Kur’an’da “Allah katında olanlar daha hayırlıdır.” ifadesi
“Allah
katında olanlar daha hayırlıdır (mâ ‘indallâhi ḣayrun).” ifadesi, ikisi Mekki ve diğer ikisi
Medeni olmak üzere toplam dört surenin birer ayetinde geçmektedir. Bunlardan Mekke’de
inen ikisi bağlam gereği, “Allah katında olanlar daha hayırlı” ve ele
alacağımız son ayetteki ifade ise “Allah katında olanlar (…) daha hayırlıdır.” şeklinde
tercüme edilmiştir. Bu yazıda söz konusu ifadelerin yer aldığı ayetler,
içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Ahiretteki nimetler o kadar güzeldir ki dünyadakilerle karşılaştırıldığında
dünya hapishane gibi kalır:[1] “Size verilen şeyler,
dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar daha hayırlı
ve daha kalıcıdır. Hâlâ buna aklınız ermeyecek mi?” (el-Kasas 28/60). Bol
nimeti seven insan, nimetlere kavuşma hedefini dünya ile sınırlarsa kaybeden
kimselerden olur; çünkü bu dünyadaki nimetler gelip geçici, cennet ise
ebedidir. Aklını kullanan kimseler, bu farkı dikkate alıp sabreder ve ahiret
nimetlerini merkeze alır. Ayette “Hâlâ buna aklınız ermeyecek mi?” denilerek
kınanan kimseler müşriklerdir ve Nesefi’nin ifadesiyle buradaki kınama, kalıcı
olanın geçici olandan daha iyi olduğu üzerinde düşünmemeleri nedeniyledir.[2]
İnkârcılar, dünya nimetlerinin onların aleyhine delil olabileceğini hesaba
katmamakta ve kendilerini kayba sürüklemektedir: “Size verilen şey,
yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah katında olanlar daha hayırlı ve
daha kalıcıdır. Bu ödül, iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir.”
(Şura 42/36). Müminlerin konumu inkârcılarınkinden farklıdır; çünkü onlar
sabredip ebedi ödüle kavuşmayı hedefler, şeytanın saptırmalarına karşı Allah’a
dayanırlar. Sonsuz mutluluk Allah’a şirksiz iman ve tevekkül ile
kazanılacaktır. Kâfirlere dünyada verilen nimetlerden farklı olarak müminlere
verilen şeyler, az olsa bile bereketlidir.
Allah’a kullukta kusur etmemeye çalışmanın ve O’nun azabından çekinmenin kişiye
kazandıracağı şey, ahirette mutlu olmaktır: “Fakat Rablerine karşı gelmekten
sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan,
ebedî olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katında olanlar
daha hayırlıdır.” (Al-i İmran 3/198). Kısa süren dünya hayatı boyunca gücü
yettiği oranda Allah’a kulluk eden kimse, aslında hayırlı bir ticaret yapmış
olur. O kimse itaat dolu bir ömür sürmüş ve karşılığında cennette yaşama
imkânına kavuşmuştur.
Resulullah (s) camide hutbe verirken davul sesleri ve sevinç naralarıyla bir
kervan gelmiş; bunu duyan cemaatin az bir kısmı hariç camiyi terk edip kervana
koşmuşlardı: “Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona
giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah katında olanlar eğlenceden ve
ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (el-Cuma
62/11). Sahabenin -kıtlık nedeniyle olsa da- Resulullah’ın hutbesini
bitirmesini beklememeleri doğru değildir. Bireylerde davranış değişikliği
bir süreç gerektirdiği ve bunun kişiden kişiye değiştiği unutulmamalıdır. Doğru
olan şey, hatalı davranışlar sergileyenlere karşı merhametli olmaktır. Zaten
ayette söz edilen olayın defalarca yaşandığına dair bir bilgi yoktur. Sahabenin
masum olmadığını da ima eden bu ayette hayırlı olanın dünya nimetlerinden
ziyade ahiret nimetleri olduğuna dikkat çekilmiştir.
Görüldüğü gibi “Allah katında olanlar daha hayırlıdır.” ifadesinin yer
aldığı ayetlerde dünya hayatının geçiciliğinden, ahiret nimetlerinin
dünyadakilerden daha hayırlı olduğu gerçeğini ancak akledenlerin anlayabileceğinden,
içlerinden ırmaklar akan cennetin iman ve tevekkül sahibi kimselere nasip
olacağından, ticaret ve din arasında tercih yapılması gerektiğinde doğru
tercihin ikincisi olduğundan; rızık verenin Allah olduğundan söz edilmektedir.
Memleket Gazetesi 20.12.2018