Kur’an’da “Görmedin mi Allah gökten su indirdi de (elem tera enna(A)llâhe enzele mine’s-emâ-i mâen)” ifadesi, ikisi Mekki ve birisi Medeni bir surede olmak üzere üç ayette geçer. Bu yazıda söz konusu ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Yeryüzünde hayatın devam etmesi konusunda en önemli unsurlardan birisi sudur: “Görmedin mi Allah gökten su indirdi de onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan (geçen) beyaz, kırmızı, değişik renklerde ve simsiyah yollar (yarattık).” (Fatır, 35: 27). Bu ayette suyun Allah tarafından indirildiği söylenmekte ve ardından farklı meyvelerin var edildiği belirtilmektedir; ancak meyveler için “çıkardık” denilmek suretiyle meyvelerin yetişmesinin suya değil, suyu indirene (Allah) bağlı olduğu ifade edilmektedir. Meyvelerin yetişmesi büyük oranda tatlı suyun varlığına dayalı ise de ayette ön plana çıkarılan şey, Allah’ın kudretidir. Yine çıkardık” ifadesinde kullanılan öznenin “biz” oluşu, yüce Allah’ın mütevazı bir üslup kullandığını gösterdiği gibi kastedilen şey, bu yaratmalarda meleklerin de görevlendirilmiş olabileceğini akla getirmektedir. Nasıl meyveler çeşit çeşit ise dağlar da oluşumlarındaki farklılıklar nedeniyle renkleri açısından çeşit çeşittir.
Yukarıdaki ayette çeşit çeşit meyvelerin yaratılması konu edilirken yüce Allah, “biz” zamirini kullanmış ve çeşit çeşit meyveler var ettiğini ifade etmişti. Şu ayette ise kendisi için “o” zamirini kullanmakta ve bu sefer de çeşit çeşit ekinler var ettiğini belirtmektedir: “Görmedin mi Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri çeşit çeşit ekinler çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da onları sapsarı kesilmiş görüyorsun. Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp hâline getirir. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.” (Zümer, 39: 21). Allah’ın kendisi için bazen “biz” bazen “o” bazen de “ben” demesi, Arapçada O’na özel bir zamirin olmamasından da kaynaklanıyor olabilir. Ayette Allah’ın suyu “yeryüzündeki kaynaklara” ulaştırdığının söylenmesi, tatlı su kaynaklarını (ırmak, su kuyuları vs.) yağmurun oluşturduğu şeklinde yorumlanabilir. Yukarıdaki ayette (Fatır, 35: 27), çeşit çeşit meyvelerin yaratıldığından söz edilirken bu ayette ekinlerin yaratıldığının belirtilmesinin ardından onların sararıp solması ve yok olmasından söz edilmektedir. Ayrıca bu ayette “bir öğüt” olduğu belirtilerek insanların dünya hayatına bağlanıp kalmamaları öğütlenmektedir. Suyun inişiyle nasıl ekinler canlanıyor ve ardından yok olup gidiyorsa insanlar da benzer şekilde bir süre yaşayıp ölmelerinin ardından diriltileceklerdir. Ekinlerden farklı olarak insanoğlu, kendisine bahşedilen akıl nimetini Allah yolunda kullanıp kullanmamasına göre ahirette hesaba çekilecektir. Madem bu dünya geçicidir; şu halde dünya hayatına bağlanıp kalmamak gerekir.
Yukarıdaki iki ayette olduğu gibi şu ayette de “Görmedin mi” sorusu öğrenme amaçlı değil, dikkat çekilen gerçeği muhataba söyletme amaçlıdır: Görmedin mi Allah gökten bir su indirdi de onun sayesinde yer, yem yeşil hale geliyor. Allah Latîf'tir (lütfu bol), Habîr'dir (her şeyden haberdardır).” (Hac, 22: 63). Gören gözler için gökler ve yer ayetlerle doludur. Bunlardan birisi de suyu gören toprağın yeşile bürünmesidir. “Latîf” olan Allah inceden inceye bir düzen kurmuştur. Bu çerçevede yağmur yağmakta ve toprak yeşillenmekte ve çıkan ürünlerden yeryüzünün halifesi insan faydalanmaktadır. Allah, bu nimetlerin ve ayetlerin farkında olanlardan da olmayanlardan da haberdardır. Benzer şekilde yarattığı evrende neler olup bittiğini bilir.
Görüldüğü gibi “Görmedin mi Allah gökten su indirdi” ifadesinin yer aldığı üç Kur’an ayetinin ilkinde Allah’ın yarattığı meyvelere, yollara; ikinci ayette ekinlere ve ekinlerin kuruyup gitmesinden ibret almaya; üçüncü ayette ise yağmurun ardından toprağın yeşillenmesine ve Allah’ın lütfunun bol ve her şeyden haberdar olduğuna dikkat çekilmektedir.


7.12.2017 Memleket Gazetesi