Rusya’nın Suriye’den Çekilmesi: Putin Dört Dörtlük Siyasi Kumarbaz
Rusya’nın Eylül ayındaki siyasi kumarı
önemliydi ama stratejik değildi. Bu, zaman kazanmak için taktik bir karardı.
Onun ifadeleri, sık sık aldatıcı iddialar katmanının içinde herhangi bir hakikati
kefenleyen Rus devlet propaganta aygıtının zirvesidir.
Rusya Başkanı Vladimir Putin okunması
kolay olmayan bir politikacı. Ukrayna’daki uzun süren çatışmanın gösterdiği
gibi o bir şey söylemeye çalışırken, onun diplomatları ve ordusu başka bir şey
yapıyor.
Rusya’nın askeri ekiplerinin Suriye’den
çekileceğine dair 14 Mart tarihli duyurusu ile de Putin, hem müttefiklerine hem
de düşmanlarına bir sürpriz yapabilir.
Bu çekilme işi, Putin tarafından yerine
getirilen bir görevi mi yoksa sallantı geçiren bir ekonomi, Moskova’ya yönelik
yaptırımların getirdiği zorluklar ve petrol fiyatlarındaki keskin düşüşle
birleşen askeri müdahalenin maliyetinden
kaynaklanan Rusya’nın zaafı mı?
Ya da bombalamaya tekrar başlamaya hazır
hava gücüyle ve Esed destekçisi kara taarruzlarına destek vermeye hazır
müsteşarları ile Putin sadece “sahtekârın” biri mi?
Rusya’nın kısa vadeli hedefi
Rusya’nın 30 Eylül’deki devasa bombalama
seferberliğinin başlatması, uzun vadeli bir vizyondan ziyade acil bir hedef
belirlemesi, hareket noktası olmuştur. Moskova ve Esed’din diğer baş müttefiki
İran, Temmuz sonlarında rejimin yenilmesini engellemek için müdahalenin
gerekliliğinde fikir birliğine vardı. Akdeniz’den, Suriye’nin üçüncü büyük
kenti Humus üzerinden geçerek, başkent Şam’a uzanan bir savunma hattı
oluşturmaya karar verdiler.
Suriye ordusu için baş tehdit, İdlib
şehri dahil kuzeybatı ve güneyin çoğunu elinde tutan muhalif blok idi. Bu
güçler, Hama şehrine doğru ilerlemenin ve 2012’den beri bölünmüş olan
Suriye’nin en büyük şehri Halep’i yarıp geçmenin eşiğindeydi.
Rusya, İslam Devleti’ni bozguna uğratmak
amacında ısrar etti ama bu arada saldırılarının yüzde seksenini muhaliflerin
elinde tuttuğu yerlere yaptı. Karada İran ve Lübnan Hizbullah’ı komutanlarını
ve askerlerini konumlandırdı ve Iraklı, Afgan, ve Pakistanlı militanları
yönetti. Beş saldırı, muhaliflere ve bir saldırı da İslam Devleti’ne yönelik
yapıldı.
Altı ay sonra, asıl amaca ulaşıldı.
Sadece, rejim destekli saldırılara değil fakat ayrıca Kürt saldırılarına (PYD)
karşı da kendilerini savunmaya çekmiş muhalifler nedeniyle, Beşşar Esed’in
Şam’a giriş yerlerinde korkacak bir şeyi yoktu. Ne var ki muhaliflerin ve İslam
Devleti’nin toprak kazanımları hala sınırlı ölçüdedir.
Uzun
vadeli vizyon yok mu?
Analistler Ortadoğu’da değişen
dengelerde, Putin’in müdahalesinin uzun vadeli hedefleri olduğunu düşünüyorlar.
Bazıları, Ukrayna örneğindeki gibi cephe savaşlarıyla bağlantılı, küresel bir
jeopolitik mücadelenin kapsamında görmekte. Başkaları da daha ziyade, Rusya’nın
Suriye’ye müdahalesi konusunda, 1970’lerden bu yana, Moskova’nın geliştirdiği
Tartus’taki deniz üssüne yakın olmak amacıyla “Rusya’nın batı Suriye’de bir
hava üssü kurması gibi” özel ilgilerine yoğunlaşıyor.
Bu spekülasyon muhtemelen Putin’in
hesaplamalarına kıyasla, analistlerin düşünceleri hakkında daha fazla şey
söylemektedir. Şam’da istikrarlı ve destekleyici bir rejim olmaksızın, herhangi
bir Rus askeri mevzii, “varlığı ve yokluğu bir” hale gelecektir. Herhangi bir
ticaret ya da yatırım avantajı öneremeyen, büyük zarar görmüş Suriye ekonomisi
bir ümit vaat etmiyor.
Hatta Rusya-İran ittifakı bile hafif
kalıyor. Tahran ile ittifak, Ortadoğu’da diğer güçlere “karşı bir duruş”
olabilirken, Moskova Batı’ya ne kadar meydan okuyabileceği ile bu ittifak
arasında bir denge kurmak zorunda. İşte bu, Rusya’nın, İran İslam Cumhuriyeti
ile yapılan nükleer pazarlık konusunda, 5+1 ülkeleri arasındaki konumunu sürdürmesinin
ve yıllardır Tahran’a ileri düzeyde askeri ekipman vermeyi durdurmasının
nedenidir.
Rusya’nın Eylül ayındaki askeri kumarı
önemliydi fakat stratejik değildi. Bu, vakit kazanmak için taktik bir karardı.
Aynısı, Esad’ın gidişine dair bir söz içermemesine rağmen, Rusya’nın siyasi
görüşmeleri yeniden başlatma girişimi hakkında da söylenebilir.
Müdahalenin maliyeti
Herhangi
bir askeri müdahale ya da siyasi başarı, maliyeti karşılamak zorundadır.
Rusya’nın hava saldırılarının ve destek operasyonlarının kabaca maliyet hesabı,
ayda 720 milyon dolar ila 1,2 milyar dolar şeklinde tahmin edilmektedir. Bu
masraf halihazırda karşılanabilir bir miktar.
Fakat
Rusya’ya çıkan maliyet sadece bununla
sınırlı değil. Bunu daha geniş ekonomik zorluklar bağlamında ele almak gerekir.
Uluslararası yaptırımların ve düşen petrol fiyatlarının birleşimi, önceki
maliye bakanına göre Rusya’nın Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının (GDP) yüzde
birbuçuğuna mal oldu. 2000 yılından bu yana reel gelir ilk defa düşüyor.
Maliyet kısa vadede karşılanabilir.
Fakat Putin, uzun vadeli bir yük ile karşı karşıya: Sözgelimi, Esed rejimi ve
yabancı müttefiklerin, muhaliflerin hatta İslam Devleti’nin de tamamen
hakkından gelmeleri ihtimal dahilinde değildir.
Moskova
Esed’i Bir Tarafa Atacak mı?
Rusya’nın yaşadığı ikilemden çıkmasının
tek yolu, siyasi bir çözüm reçetesi sunmasıdır. Fakat bu Esed’in ve yakın
müsteşarlarının iktidardan ayrılmasına dair bir söze dayalı olmalıdır.
Muhalefet bloku daha azına razı olmayacaktır.
Putin bunu kabul ediyor. Cenova’da
görüşmelerin tekrar başladığı gün, yaptığı açıklamanın zamanlaması bunu
gösteriyor. Onun, “Ordumuzun etkili çabası barış sürecinin başlama şartlarını
oluşturdu.” şeklindeki açıklaması da onun kabulünün göstergesidir.
Pazartesi günü yaptığı açıklamada
Esed’den hiç söz etmemesi de yine diğer bir göstergedir.
Rusya’nın, “Suriye’den çekilme”
açıklaması, Esed’in gitmesi gerektiği konusunda aniden yapılmış bir açıklama
değildir. Çekilme kararı, siyasi süreçte, Rusya’nın baskısını kısmen azaltacaktır.
Rusya bu kararı, Washington ile bir işbirliği manevrasıdır. Esed’in geleceği
konusunda, Ekim ayından beri yaptığı gibi Putin, biraz daha vakit
kazanmaktadır.
Cenova’da, rejim ile muhalefet
temsilcileri arasında mekik dokuyan Birleşmiş Milletler (BM) elçisi Staffan de
Mistura ile “hısımlık görüşmeleri” gösterisi sahnelenecek. Moskova, İslam
Devleti’ne karşı savaş ve cihadçılara yönelik hava saldırıları ile halkın
gözünde liderliğini güçlendirebilir. Herhangi bir ateşkesi, ihlal etmekten
dolayı suçlanmak istemeyen muhaliflerin, rejimin halihazırdaki varlığını tehdit
etmemesi garanti altına alınmış olabilir.
Taktik
zafer
2011 yılında Suriye’de ayaklanmanın
başlangıcından beri, zaman kazanma Moskova’ın yaklaşımı olmuştur. Şu üç durumda
Rusya ve İran Esed rejimini korudu: 2012 yılının ortalarında, Suriye ordusu
çöküşün eşiğindeyken; 2013’ün ortalarında, Hizbullah muhalifleri karada kontrol
altına almak için müdahale ettiğinde; ve Eylül 2015’te Rusya kararlı hava
saldırılarını başlattığında.
Putin, önemli anlarda (Esed’e) destek
verirken de kumar oynamaktaydı. Ağustos 2013’te, Rusya, Şam yakınlarında
kimyasal saldırı yaparak 1400’den fazla kişinin ölümüne yol açan bir saldırı
başlatan Esed rejiminin yanlış hesabı nedeniyle Batı’nın ve Arap gücünün
kararlı müdahalesinden endişeliydi.
Bunun sonucu olarak Moskova, Esed’in
kimyasal silahlarını teslim etmesi konusunda Washington ile ittiak fikrini
ileri sürdü. Bu süreç bir parça yalandı: Suriye ordusu bombalamalar sırasında
klorin gibi kimyasalları kullanmaya devam etti. Bununla birlikte, taktik olarak
borcu kapamak yalan değildi. Esed rejimi, Washington ve müttefiklerinin bir
ültimatomu ile karşı karşıya kalmaktansa Amerika ile işbirliğinde Rusya’nın
yanında yer aldı.
İki buçuk yıl sonra, durum değişti fakat
oyun aynı. Diplomatik ve askeri adımlarıyla, Putin, Washington’u inisiyatifi
ele almaktan ziyade karşı çıkan pozisyonunda tutmayı sürdürüyor.
Şimdi yine öyle yaptı. Rusya’nın
“çekilmesi” stratejik bir zafer getirmeyecek. Muhtemelen Esed’i de
koruyamayacak. Fakat Rusya’ya, tercih edilmiş bir siyasi sonuç için sonraki
adımı atma imkânı verecek ya da bu sonuç mümkün olursa makul bir gerilim durumu
sağlayacak.
Scott Lucas is a Professor of
American Studies, University of Birmingham, UK. This article was first published at TheConversation.com/uk.
- See more at:
http://www.middleeasteye.net/columns/russian-syria-withdrawal-putin-consummate-political-gambler-1345877424#sthash.Uy8zRUhB.dpuf
Friday 18
March 2016
***
Russian Syria withdrawal: Putin is the consummate
political gambler
Friday 18
March 2016
Russia’s military gamble in September
was significant, but it was not strategic. This was a tactical decision to buy
time
Russian President Vladimir Putin is not
an easy politician to read. He is willing to say one thing while his diplomats
and military do another – as the long-running conflict in Ukraine has
demonstrated. His statements are at the pinnacle of a Russian state propaganda
machine shrouding any “truth” in layers of often deceptive assertions.
And, as the announcement on 14 March of
a “withdrawal of most of [Russia’s] military group” from Syria demonstrated, he
can spring a surprise on both his allies and his foes.
So, does this represent mission
accomplished for Putin – as he maintained on Monday (“the tasks … are generally
fulfilled”), or is this a sign of Russian weakness, with the costs of military
intervention compounded by a shaky economy,
the challenge of sanctions on Moscow, and a sharp fall in oil revenues?
Or is Putin just being deceptive, with
his air force ready to resume bombing and his advisers ready to support
pro-Assad ground offensives – especially if political talks to resolve Syria’s
five-year conflict fail in Geneva?
Russia’s
short-term goal
The starting point is that
Russia’s launch of a massive bombing
campaign on 30 September had an immediate objective, rather than a long-term vision.
Moscow and Iran, Assad’s other main ally, had agreed in late July that
intervention was necessary to prevent the defeat of the regime. They resolved
to hold a defence line from the Mediterranean via Syria’s third city Homs to
the capital Damascus.
The chief threat to the Syrian military
was the rebel blocs which had taken much of the north-west – including Idlib
Province – and the south. Those forces were on the verge of advancing on the
city of Hama and possibly breaking through in Syria’s largest city Aleppo,
divided since 2012.
Russia insisted its objective was to
defeat the Islamic State, but meanwhile it devoted more than 80 percent of its
attacks to opposition-held territory. On the ground, Iran and
Lebanon’s Hezbollah put in commanders and troops and
oversaw Iraqi, Afghan and Pakistani militias. Five offensives were launched
against rebels and one against the Islamic State.
Five months later, the main objective
has been secured. With rebels on the defensive not
only against the pro-regime assaults but also Kurdish attacks, the Syrian
president, Bashar al-Assad does not have to fear the opposition at Damascus’s
door for now. However, the gains of rebel and Islamic State territory are still
limited.
But no
long-term vision?
Analysts have speculated that
Putin’s intervention has long-term goals in changing the balance of power in
the Middle East. Some have placed it in a global geopolitical struggle, linked
to front-line contests such as Ukraine. Others have focused more on specific
interests such as Russia’s establishment of an airbase in western
Syria to accompany the naval base in Tartus that Moscow
developed from the 1970s.
That speculation probably says more
about the pondering of analysts than about Putin’s calculations. Without a
stable and supportive regime in Damascus, any long-term Russian military
position is tenuous. There is no hope of a badly damaged Syrian economy
offering any trade or investment advantages.
Even the Russian-Iranian alliance is
tenuous. While an alliance with Tehran can be a position against other powers
in the Middle East, Moscow has to balance this with consideration of how far it
can challenge the West. That is why Russia maintained its position within the
5+1 powers pressing the Islamic Republic for a nuclear deal and
why it has stalled for years on delivery of advanced military equipment to
Tehran.
Russia’s military gamble in September
was significant, but it was not strategic. This was a tactical decision to buy
time. The same can be said for Russia’s initiative to renew political talks,
albeit on its own terms with no commitment to Assad’s removal.
Costs of
intervention
Any advantages from military
intervention and political success have to be balanced against the expense. The
headline cost of Russia’s airstrikes and support operations is estimated at US$720m to US$1.2
billion per month. On its own, that expenditure is currently
affordable.
But that cost is not “on its own”. It is
in the wider context of economic difficulty. The combination of international
sanctions and falling oil prices has cost Russia 1.5 percent of its GDP according
to a former finance minister. Real income is declining for the first time since
2000.
The cost can be borne in the short-term.
But Putin is facing a long-term burden, given that the Assad regime and foreign
allies are unlikely to vanquish the opposition rebels completely and possibly
not even the Islamic State.
Will
Moscow dump Assad?
The only way out of Russia’s dilemma is
to offer the prospect of a political resolution – but that in turn rests on a
commitment for the departure of Assad and his closest advisers. The opposition
rebel bloc will not settle for anything less.
Putin recognises this. That is why he
timed his announcement for the day that talks reopened in Geneva. That is why
he declared: “Efficient work of our military has created conditions for the
start of a peace process.”
That is why he made no mention of Assad
in his statement on Monday.
The declaration of withdrawal is not a
sudden declaration that Assad must go. That would give up some of Russia’s
leverage in a political process where it has manoeuvred Washington into a
partnership. Instead – as he has done since October over
the question of Assad’s future – Putin is buying a bit more time.
There will now be the show of “proximity
talks” in Geneva, with UN envoy Staffan de Mistura shuttling
between regime and opposition rebel delegations. Moscow can boost its public
line of leadership in the fight against the Islamic State with airstrikes on
the jihadists. It can be assured that rebels, not wanting to be blamed for any
ceasefire violation, will not threaten the regime’s immediate survival.
Tactical
victory
Buying time has been Moscow’s approach
in Syria since the start of the uprising since 2011. On three occasions, Russia
and Iran have saved the Assad regime: in mid-2012, with the Syrian army on the point of
collapse; in mid-2013, when Hezbollah intervened to
check the rebels on the ground; and in September 2015 when Russia launched its
decisive air campaign.
Putin has also gambled on the spur of
important moments. In August 2013, Russia was concerned that the Assad regime’s
miscalculation, launching chemical attacks near
Damascus that killed more than 1,400 people, would bring
decisive Western and Arab military intervention.
So Moscow came up with the idea of an alliance with Washington for
Assad to hand over his chemical weapons stocks. That process was a bit of an
illusion: the Syrian military has continued to use chemicals such as
chlorine in its bombing. However, the tactical pay-off was not
illusory – it aligned Russia in a partnership with the US, rather than facing
an ultimatum from Washington and its allies.
Two-and-a-half years later, the
situation has changed – but the game is the same. Through his diplomatic and military
steps, Putin continues to put Washington in a position of reacting to, rather
than seizing the initiative.
Now he has done so again. The Russian
“withdrawal” will not bring a strategic victory. It probably will not even save
Assad. But it allows Moscow the space to consider its next move for a preferred
political outcome – or even an acceptable state of tension if that outcome is
impossible.
- Scott Lucas is a Professor of
American Studies, University of Birmingham, UK. This article was first published at TheConversation.com/uk.
- See more at: http://www.middleeasteye.net/columns/russian-syria-withdrawal-putin-consummate-political-gambler-1345877424#sthash.Uy8zRUhB.dpuf