Kur’an’da “Allah … ödülünü ziyan etmez.” ifadesi
Kur’an’da “Allah …
ödülünü ziyan etmez (inna(A)llâhe lâ yudî’u ecra).” ifadesi, ikisi
Mekki, ikisi de Medeni olmak üzere dört surenin birer ayetinde geçmektedir. Bu ifadelerin
ikisinin başında fe (Hud, 11: 115; Yusuf, 12: 90), birisinin başında ve
(Al-i İmran, 3: 171) bağlacı varken bir ayetteki ifadenin başında ise herhangi
bir bağlaç yoktur (Tevbe, 9: 120). Bu yazıda söz konusu ifadenin geçtiği
ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
İslami mücadele sabır
gerektirir. Zorluklar karşısında, “Bu işin olmayacağı anlaşıldı.” deyip kenara
çekilmek olmaz. Ümitsizlik şeytanın işidir. Hâlbuki müminler, engeller
karşısında Allah’ın yardımını umarlar. Sabır acı olsa da meyvesi tatlıdır:
“Sabret. Allah, iyilik yapanların ödülünü ziyan etmez.” (Hud, 11: 115).
Müşrikler, Müslümanlara dinlerinden dolayı psikolojik, fiziki vs. baskılarda
bulunuyor olabilir. Onların cezalandırılmaları, Allah’ın bildiği ve uygun
gördüğü bir anda olacaktır. O an gelene kadar müminlerin sabretmeleri gerekir.
Bu denenmeden başarıyla geçerlerse Allah onların sabırlarının karşılığını kat
kat verecektir.
“Cahillik döneminde
Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı hatırlıyor musunuz?” (Yusuf, 12: 89)
demekle yetinip kardeşlerinin yaptığı kötülüklerin intikamını almaya kalkışmayan
Hz. Yusuf, başına gelenlere sabreder ve sonucunda Allah tarafından
ödüllendirilir. O ve kardeşleri arasında geçen diyaloğa dair ayet şöyledir: “Yoksa
sen gerçekten Yusuf musun, dediler. O da ‘Ben Yusuf'um. Bu da kardeşimdir.
Allah bize lütfetti. Kim sakınır ve sabrederse şüphesiz Allah, iyilik yapanların
ödülünü ziyan etmez.’ dedi.” (Yusuf, 12: 90). Hz. Yusuf kardeşlerine,
“Çalıştım, azmettim bugünlere geldim.” dememekte, kendisine verilen nimetlerin
Allah’ın ikramı olduğuna dikkat çekmekte, takva ve sabrıyla temayüz eden iyi
kimselerin ilahi ödüle kavuşacaklarını belirtmektedir. Böyle yaparak
kardeşlerini hayra yönlendirmektedir. Kardeşlerinin daha önce Yusuf’a
yaptıklarıyla, Yusuf’un onlara yönelik erdemli tavır arasında ne büyük fark
vardır!
Allah yolunda
öldürülenlere “ölü” dememek gerekir. Onlar hayatlarında hakkın şahitliğini
yapmışlardır. Hesap Günü sonrası onlar, Allah’ın verdiği cennet nimetleriyle
rızıklanacaklardır (Al-i İmran, 3: 169). Onlar, kendilerine katılacak sonraki
şehitlere, ahirette korku ve üzüntü olmadığı bilgisiyle sevinirler (Al-i İmran,
3: 170); ancak “Allah katında” bulunuşları nedeniyle bu sevinçlerini
dünyadakilere bizzat iletemezler: “Allah'ın nimet ve ihsanına nail
olduklarından dolayı sevinç içindedir onlar ve Allah, inananların ödülünü ziyan
etmez.” (Al-i İmran, 3: 171). Dünyadaki müminlerde iman düzeyinde mevcut
olan “Allah’a itaatin ödüllendirileceği bilgisi”, şehit olmuş kimselerde kesin
bilgiye dönüşmüştür ve onlardan bu aktarımı yapan da yüce Allah’tır.
Allah yolunda çabalayan
Müslümanlar, susuzluk, yorgunluk açlık vb. zorluklarla karşılaştıklarında
sabrederlerse Allah bunun karşılığını fazlasıyla verecektir. Böyle yapmaz da
konforlarını merkeze alır; dini yayma ve hâkim kılma çabası içindeki
Müslümanlarla birlikte hareket etmezlerse ahirette bunun hesabını vermeleri
kolay olmaz: “Gerek Medinelilere ve gerekse onların etrafındaki bedevilere
Allah'ın Peygamber’inden geriye kalmaları ve kendi canlarını onun canına tercih
etmeleri yaraşmaz. Çünkü onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, bir
açlık çekmeleri, kâfirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmaları ve düşman
karşısında bir başarı sağlamaları dolayısıyla mutlaka kendileri için bir salih
amel yazılır. Şüphesiz Allah iyilik yapanların ödülünü ziyan etmez.” (Tevbe,
9: 120). Peygamber (s), İslam için canı pahasına mücadele verip örnek
olduysa Müslümanların bu örnekliği göz ardı etmemeleri gerekir. Zaten bu
mücadele karşılık (sevap) beklenmeden verilen bir mücadele değildir: “Allah,
müminlerden canlarını ve mallarını cennet kendilerinin olmak üzere satın
almıştır. Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın,
Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da üstlendiği gerçek bir sözdür! Kim Allah'tan
daha çok sözünde durabilir? O halde O'nunla yaptığınız bu alışverişinizden
ötürü sevinin. Gerçekten bu, büyük başarıdır.” (Tevbe, 9: 111). Yaşanan her
zorluk karşısındaki sabır, cennetteki nimetlere kavuşma imkânıdır.
Görüldüğü gibi dört
ayetin üçünde ödülü ziyan edilmeyenlerin muhsinler (iyilik edenler), birinde
ise müminler olduğu belirtilmektedir.
26.10.2017 Memleket
Gazetesi’nde yayınlanan yazının gözden geçirilmiş halidir.