Kur’an’da “Allah’ın … görmediler mi?” ifadesi
Kur’an’da “Allah’ın …
görmediler mi? (Eve lem yerav enna(A)llâhe)” ifadesi, Kur’an’ın dört
Mekki suresinin birer ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ayetler,
içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Müşrikler, gökleri ve yeri
yaratan Allah inancına sahip olmalarına rağmen, O’nun yeniden yaratmasına
inanmayı kabul etmemektedir. Bu çelişki, Kur’an’da şöyle
vurgulanır: “Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya
kadir olduğunu görmediler mi? Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe
bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkârda direttiler.”
(İsra, 17: 99). Ayetin “Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir
olduğunu” ifade etmesi, ahirette o inkârcıların ve benzerlerinin
yaratılması ile ilgilidir; çünkü müşriklerin inkâr ettiği şey, ahiretteki
yaratılmadır. Müşriklere yönelik “görmediler mi” sorusu, ahireti
inkârlarını eleştirmek içindir. Ahiret inancının olmayışının, bu hayatı
anlamsızlaştırmışına karşın müşrikler anlam arayışından uzak durmayı
seçmektedir. Onların ahireti inkâr etmeleri, insanların tekrar diriltilip
hesap verecekleri gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Kibir, doğru yolu bulmada
büyük bir engeldir. Bunun somut hali Ad kavmidir: “Ad'a gelince onlar
yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve ‘Bizden daha kuvvetli kim var?’
dediler. Kendilerini yaratan Allah'ın, kendilerinden daha kuvvetli olduğunu
görmediler mi? Onlar ayetlerimizi de bile bile inkâr ediyorlardı.”
(Fussilet, 41: 15). Bir toplumun “büyükleri olmak” onlara karşı
büyüklenmekle değil, onların dünya ve ahiret mutlulukları için çabalamakla olur.
Ad kavmi hakkında “haksız yere büyüklendiler” denilmesi, onların
otoriteyi gasp ettiklerini akla getirmektedir. Ellerindeki maddi imkânların
çokluğu, onları Allah’a isyana ve insanları aşağılayıcı tutum ve davranışlara
sevk etti. Aslında gerçeğin farkındaydılar ancak üstünlük kompleksine girip şeytanın
yolunda gitmeyi tercih ettiler. Bunların akıbetleri çok kötü oldu, günahları
nedeniyle yok edildiler (Hakka, 69: 6-7).
Gökleri ve yeryüzünü
yaratan Allah, bundan dolayı bir “dinlenme ihtiyacı” duymamışken (Kaf, 50: 38)
insanları yaptıkları nedeniyle hesaba çekip kimini ödüllendirmek kimini de
cezalandırmak için tekrar diriltmesinde de bir zorluk yoktur: “Onlar gökleri
ve yeri yaratan ve onları yaratmakla yorulmayan Allah'ın ölüleri diriltmeye de
kadir olduğunu görmediler mi? Evet şüphesiz ki O'nun her şeye gücü yeter.”
(Ahkaf, 46: 33). Müşriklerin yaklaşımındaki sorun, delile dayanmaksızın
diriltilmenin olmayacağını düşünmeleridir. Hâlbuki her şeyi yaratan Allah’ın
iradeli olarak yarattığı varlıkları tekrar yaratıp ödüllendirmesine ya da
cezalandırmasına engel nedir?
Allah, bir soruyla sosyal
hayatın işleyişine dair insanları tanıklık etmeye çağırır: “Allah'ın
dilediğine rızkı genişlettiğini ve daralttığını görmediler mi? Şüphesiz bunda
iman edecek bir topluluk için ibretler vardır.” (Rum, 30: 37). Müminler
insani ilişkiler üzerine kafa yorarlar ve gerek zihinsel gerekse bedensel güç
açısından insanlar arasındaki farklılıklar nedeniyle insanların rızkının genel
itibariyle artıp azaldığını görürler ve bu dünyada sürekli kazananlardan
olmanın mümkün olmadığını anlarlar. Şeytan ise öyle bir vesvese verir ki
insanoğlu ebedi yaşayacakmışçasına mal edinme yarışına girer. Hâlbuki bu
dünya ne Firavun’a ne de Karun’a kalmıştır. İnsanlar, kendisine verilen
nimetlerin Allah tarafından verildiği ve bunun imtihan için artırılıp azaltıldığı
bilinciyle yaşarsa insani ilişkileri hasetlikten uzaklaşacaktır. Geliri
yükselen kimse kibirlenmeyecek, düşen de bunun sürekliliğinin olmadığını
düşünecek ve Allah’tan nimetlerini artırmasını umacaktır.
Görüldüğü gibi ele
aldığımız ayetlerde, öğretim yöntemleri arasında önemli bir yeri bulunan
“soru-cevap” yöntemi ile “Allah’ın … görmediler mi?” sorusu sorularak Allah’ın
yeniden diriltmeye gücü yettiği, inkârcılardan daha güçlü olduğu ve insanlara
verdiği rızkı dilediği kimseye artırdığı ya da azalttığı konuları vurgulanmaktadır.
16.11.2017 Memleket
Gazetesi