Kur’an’da “Allah hakkında yalan uyduranlar” ifadesi
“Allah
hakkında yalan uyduranlar (elleżîne yefterûne ‘alallâhi'l-keżibe)” ifadesi,
iki Mekki surenin toplam üç ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ifadenin
yer aldığı ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele
alınacaktır.
Allah insanlara nice rızıklar indirmiştir. Ne var ki bazı kimseler,
herhangi bir vahye dayalı veriyi esas almaksızın verilen nimetlerin bir kısmını
haram, bir kısmını helal kabul etmişlerdir. Hâlbuki Allah, onlara bu izni
vermemiştir. Dolayısıyla yaptıkları şey, Allah'a iftiradır (Yunus, 10: 59): “Allah
hakkında yalan uyduranlar kıyamet gününü ne zannettiler? Şüphesiz Allah
insanlara karşı bol lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmez.”
(Yunus, 10: 60). Ayetteki“Allah hakkında yalan uyduranlar” şeklindeki
kınama ifadesinin muhatabı, müminler de dâhil vahyin ulaştığı herkestir.
Dolayısıyla vahiyden ve Peygamber’den (s) uzaklaşanlar, Allah hakkında
olmayacak şeyler söylemekten kendilerini uzak tutacak iki büyük nimetten yoksun
kalmışlar demektir. İnsanların haram ya da helal belirleme yetkisi yoktur.
Allah’ın verdiği rızkı vahye dayanmaksızın haram kılanlar, ahirette hesaba
çekileceklerini unutmamalıdır. Allah kullarına karşı cömerttir; ancak kullar
nankörlük ederler. İnsanların çoğu “üstün ve bilen hikmet sahibi” bir varlığa
–ki O, Allah’tır.- inanırlar. Problem bu kısımdan ziyade, Allah’ın elçileri
aracılığıyla ulaştırdığı emir ve yasaklarının ihlalinde yaşanmaktadır. Şeytana
benzer şekilde insanların bir kısmı, dünya hayatında dini bir kenara koymaya,
onu kalp temizliğine indirgemeye yönelirler. Hâlbuki dinin rehberliği olmadan
öznel ilkeler belirleyerek kalp temizliği sağlanamaz. Dinî değerleri bir
kenara koyup özgür olduğunu sananlar, asıl özgürlüğün Allah’a itaatte olduğunu
aksi takdirde sanal birçok ilaha kulluk etmek zorunda kalacaklarını ve ahirette
de cezalandırılacaklarını bilmelidirler.
Allah’a şirk koşanlar, O’nun kızları, ortakları vs. olduğunu ileri
sürüyorlardı. Bu iddialar, delilsizdir. Allah’ın bir çocuğa ihtiyacı yoktur;
olsaydı ilah olmazdı. Müşrikler bu iddialarından vazgeçmezlerse
cezalandırılacaklardır: “De ki: Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.”
(Yunus, 10: 69). Söz konusu kimseler, dünyada cahili değerlere sarılır ve doğru
yolu bulamazlar. Ahirette de Allah’a iftiranın sonuçları ağır olacaktır. Onlar
değil, müminler kurtuluşa erecektir (Müminun, 23: 1). Müşriklerin niyeti,
Allah’ın azabından korunmak için birtakım aracılar edinmek olabilir; ancak
kurtuluş yolunu o delilsiz iddia sahipleri ya da onlar hakkında zanlarıyla
hareket edenler değil, Allah gösterir. Allah’ın uyarılarını dikkate
almayanların niyeti ne olursa olsun yaptıkları iş, onların hayrına değildir.
Allah; sadece leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanların
etini yemeyi yasaklamıştır. Mecbur kalan kimse zorunluluk sınırını aşmaksızın
bu yasak etlerden yerse o kimseyi Allah’ın affetmesi umulur; çünkü O, pek
merhametlidir (Nahl, 16: 115). Allah hakkında yalan uyduranların ve O’nun haram
kılmadığını haram kılanların akıbeti hayırlı olmayacaktır: “Dillerinizin yalan
yere nitelendirmesinden ötürü ‘Şu helaldir şu haramdır.’ demeyin, sonra Allah'a
karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz, Allah hakkında yalan uyduranlar
kurtuluşa eremez.” (Nahl, 16: 116). İlahi emir ve yasaklar üzerinde tahrif
yapma ve bu yolla dinin toplumdaki etkisini azaltma çabaları, kişiye birtakım
dünyevi kazançlar sağlasa da elde ettiği şeyler, onu bu dünyada kurtaramadığı
gibi ahirette de kaybedenlerden olmasına vesile olacaktır. O kimseler için
vahiyle uyumlu ilkeler değil, çıkarlar ve alışkanlıklar merkezdedir. Yaratıcı
olan Allah, neyin yarattıklarının iyiliğine neyin de kötülüğüne olduğunu bilir;
O, kullarının iyiliğini ister. Buna rağmen, Allah’ın kendine özel kıldığı haram
ve helal belirleme yetkisini kendisinde gören kişiler olursa onlar tağut olmaya
karar vermiş demektir. Toplumun faydasına olan durumlarda getirilen birtakım
yasaklara gelince (Ehl-i Kitap’tan hanımlarla evlenmeme, kalbi İslam’a
ısındırılacak kimselere zekâttan pay vermeme vs.) onlar geçicidir ve “helali
haram kılma” düzleminde değerlendirilmemelidir.
Görüldüğü gibi “Allah hakkında yalan uyduranlar” ifadesinin yer
aldığı ayetlerde helal ve haram belirleme yetkisinin Allah’a ait olduğuna,
kulların bir kısmının Allah’ın verdiği nimetlere şükretmediğine ve Allah
hakkında yalan uyduranların kurtuluşa eremeyeceğine dikkat çekilmektedir.
Memleket Gazetesi 13.12.2018