Kur’an’da “sabah akşam”
Kur’an’da “sabah akşam (bukraten
ve asîlâ)” ifadesi, biri Mekki üçü Medeni olmak üzere toplam dört surenin
dört ayetinde yer almaktadır. Bu yazıda söz konusu ayetler, içlerinde
bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
İnkârcıların, iddialarından
birisi Kur’an’ın kaynağının Allah değil, Mekke’de yaşayan Addas (Huveytib
bin Abdu'l-Uzza'nın azadlısı), Yesar (Alâ bin el-Hadramî'nin azadlısı)
ve Cebr (Amir bin Rabia'nın azadlısı) adlı üç kişi olduğudur
(Mukatil, h. 1423, III:
226): “Yine dediler ki: (Bunlar) öncekilerin masallarıdır. O, onları
yazdırmıştır ve sabah akşam kendisine okunmaktadır.” (Furkan, 25: 5). Böyle
bir şey olsaydı Mekkeli müşrikler, bu iddiayı kanıtlamak için ellerinden geleni
yaparlar ve “Bakın Allah’tan alıyorum, dediği ayetleri falanca kişilerden
alıyormuş.” der, okunduğunu iddia ettikleri yazılı dokümanların söz konusu
kişilere ait olduğunu gösterip vahyin mesajını boşa çıkarırlardı. Ayrıca bu,
doğru olsaydı söz konusu üç kişi “Muhammed! Peygamberlik payesi sana değil,
bize yakışır.” derler ve daha sonra Müslüman olmayı tercih eden bu üç kişi,
Müslüman olmak yerine, “Muhammed’in söylediklerinin kaynağı biziz!” diyerek ortada
vahyin değil, kendi görüşlerinin olduğunu söylerlerdi. Böyle bir şey olsaydı
Peygamber (s) bunu eşi Hatice’den, amcasının oğlu Ali’den, arkadaşları Ebubekir
ve Ömer’den nasıl gizlerdi? Görüldüğü gibi vahye gölge düşürmeyi amaçlayan bu
iddia, bir safsatadan ibarettir. Ayrıca ayette inkârcıların Kur’an ayetleri
için “öncekilere ait masallar” demeleri, günümüzde din adına “Kur’an’ı
mitolojilerden arındırma çabaları”nın da safsatalığına işarettir.
Şeytan, kendisinin
yolundan giden cinler ve insanlar aracılığıyla şirk, küfür ve isyan içerikli
bir hayatı teşvik eder, Allah’ın -haşa- unutulduğu bir hayatı önerir. Bu
tehlikeye karşı Kur’an, şu öğütte bulunur: “Ve O'nu sabah akşam tesbih edin.”
(Ahzab, 33: 42). Allah’ı tesbih, sözgelimi namaz sonrasında Allah’ı güzel
ifadelerle (subhanallah, elhamdülillah, Allahuekber vs.) hatırlamak olabileceği
gibi hayatın her alanında “Allah nasıl davranmamı ister?” sorusunu ve
“Allahın her türlü eksiklik ve olumsuzluktan münezzeh olduğunu” zihinde canlı
tutmak şeklinde de olur. Ayette “sabah akşam” vurgusu, o vakitlerde
Allah’a yüceltmeye teşvik manasında ya da “Allah’ı asla hatırınızdan
çıkarmayın!” anlamında olabilir.
Kâfirlerin baskıları
arttığında şeytan, Müslümanları ümitsizliğe düşürmeye çalışır. Artık İslam’ın
başarılı olamayacağı, Müslümanların inkârcılara galip gelmelerinin
düşünülemeyeceği vesvesesini verir. Bu olumsuz havayı dağıtma konusunda Kur’an
şöyle der: “Sabah akşam Rabbinin ismini an.” (İnsan, 76: 25). Müminler
için Allah’ı anmak hak yolunda önemli bir motivasyon kaynağıdır. O zaman
şeytani vesveseler ve tuzaklar müminlerin gözünde küçülür ya da etkisiz
hale gelir. Allah’ın gücü ve yardımının İslam karşıtı her çabayı bitirmedeki
tartışılmaz değeri ön plana çıkar ve umutsuzluk havası dağılır. Zaten
toplumların galip gelmelerinde kendilerini üstün hissetmelerinin önemli bir rolü
vardır (Bakara, 2: 249-251). Müminlerin takvaya dayalı imanları, zaten onları
üstün kılar.
Allah, Hz. Muhammed’i bir
şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu olarak göndermiştir (Fetih,
48: 8). Bunun gerekçesi şöyle belirtilir: “Ta ki Allah'a ve Rasulü’ne iman
edesiniz, O’na yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O’nu
tesbih edesiniz.” (Fetih, 48: 9). İman, sadece dilde kalan bir şey
değildir. Mümin olduğunu belirten kişilerin; Allah ve Rasulü’ne imanın
gereğini yapmaları, İslam’ın kabul görmesini ve toplumda etkili olmasını
sağlamaya çalışmaları, Allah’a saygı duyulan bir ortam oluşturma gayretine
girmeleri ve Allah’ı güzel isimleriyle sürekli anmaları beklenir. Ayetteki
“O’na yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz” ifadesinden kastedilenin,
Allah değil Rasul olduğu da söylenmiştir. Bu muhtemel görüş doğru kabul
edilirse ayetin bu kısmına şöyle anlam verilebilir: “Şahid, bir müjde verici ve
bir uyarıcı-korkutucu olarak Peygamber’in gönderiliş hikmeti; ona dinde
yardımcı olmanız, onun yolunu yol edinmeniz, ona saygıda kusur etmemenizdir.”
En doğrusunu Allah bilir.
Görüldüğü gibi Kur’an’da,
“sürekliliği” ifade etmek için kullanılmış olan “sabah akşam” ifadesi, Furkan
suresindeki ayette inkârcılar tarafından vahyi yalanladıkları bir bağlamda
kullanılmış, diğer üç ayette ise Allah’ı hatırlama ve O’nu yüceltme ile
ilişkili olarak belirtilmiştir.
Mukatil b. Süleyman Ebu’l-Hasan (ö. h. 150), Tefsiru Mukatil b. Süleyman, 5 c., Daru
İhyai’t-Turas, Beyrut, h. 1423.
15.06.2017 Memleket
Gazetesi