Kur’an’da “Allah’a hiçbir zarar veremezler.” ifadesi
Kur’an’da “Allah’a
hiçbir zarar veremezler (len yedurrû(A)llâhe şey-en).” ifadesi, iki
Medeni surenin üç ayetinde yer almaktadır. Bu yazıda söz konusu cümlenin yer
aldığı ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele
alınacaktır.
İnkârda
birbirleriyle yarışan müşrikler, münafıklar ve Ehl-i Kitap, İslam karşıtı çaba
içinde olsalar da yaptıkları kendilerine zarar verir: “Küfürde birbirleriyle
yarışanlar seni üzmesin. Onlar Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah ahirette
onlara bir pay ayırmamak istiyor. Onlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i
İmran, 3: 176). Onların batıl yoldaki çabalarına üzülmemek ve yaptıkları
baskılara, işkencelere sabretmek gerekir. Onlar ne kadar kötülük yaparlarsa
yapsınlar, verdikleri zarar asla cehennem azabı boyutlarına varamaz. Müminler
bu gerçeği hatırlarında tutarsa o zaman kâfirlerin verdiği dünyevi zararlar
müminlerin gözlerinde küçülür. Bu kimselerin küfürde yarışmaları, iman etmekten
kaçtıkları ve İslam’a, akla gelebilecek en olmadık nitelikler atfettikleri
anlamına gelebileceği gibi ilahî dine karşı mücadelede en ön safta yer alma
yarışına girdikleri anlamında da olabilir. Onlar, bir ödül bekledikleri batıl
yolda yarışıyorlarsa şeytan ya da tağutun vesilesiyle alacakları ödül ne
kötüdür! Ahirette onlara bir pay ayrılmaması için onların azaba uğrama
vakitleri ertelenmektedir ki daha çok suç işlesinler ve azabı tam olarak hak
etsinler. Onlar zaten cennetin yolu yerine cehenneminkini tercih etmişlerdir.
Gökleri ve yeri
yaratan Allah olunca, O’nun gönderdiği peygamberlere ve kitaplara düşmanlık
edenler hem başarısız olacak hem de cehenneme gideceklerdir: “İman
karşılığında küfrü satın alanlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Onlar için
acıklı bir azap vardır.” (Al-i İmran, 3: 177). Küfrü satın alıp, iman
etmekten uzak duranların kârlı çıktıklarını sanmaları şeytanî bir vesvesenin
sonucudur. Hâlbuki onların çoğu “her şeyi bilen hikmet sahibi bir yaratıcıya”
inanmaktadır. Buna rağmen, O’na isyan etmektedirler. Şeytan, onları ebedi azaba
davet etmekte onlar da şirk ve isyanlarıyla adeta ilahî azaba doğru
koşmaktadırlar. Bugün hak yolunda mücadele etmiş peygamberlerin, sahabenin
konumu nedir; buna karşılık Firavunların, Karunların, Ebu Cehillerin konumu
nedir?
Şairliğiyle ya
da filozofluğuyla meşhur olmayan bir insandan (Hz. Muhammed) sâdır olan
mükemmel sözler (vahiy) karşısında inkârı seçenler, bu yaptıklarına pişman
olacaklardır: “Şüphesiz inkâr eden, Allah'ın yolundan alıkoyan ve doğru yol
kendilerine belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir
zarar veremezler ve (Allah) onların amellerini boşa çıkaracaktır”. (Muhammed,
47: 32). Bu ayette söz edilen olumsuz karakterler, kötülüklerini
yaygınlaştırmak için Allah’ın gösterdiği dosdoğru yolda gidenleri de
engellemeye çalışmaktadırlar. Hayra yönelmedikleri gibi hayır işleriyle
uğraşanları da yaptıklarından vazgeçirmeye çalışmaktadırlar. Bunların engelleme
yöntemleri; baskı, işkence, psikolojik baskı, satın alma, dünya menfaatini öne
çıkarma vs. şeklinde olabilir. Ne kadar çabalasalar da İslam dinini yok etme
imkânları yoktur. Allah, nurunu tamamlayacaktır. İnkâr edenleri hiç de iyi bir
akıbet beklememektedir.
Görüldüğü gibi
“Allah’a hiçbir zarar veremezler.” ifadesinin yer aldığı ayetlerde küfürde
yarışanlardan, iman karşılığında küfrü satın alanlardan, Allah yolundan
alıkoyan ve Peygamber’e (s) karşı gelenlerden söz edilmekte, onlara azap
edileceği ve yaptıklarının boşa çıkacağı belirtilmektedir.
21.12.2017
Memleket Gazetesi