Kur’an’da “İsrailoğullarından söz” ifadesi
“İsrailoğullarından söz (mîsâka
benî isrâîle)” ifadesi, Kur’an’ın iki Medenî suresinin üç ayetinde
geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ifadenin geçtiği ayetler, içlerinde
bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
İsrailoğulları,
peygamberleri aracılığıyla kendilerine ulaştırılan dinin gereklerini yerine
getireceklerine söz vermişlerdi. Ne var ki sözlerinde durmadılar: “Bir vakit
İsrailoğullarından söz alıp, ‘Allah'tan başkasına ibadet etmeyin! Anneye
babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyi davranın. İnsanlara tatlı söz
söyleyin, namazı hakkıyla kılın, zekâtı verin!’ demiştik. Sonra pek azınız
hariç, sözünüzden döndünüz. Hâlâ da yüz çevirmektesiniz.” (Bakara, 2: 83).
Verdikleri söz; Allah’a şirk koşmamayı, yakınlara ve muhtaç kimselere iyi
davranmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi, güzel söz söylemeyi –bu söz, lâ ilahe
illallah (Allah’tan başka ilah yoktur.) sözü de olabilir- içeriyordu. Ancak
içlerinden az sayıda kişi sözünde durdu. Bu tutarsızlıkları da ne yazık ki kısa
süreli değildi. Son peygamberin insanlara tebliğ ettiği şeyler ile
İsrailoğullarının yapmaya söz verdikleri şey arasında pek fark yoktu. Buna
rağmen, son risalete tâbi olmadılar.
Allah, İsrailoğullarından
liderleri aracılığıyla söz almıştır: “Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından
söz almıştı. İçlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle
demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir,
peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz
ant olsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan
cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan
sapmış olur.” (Maide, 5: 12). İsrailoğullarının liderleri kastedilerek
“Allah onlara şöyle demişti.” denilse de büyük ihtimalle onlara yönelik
ilahî hitap, peygamber aracılığıyla ulaşmıştır. Ayetteki “on iki de başkan
göndermiştik.” ifadesi de bunu (onlara vahyi getiren bir peygamberin
varlığını) akla getirmektedir. Yine “Ben sizinle beraberim.” cümlesi,
ilahi yardıma işaret etse de bu yardım, kulluk sergilenmesi ile doğru
orantılıdır. Ayette bunun nasıl olacağı belirtilmiştir: Namaz kılmak, zekât
verip malı haramdan korumak ve peygamberlere inanıp Allah yolunda onlara destek
olmak ve O’nun rızasını kazanmak için para harcamaktır. Bunların gereğini yapan
kimseler affedilip cennetlerde ağırlanacaklardır. Ancak inkâr yolunu seçenler,
apaçık bir sapıklıkta olduklarından kaybedenlerden olacaklardır. Yine ayette
“peygamberlere inanma” şartının yer alması, son peygambere iman etmeden,
doğru yolun bulunamayacağına işarettir. İsrailoğullarının işlediği tek suç,
peygamberlerin bir kısmına inanmaları değil, aynı zamanda onlardan bazılarını
öldürmeleridir. Ayette muhatap, İsrailoğullarının temsilcileri olsa da “kulluk
talebi” tümünü içermektedir. Çünkü lidere hitap, ona tâbi olanlara hitap
edilmesi gibidir.
İsrailoğullarının bir
kısmı, dinin tamamını reddetmiyordu ancak günümüzde
kimilerin söylediği tarzda “Benim bildiğim tanrı yakmaz, cehennemi yoktur,
insanları ayırmaz.” vb. cümleler kuran ve haşa Allah’a sınırlı bir alan biçen
kendini bilmezler gibi bir tavır sergiliyordu. Bir kısmı ise dine doğrudan
cephe alıp güce başvuruyor ve söylemine üstün gelemedikleri peygamberleri
öldürüyorlardı: “Ant olsun, biz İsrailoğullarından söz almış ve onlara
elçiler göndermiştik. Ne zaman bir elçi onlara canlarının istemediği bir şey
getirdiyse (gelen elçilerin) bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da
öldürüyorlardı.” (Maide, 5: 70). Kur’an’da bol miktarda söz edilen
İsrailoğullarının hataları, Müslümanların ne tür şeytanî saptırmalarla
karşılaşabileceklerine dair önemli ipuçları vermektedir. Müslümanlar hem
onların desiselerine karşı dikkatli olmalı hem de onların durumuna düşmemeye
çalışmalıdır.
Ele aldığımız ayetler
bağlamında görüldüğü gibi İsrailoğullarından kulluk adına beklenenlerle
Müslümanlardan beklenenler arasında önemli farklar yoktur. Müminlere düşen
Allah’a kulluk konusunda onların isyankâr tavırlarından beri olmaya
çalışmaktır. Böyle yaparlarsa Allah’ı yanlarında bulurlar. Aksi takdirde
akıbetleri peygamberlere karşı gelen (hatta onlardan bazılarını öldürmüş olan)
İsrailoğulları gibi olur.
04.05.2017 Memleket
Gazetesi