Noam Chomsky Suriye Halkına Nasıl Hainlik Etti?
Ünlü eleştirmen Israel
Norman Finkelstein bir defasında, Noam Chomsky’i eleştirmenin, “sol dönekler”
yani iddiaya göre kendi sol ilkelerini terk edenler için bir geçit töreni
olduğunu yazmıştı. Finkelstein’in gözlemi şöyledir: Chomsky onların idealist
geçmişini yansıtmaktadır. O ilkelerini satmamış ama “sol dönekler” günümüzde
görüldüğü gibi bir zamanlarki ilkelerini satmışlardır.
Bir anlamda, bu
doğrudur. Chomsky, dünya görüşüne vuran değişimin gelgit dalgaları ne kadar
güçlü olursa olsun, herhangi bir unsur ya da zaman tarafından değişime
uğratılamaz siyasi bir kayadır. Chomsky’nin siyasetinin, II. Dünya Savaşı
sonrası Amerikan politikasına karşı, sahici ve çok ihtiyaç duyulan muhalefetten
doğduğundan şüphe yokken, onun yaklaşımını tanımlayan durağanlık, onu Arap
Baharı’nın karmaşıklığını ve çelişkilerini hesaplayamaz hale getirdi.
Chomsky’nin Suriye
konusundaki duruşu, bunun en açık örneğidir. Harvard’da Eylül 2015’te yaptığı
bir konuşmada ifade ettiği ve diğer röportajlarında tekrar edip durduğu gibi,
Chomsky Suriye’de insani bir yardım organizasyonu fikrinin, dikkatleri başka
bir yöne çekmek olduğuna inanmaktadır. Chomsky şöyle diyor: “Her güç
kullanımına, insanî müdahale deniyor ve hemen her seferinde, müdahale hakikatte
insanî değil, güç kullananın menfaaatlerinin hizmetinde.” Ona göre, Suriye’ye
müdahale etme konusunda, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Suriye’nin
“cihatçı”hareketlerini oluşturma ve sürdürme amacını güden güçleri
desteklemenin dışında pek az şey yaptı.
Suriye’de Chomsky’nin
duruşunu destekleyenler, devrim destekçilerini benim gibi “yeni muhafazakârlar”
ya da “emperyalist yanlıları” diye tanımlayabilirler. Gerçekte ise onlar bu
ifadelerin daha olumlu olanlarını hak ediyorlar.
Chomsky’nin Görüşlerinin
Dış Çizgileri
Chomsky’nin Eylül 2015
Harvard konferansı esnasında, ona Rusya’nın Suriye’de asker görevlendirmesinin
emperyalist bir tavır olup olmadığı soruldu. Chomsky, tüm Suriye muhalefetinin
ya IŞİD ya da el-Kaide’nin bazı türevleri olduğu şeklindeki kaprisli
iddialarını tekrarlayıp durdu.
Hatta Suriye’deki
karışıklığı gözlemleyen sıradan birisi bile, bu iddianın yanlış olduğunu bilir.
Büyük ihtimalle, Suriye muhalefet güçleri, herhangi bir anlamda “cihatçı”
değil. İslamcı olanların arasında bile,
çoğu demokratik bir hükümeti desteklemektedir. IŞİD ya da el-Kaide’ye kıyasla
Hamas’a daha fazla benzemektedirler.
Suriye devriminin bu ve
diğer gerçeklerini hesaba katmak yerine, Chomsky örtülü bir şekilde, terörizmi
yenmek için diktatörlükle müttefik olma görüşüne paralel, “terörle mücadele”
mantığını destekledi.
Sözgelimi el-Cezire’ye
verdiği son röportajında, Chomsky’e IŞİD’e karşı savaşmak için Esed rejimi ile
işbirliği yapması durumunda, ABD’yi destekleyip desteklemeyeceği soruldu.
Esed’i “canavar” (Bu, vardığı sonucu daha da berbat eden bir kabuldür.) olarak
tasvir ederken, aynı anda IŞİD ve Esed rejimi ile savaşılamayacağını, böyle bir
şeyin tutarsız olacağını ileri sürdü.
Bu yorum, Esed rejimi
IŞİD’in yükselişini aktif bir şekilde desteklediği için, hasseten hayret
vericidir. The Atlantic’te Dominic Tierney’nin ifade ettiği gibi:
Suriye’de bir vahşet ve
intikam döngüsü, her kesimi aşırılığa itttiğinden, Esed iç savaşın doğal
parçalanmışlığından faydalanıyor. O, kayıtara geçtiği gibi bir yandan
cihatçıları hapishanelerden çıkarırken ve IŞİD ile petrol alışverişi yaparken,
rejimin ılımlı düşmanlarını yakıp kül etmeye odaklanarak köktenciliği teşvik
etti.
2014 yılında, IŞİD’in
yayılmasının zirvesinde olduğu sıralarda, Esed ve müttefiklerinin saldırılarının
%6’sı IŞİD’e yönelikti. Aynı anda IŞİD saldırılarının da %64’ü muhaliflere
yönelikti. IŞİD ve Esed güçleri, etkili bir şekilde, birçok olayda birlikte
hareket etmişlerdir. Rus hava saldırıları da söz konusu grubu engellemek
yerine, ona sıkça yardımcı pozisyonda olmuştur.
İran ve taşeron
milisleri tarafından desteklenen Suriye rejiminin mezhepçi katliamı, net bir
şekilde, IŞİD’e daha önce görülmemiş bir destek sağladı. Bu destek, en iyi
ihtimalle ironik, en kötü ihtimalle de desteklenemez durumdaki Esed’le
işbirliği konusunda, Chomsky’nin taraf olmasına neden oldu.
Chomsky'nin Gerekçeleri
Jacobin ile bir
röportajında Chomsky, Suriye hakkındaki görüşlerinin ardında bulunan derin
nedenlere bir bakış imkânı veriyor. Batı’nın IŞİD’İ bombalamaları konusundaki
düşüncelerini, talep eden bir soruya yanıt olarak Chomsky, “Bölgeyi parçalayan
mezhepçi çekişmeler, temelde Irak işgalinin sonuçlarıdır.” dedi.
Solun ekseriyetine göre
olduğu gibi Chomsky’e göre de çatışmaya ABD’nin belirgin yakınlığı (ya da
ABD’nin bu yıkıcı savaştan sorumlu olduğu şeklindeki patalojik inanç), Suriye
devrimine yönelik lakaytlığı ve düşmanlığı, alternatifli olarak şekillendirdi.
Başka bir deyişle ABD’nin Esed rejimine karşı oluşundan dolayı, sol kendisini
ya devrimi tamamen inkâra ya da rejimin düşmanlarına muhalefete zorlanmış
hissetti.
Chomsky’nin iddiasına
gelince, devrimci güçlerin tamamen yok edilmesini destekleyerek ideolojik
tepeden bakışını ifade etmiş oldu. Jacobin ile aynı röportajda Chomsky,
Suriye’de Türkiye’nin, Katarın ve Suudi Arabistan’ın desteklediği cihadi
unsurların muzaffer olmasından daha kötü bir sonuç olamayacağını söyledi. Onun ifadesi, Rusya, İran ve Esed tarafından
“jihadi unsurlar” denilenlere karşı yürütülen zalimane savaşı açıkça takdir
etmek anlamına geliyordu.
Bununla birlikte,
Chomsky’nin diğer ifadelerinde netleştiği gibi, Suriye’deki çatışmaya
gelindiğinde, sol gruplar diye anılan unsurları destekleyen “emperyalist
müdahale” çağrısında bulunurken, o daha
mutlu. el-Cezire röportajında Chomsky “Kürtlere” arka çıkan ABD hava
saldırılarına, desteğini ifade etti. “Sol”a göre, Chomsky “Kürtleri” Kürdistan
İşti Partisi (PKK) ya da onun Suriye kolu olup, Rojava diyen bilinen kuzey
Suriye kısmını kontrolü altında tutan Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD)
eşdeğer kabul etmektedir. Chomsky, bu hava saldırılarını meşrulaştırırken
insanî argümanlar kullandı. Ayrıca Jacobin’e, PYD’nin bu şartlarda gelişiyor,
adil ve müşkülpesent bir toplum kuruyor göründüğünü, Suriye’de herhangi bir
kesimden farklı bir durumun ortaya çıktığını ve onların desteklenmeyi hak
ettiğini söyledi.
Chomsky’nin
ifadelerinin içeriği nettir. Esed rejimi ve müttefikleri nedeniyle neredeyse
250 bin Suriyeli öldü ve 13 milyon insan yerinden yurdundan oldu. Buna rağmen
sadece “Kürtler” özel ilgiyi hak ediyor. Benzer şekilde, bir Suriyeli Arap
(hatta muhaliflerin elindeki Şam’da yaşayan bir Kürt) desteği hak etmezken,
PYD’nin hakim olduğu yerlerde ve civarındakiler hak ediyor.
Bununla birlikte,
muhaliflerin elinde olan yerlerdeki Suriyelilerin kaderi, Chomsky gibi sözde
ilerlemecilere, dayanışmalarını ve destklerini ifadelerini esirgemeyi değil,
ifade etmeyi ilham ediyor olmalıdır. Bu yerlerin çoğunda, devrimci, demokratik
Mahalli Koordinasyon Komiteleri yönetimi ele aldı, zor da olsa kamu ve sosyal
hizmetleri tedarik etti; ilk gerçek ifade hürriyeti tecrübesi yaşattı.
Hiç kuşkusuz,
muhalifler hiçbir şekilde mükemmel değildir ama kontrolleri altındaki her
yerde, en kötüleri bile, Esed rejimi zorbalık hanedanından daha iyi olduklarını
kanıtladılar. Bu bölgelerde yaşayanlar, işte bunun için rejim güçlerinin
yaklaşımlarını terk ettiler. Ayrıca bu,
mültecilerin büyük çoğunluğunun, muhaliflerden değil, IŞİD ve Esed’den
kaçmasının da nedenidir.
Muhafazakâr Sol
Chomsky’nin geçmişteki
siyasi duruşu, bana erdemli geliyordu. Bununla birlikte, Suriye devrimi
karşısındaki tavrının ışığında şöyle diyebiliriz: Tek boyutlu ahlakçı
politikanın, solu baştan sona kaplayan bir muhafazakârlığın ifadesi olduğu,
oldukça net hale gelmiştir.
Bu, Chomsky’nin ve daha
geniş sol kesimlerin hoşuna gitmese de Suriye’de devrim karşıtı rolleri, solculuğu
gözden düşürüyor. Bu şekilde, onların eylemleri, Stalinizm kâbusuna kör bir
sadakat nedeniyle nesiller boyunca solu yok eden “sosyalistlerin” durumuna
benzemektedir.
Chomsky ve taraftarları
tarafından açığa vurulan; muhafazakâr, oryantalist ve tutarsız duruş, kendi
altkültürünün dar parametrelerinin ötesinde var olmak için hiçbir nedeni
olmayan bir solculuk belirtisidir. Sam Hamad Edinburgh mekezli Ortadoğu
aratırmaları yazarı ve analistidir.
http://www.syriadeeply.org/op-eds/2016/04/10365/noam-chomsky-betrayed-syrian-people/?lang=
***
How Noam Chomsky
Betrayed the Syrian People
The noted critic of
Israel Norman Finkelstein once wrote that it was a rite of passage for “left
apostates,” namely those who had allegedly abandoned their left-wing principles,
to criticize Noam Chomsky. As Finkelstein observed, Chomsky “mirrors their
idealistic past as well as [their] sordid present, an obstinate reminder that
they once had principles … that they sold out but he didn’t.”
In some sense, this is
true. Chomsky is a political rock, unchanged by the elements and unaltered by
time, no matter how powerful the tidal waves of change crashing against his
worldview. While there is no doubt Chomsky’s politics arose from genuine,
much-needed dissent against U.S. foreign policy in the post-World War II era,
the stasis that defines his approach has left him unable to reckon with the
Arab Spring’s complexities and contradictions.
Chomsky’s stance on
Syria is the clearest example of this. As he stated during a talk at Harvard in
September 2015, and as he has repeated during other interviews, Chomsky
believes the idea of conducting a humanitarian intervention in Syria is a red
herring. Just about “every use of force is called humanitarian intervention”
and almost always intervention is not humanitarian at all and is, in fact, “in
the interest of those carrying out the force,” Chomsky said. From his point of
view, in intervening in Syria, the United States has done little other than
support the forces that are creating and sustaining the country’s “jihadist”
movement.
While those who support
Chomsky’s position on Syria may label supporters of the revolution, like
myself, as “neoconservatives” or “pro-imperialists,” they are, in fact, more
deserving of these epithets themselves.
The Contours of
Chomsky's Views
During his September
2015 Harvard lecture, Chomsky was asked whether Russia’s deployment to Syria
was imperialistic. In response, Chomsky repeated the capricious claim that the
entire Syrian opposition is either part of ISIS or some variant of al-Qaeda.
As even the most casual
observer of the Syrian conflict knows, however, this claim is false. Amajor
contingent of Syria’s rebel forces is not “jihadist” in any sense. Even among
those who are Islamist, many support a democratic government, in some form, and
are more similar to Hamas than ISIS or al-Qaeda.
Instead of reckoning
with these and other realities of the Syrian revolution, Chomsky has tacitly
endorsed the logic of the “war on terror,” accepting the view that allying with
dictatorships in order to defeat terrorism is perfectly ok.
In a recent interview
with Al Jazeera, for instance, Chomsky was asked whether he would support the
United States if it joined with the Assad regime, in order to fight against
ISIS. While he described Bashar al-Assad as “monstrous” (an admission which
makes his conclusion even worse), Chomsky claimed it would be impossible to
“fight both [ISIS and the Assad regime] … it’s incoherent.”
This comment is
especially stunning since the Assad regime has actively promoted ISIS’s rise.
As Dominic Tierney explained in The Atlantic:
Assad benefits from the
inherently polarizing nature of civil war, as a cycle of atrocities and revenge
pushes all sides to the extreme. He has further spurred radicalization by focusing
the regime’s fire on moderate enemies, while reportedly releasing jihadists
from jail and purchasing oil from ISIS.
In 2014, during the
height of ISIS’s expansion, Assad and his allies attacked the group only 6
percent of the time, while 64 percent of ISIS attacks were against the Syrian
rebels. There have also been numerous cases in which ISIS and Assad’s forces
have effectively been allied, with Russian airstrikes often aiding, instead of
hindering, the group.
Clearly, the Syrian
regime’s sectarian slaughter, backed by Iran and its proxy militias, has
generated unprecedented support for ISIS, making Chomsky’s support for an
anti-ISIS alignment with Assad ironic at best and unsupportable at worst.
Chomsky's Motives
In an interview with
Jacobin, Chomsky provides a glimpse into the deeper reasons behind his views on
Syria. In response to a question asking for his thoughts on the West’s bombing
efforts against ISIS, Chomsky noted that the “sectarian conflicts that are
tearing the region to shreds are substantially a consequence of the Iraq
invasion.”
For Chomsky, as well as
much of the left, the United States’s perceived proximity to the conflict (or
the pathological belief that the United States is responsible for the
devastating war) has alternatively shaped indifference to and hostility toward
the Syrian revolution. In other words, because the United States is against the
Assad regime, the left feels compelled to either ignore the revolution all
together, or oppose the regime’s enemies.
In his case, Chomsky
has expressed ideological disdain for revolutionary forces by supporting their
complete annihilation. In the same interview with Jacobin, Chomsky said the
outcome in Syria could be “just as bad [as an ISIS victory] if the jihadi
elements supported by Turkey, Qatar and Saudi Arabia are the victors.” His
statement amounted to tacit approval for the brutal war being waged against
these so-called “jihadi elements” by Russia, Iran and Assad.
But, as other
statements by Chomsky make clear, when it comes to the Syrian conflict, he is
more than happy to call for “imperialist intervention” where it supports
so-called left-wing groups. In the Al Jazeera interview, Chomsky openly
expressed support for U.S. airstrikes on behalf of “the Kurds.” For the left,
Chomsky included, the “Kurds” is synonymous with the Kurdistan Workers Party
(PKK) or their Syrian branch, the Democratic Union Party (PYD), which controls
the region of Northern Syria known as Rojava. While Chomsky has used
humanitarian arguments to justify these airstrikes, he also told Jacobin that
the PYD “seem[s] to be developing, as well as you can under these conditions, a
fairly decent society, very different than anything else in Syria … they
certainly merit support.”
The implications of
Chomsky’s statements are clear. With almost 250,000 Syrians dead and 13 million
more displaced by the Assad regime and its allies, only “the Kurds” deserve
special attention. Similarly, while a Syrian Arab (or even a Kurd who lives in
rebel-held Aleppo) is not worthy of support, those who live in and around PYD
areas somehow are.
But, the fate of
Syrians in rebel-held locations ought to inspire alleged progressives, like
Chomsky, to express, not withhold, their solidarity and support. In many of
these areas, revolutionary, democratic Local Coordination Committees have taken
over the reigns of government, providing critical public and social services,
and providing people with their first experience of genuine freedom of
expression.
Admittedly, the rebels
are by no means perfect, but in every area they govern, the very worst of them
have proven to be better than the dynastic tyranny of the Assad regime. This is
why the inhabitants of these areas leave when regime forces approach. It is
also why the vast majority of refugees are fleeing from ISIS and Assad, but not
from the rebels.
The Conservative Left
In the past, Chomsky’s
political stasis seemed virtuous to me. In light of his position on the Syrian
revolution, however, it has become dismally clear that a one-dimensional, moralistic
politics is (and always has been) an expression of conservatism running through
the left.
Though Chomsky and the
wider left might not appreciate this, the part they are playing in Syria’s
counter-revolution is discrediting leftism. In this way, their actions are
comparable to those “socialists” who destroyed the left for generations because
of a blind loyalty to the nightmare of Stalinism.
Sadly, the
conservative, orientalist, and incoherent stance on Syria expressed by Chomsky
and his supporters is symptomatic of a leftism that has no reason to exist
beyond the narrow parameters of its own subculture.
http://www.syriadeeply.org/op-eds/2016/04/10365/noam-chomsky-betrayed-syrian-people/?lang=