Kur’an’da “Rahman/Allah, çocuk edindi, dediler.” ifadesi
Kur’an’da iki ayette “Rahman, çocuk edindi, dediler. (Ve kâlû-ttehaze-rrahmânu veleden)” ve bir ayette de Allah çocuk edindi, dediler. (Ve kâlû-ttehazellâhu veleden)” ifadesi yer almaktadır. Bu ayetlerin yanında, yine bu konudan söz eden başka ayetler vardır ancak Arapça lafızları, bu ayetlerde olduğu gibi değildir. Bu yazıda, nüzul sırasına göre bu üç ayet, konuyla doğrudan ilgili diğer ayetlerden de faydalanılarak değerlendirilecektir.
Allah’ın şanı yücedir. O ne eş ne de çocuk edinmiştir (Cin, 72: 3). Zaten çocuk isteği bir ihtiyacın sonucudur. Çocuğun tabiatı, anne ve babası gibidir. Dolayısıyla böylesi bir atıf, ortağı olmayan Allah’a ortak tayini anlamına gelmektedir. Bu gerçeğe rağmen, "Rahman, çocuk edindi, dediler.” (Meryem, 19: 88). Bu iddia sahipleri oldukça çirkin bir cesaret örneği sergilemektedirler. Neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp-göçüverecekti. Allah’a çocuk edinmek yaraşmaz. Göklerde ve yerde olanların tümü, Rahman olan Allah’a, yalnızca kul olarak gelecektir (Meryem, 19: 89-93). Haşa! O, çocuk edinmekten uzaktır. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Onunçocuk edindiği konusunda, herhangi bir delilleri de yoktur. Allah hakkında bilmedikleri bir şeyi söylemektedirler (Yunus, 10: 68).
Meleklerin Allah’ın kızları olduğu şeklindeki bâtıl inancı eleştiren (Zuhruf, 43: 16) ve Allah’ı çocuk sahibi olmakla niteleme yanlışına düşenleri uyarmak gibi bir görev de yüklenmiş olan Kur’an (Kehf, 18: 4), şöyle demektedir: “Rahman, çocuk edindi, dediler. Haşa! O, bundan münezzehtir. Bilakis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır.” (Enbiya 21: 26). Bu ayette, Mekkeli müşriklerin “meleklerin Allah’ın kızları olduğu” şeklindeki bâtıl inançlarına işaret edilmektedir. Ayrıca melekler övüldüğüne göre, onların ilahlık iddiasında bulunmadıkları ve Allah’a gönülden itaat eden kullar oldukları ama buna rağmen insanların onları tanrılaştırdıkları anlaşılmaktadır. Allah çocuk edinmemiştir; O’nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine üstün gelirdi. Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden uzaktır (Müminun, 23: 91).
Allah’ın insanla ilişkisi yaratıcı-kul ilişkisiyken, ne yazık ki şeytana uyan kimseler, O’nunla kulları arasında biyolojik bir ilişki olduğunu iddia ettiler: “Allah çocuk edindi, dediler. Haşa! O, bundan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur, hepsi O’na boyun eğmiştir.” (Bakara, 2: 116). Allah’ın bir cüzü olarak çocuğu yoksa, Hristiyanlıktaki teslis inancının bâtıl oluşu gibi, O’nu sayısız cüzden oluşan bir varlık olarak tasvir eden vahdet-i vücut akidesi de bâtıl olur.
Mekkeli müşrikler; meleklerin Allah’ın kızları olduğunu ileri sürerken, Yahudilerin bir kısmı Üzeyr’in ve Hristiyanlar ise Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu iddiasında bulunmuşlardır. Bu iddialar, dehşet verici ve oldukça çirkindir. Allah’ın insana üflediği ruhu O’nun bir parçası gibi yorumlayan, “Ben hakkım!” ya da “Bazen ben Allah’a bazen de (haşa) O da bana tapar!” diyenleri “büyük zat” gören Müslümanlar da nasıl Müslüman olduklarını gözden geçirmelidirler! Din şaka değildir!