Kur’an’da “şüphesiz Allah onu bilir” ifadesi
Kur’an’da “şüphesiz
Allah onu bilir (inna(A)llâhe bihi ‘alîm)” ifadesi iki Medeni
surenin üç ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ayetler, içlerinde
bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
İnsandan beklenen
kendisini, ailesini ve yakınlarını mağdur edecek ölçüde iyilik yapması değildir.
İyilik dairesinin yakından uzağa doğru büyüdüğü söylenebilir: “Sana ne sarf edeceklerini
soruyorlar. De ki: Hayır yolunda sarf edeceğiniz şey; anne-babaya, yakınlara,
yetimlere, düşkünlere ve yolda kalmışlaradır. Hayır adına her ne işlerseniz
şüphesiz Allah onu bilir." (Bakara, 2: 215). Sayılan gruplara
yapılacak iyilikler, Allah’ın melekleri tarafından kayıt altına alınır. Yapılan
infakı, karşılığını kat kat verecek olan Allah’ın bilmesi yeterlidir.
İnsanların bilmesini merkeze almak gösteriş için iyilik yapmaya götürebilir. O
sınıra geldiğinde yapılan iyiliklerin karşılığı ahirette beklenemez.
Yoksul ve onurlu
kimseler, ihtiyaç sahibi olduklarını sürekli gündeme getirip “Bize yardım
edin.” diyemezler. Aksine kendileri ihtiyaç sahibi
oldukları halde başkalarının ihtiyaçlarını karşılama çabası içindedirler: “Sadakalarınızı
kendilerini Allah yoluna adayıp da yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen
fakirlere verin. Bilmeyen kimse iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder.
Sen onları simalarından tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Hayır
adına her ne harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.” (Bakara, 2: 273). Ashab-ı
Suffe hakkında indiği söylenen bu ayet,[1]
Müslümanları sosyal alanda duyarlılığa davet etmektedir. Takvalı ve ihtiyaç
sahibi olan insanların mağdur olmaması için onların kimler olduğu tespit edilmeli
ve onlara sahip çıkılmalıdır; çünkü onlar el açıp yardım isteyemezler. Bunlar
gelecek vaat eden ve Müslümanların yüz akı kimselerdir; ihmal edilmeleri de vebaldir.
İnfak etmeden iyi insan
olunmaz. Bir insan cimriyse alim olması toplumu değiştirmesinde fazla bir etki
yapmaz. İnfaksız tebliğ kadüktür: “Sevdiklerinizden harcamadıkça iyiliğe
erişemezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.” (Al-i İmran,
3: 92). İman, kişiyi Allah yolunda para harcamaya götürmelidir. İmanı sadece
kalpte kalan müminin durumu, düğmeye basınca ışığın yanacağını bilen ancak bir
türlü düğmeye basmayan kişinin durumu gibidir. Her ikisi de karanlıklar
içinde kalır. Cennet nimetleri iyi kimseler içinse (İnfitar, 82: 13) o iyiliğe
erebilmek için iyilik yapmak gerekir. İyiliği teşvik eden ayetlere iman yetmez.
O ayetler de diğerleri gibi mümin hayatını yönlendirsin diye gelmiştir.
Görüldüğü gibi “şüphesiz
Allah onu bilir” ifadesinin yer aldığı üç ayette de konu infaktır. İyi
bilinmek isteyen insan bilmelidir ki ihtiyaç sahipleri için yaptığı harcamalar
Allah’a gizli kalmaz. Ödülü verecek olan Allah olduğuna göre yapılan iyiliklerin
insanlar tarafından bilinmesini sağlamaya çalışmak gereksiz bir çabadır; ancak kalbinde
gösteriş olmadığından emin olan kimse, iyiliği yaygınlaştırmak ve teşvik etmek
için açıktan da infakta bulunabilir.
3.8.2017 Memleket
Gazetesi
[1] el-Kelbî rivayetine göre bu görüş
İbn Abbas’tan nakledilmektedir bkz. Vâhidî, Muhammed b. Ali (h. 486), el-Vasît
fi Tefsiri’l-Kur'ani’l-Mecîd, 4 c., Daru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut, 1994,
I, 388.