gelmekten
sakınanlar için Allah tarafından bir ikram olarak altlarından ırmaklar akan,
ebedî olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katında
olanlar daha iyidir.” (Al-i İmran, 3: 198). Allah, kullarına her zaman
dünyevi başarı vaadinde bulunmasa da cennet vaadinde bulunmaktadır. Bu
nedenle müminler, bulundukları konumlar, sahip oldukları imkânlar ne olursa
olsun batıla karşı mücadele etmeli ve umutsuzluğa kapılmaktan uzak durmalıdır.
Görüldüğü gibi “Allah katında olanlar daha iyidir.” ifadesinin yer aldığı ayetlerde dünya hayatının geçiciliğinden, aklı
kullanmamanın kötülüğünden, Allah katındaki ödülü bekleyen kimselerin iman edip
tevekkül edenler olduğundan ve muttakileri cennet nimetlerinin beklediğinden
söz edilmektedir.
Memleket
Gazetesi 25.10.2018
[1] Taberî,
Muhammed bin Cerir (ö. 310/923), Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an,
24 c., Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1420/2000, c. 19, s. 604.
[2] İbn Âşûr,
Muhammed Tahir (h. 1393), et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, 30 c., Daru’t-Tunusiyye
li’n-Neşr, Tunus 1984, c. 20, s. 154.