Kur’an’da “Şüphesiz Allah … haberdardır.” ifadesi
Kur’an’da “Allah
haberdardır. (inna(A)llâhe ḣabîrun) ifadesi, üç Medeni surenin dört
ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ayetler içlerinde bulundukları
surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Allah, müminleri isyan,
inkâr ve şirkten sakındırır. Bu sakındırmada Allah korkusu oldukça belirgindir:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun.
Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’tan korkun. Şüphesiz
Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr, 59: 18). Ayetteki “yarın”
kelimesinden kastedilen ahiret günüdür. Bu durumda dünya hayatı “bugün”
olmaktadır. “Yarın” için tedbir almayan insan, günlük yaşar ve geleceğini
(ahiret) hesap etmediği için ahirette yaşayacağı pişmanlığın ona bir faydası olmaz.
Ahiret günü yerine “yarın” kelimesinin kullanılması, yeniden dirilişin
yakınlığına ve o gün için kulların tedbirli olmaları gerektiğine dikkat çekmek
içindir ve bu kelimenin Arapçadaki belirlilik takısı (el) kullanılmaksızın
söylenmesi, o günün dehşet vericiliğine işarettir. İnsanın “hazırladığına”
bakabilmesi için neyin tevhid neyin şirk, neyin iyi neyin kötü, neyin helal
neyin haram vs. olduğunu bilmesi gerekir. Aksi takdirde ne yaptığını
ölçemez.. Ayette iki defa “Allah’tan korkun” denilmesi de dünya
değil, ahiret merkezli bir hayat anlayışına sahip olmak ve kulluk bilinci ile
yaşamak gerektiğini göstermektedir. Bu dünya, ahiretin tarlasıdır. Dünyada
ne ekilirse ahirette o biçilir.
Mümin erkeklerin harama
bakmaları ve gayrimeşru ilişkilere yönelmeleri yasaktır: “Mümin erkeklere
söyle gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve mahrem yerlerini korusunlar. Bu onlar
için daha temizdir. Şüphesiz Allah onların yaptıklarından haberdardır.” (Nur,
24: 30). Bu ayette fiilen harama bulaşmaya götüren “harama bakma fiili”, “mahrem
yerlerini korusunlar” emrinden önce belirtilmiştir. Bu açıdan harama bakma,
daha çirkin bir harama (zina) götüren bir fiil olmaktadır. Allah, kimin harama
göz diktiğini, şerre yöneldiğini, şeytanın vesvesesine kapıldığını bilir. Harama
bakanlar, bu fiillerini insanlardan saklayabilseler de Allah’tan ve O’nun kayda
geçiren meleklerinden gizleyemezler. Tıbbi tedavi, eğitim, evlenme niyeti
vs. durumlardaki kadına yönelik bakışlar ise ayetteki yasak kapsamında
değildir. Ayetteki “mahrem yerlerini korusunlar” ifadesi, harama
bakmalarına ek olarak haram ilişkilere girmesinler, anlamındadır. İnsandaki bu
zaafı bilen Allah, cinsellik ihtiyacını helal yoldan giderme (nikâh) imkânını
kullarına vermişken harama yönelmenin hiçbir gerekçesi olamaz.
Kur’an, uyarılarını
sadece inananlara yapmaz, inanıyormuş gibi yapanları da uyarır: “Kendilerine
emrettiğinde (cihada) mutlaka çıkacakları üzere bütün güçleriyle Allah'a yemin
ettiler. De ki: 'Yemin etmeyin. İtaat(ınız) bilinmektedir. Şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nur, 24: 53). Yalan yere yemin edenlerin
sahtekârlıkları kendisini belli etmektedir. Ayrıca Allah kimin ne yaptığından
haberdardır. Buna rağmen ikiyüzlü kimseler, kendilerini kandırdıklarının
farkında değildirler ve onlar, Allah’ın adını ağızlarına almaya layık kimseler
değildir.
Hakkı gözetmek ve adil
şahitler olmak ile Allah korkusu (takva) arasında yakın bir ilişki vardır.
Hem batıl peşinde koşmak hem de zulmetmek ardından da takvadan söz etmek mümkün
değildir: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik
eden kimseler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletten ayrılmaya
yöneltmesin. Adaletli davranın; bu takvaya daha yakındır. Allah'a karşı
gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide, 5:
8). Müminler; evde, okulda, işte vs. adaleti hâkim kılmakla sorumludurlar.
İslam, ev ve cami ile sınırlı bir hayatı yeterli görmez. Kamusal alanda ne olup
bittiği ve düzenlemelerin şeriata (adalet) uygunluğu konusu da Müslümanların
ilgi alanında olmalıdır. Müminlerin öfke besledikleri başka toplumlara bile
adaletli davranmaları zorunluluğu, dikkat çekicidir. Kendilerinden
olmayanlara karşı adaletle mükellef tutulan müminlerin kendi aralarında adalete
ne kadar dikkate etmeleri gerektiği izahtan varestedir.
Görüldüğü gibi Kur’an’da
“Allah … haberdardır.” ifadesi bağlamında müminler Allah’tan korkmaya,
ahiret için hazırlık yapmaya, mümin erkekler harama bakmamaya ve gayrimeşru
ilişkilere girmemeye, münafıklar Allah’a kalpten itaat etmeye, yine müminler
adil şahitler olmaya çağrılmaktadır.
30.11.2017 Memleket
Gazetesi