Kur’an’da “(kadınların bekleme) süreleri” ifadesi
Kur’an’da “süreleri”
(أجلهن) ifadesi, tamamı Medenî surelerde yer alan
beş ayette ve doğrudan kadınları ilgilendiren konularda yer almaktadır. Bu
yazıda, üçü Bakara suresinde, ikisi de Talak suresinde geçen bu ayetleri, nüzul
sırasına göre ele alacağız.
Evlilik
sonucu meydana gelen ve toplumun temeli olan aile, bazen sağlam temeller
üzerine kurulamaz ya da eşlerin eğilimleri değişir ve hayatın üzücü
gerçeklerinden birisi olan boşanma gündeme gelir. İslam’a göre boşanma
birden bire gerçekleştirilemez. Bir içtihada göre -boşamayı izleyen- üç, diğer
içtihada göre yine boşamayı izleyen iki âdet dönemi sona erinceye kadar
beklemek gerekir: “Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini
bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Fakat
haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh altında tutmayın. Kim bunu
yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Allah’ın ayetlerini eğlenceye
almayın. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek üzere indirdiği
Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi
bilir.” (Bakara, 2: 231). Boşanma süreci başladıktan sonra, evliliği
sürdürme niyeti olmadığı halde kararın geri alındığı beyanıyla, kadına zulmedilmemelidir.
Zulmederek hanımı nikâh altında tutmak, “onları iyilikle tutun” emrine
aykırıdır. Allah’ın ayetlerini eğlenceye almayın uyarısı, boşanma
konusunun bir şaka olmadığını ifade etmektedir. Evliliği bitirme konusunda bir
kesinlik varsa eş “iyilikle” bırakılmalı; onunla yaşanan güzel günler
hatırda tutulmalı, hakkında olumsuz sözler sarf edilmemeli ve başka biriyle tekrar
evlenmesine engel olunmamalıdır. Çünkü toplumda evli olmayanların artması hayra
alamet değildir.
Eşler önce
boşanmaya karar vermiş, süreci başlatmış ancak daha sonra bu kararlarından
vazgeçmişlerse, sürece tanıklık eden yakınlar, eşlerin evliliği sürdürme
kararını sabote etmemelidirler: “Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini
bitirdikleri vakit, aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski)
kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. İşte bununla içinizden, Allah’a ve
ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Bu öğüdü tutmanız kendiniz
için en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2:
232). Kurulu bir yuva, sarsıntı geçirdikten sonra tekrar hayatiyetini sürdürme
emaresi gösterdiğinde, veliler boşanma kararlarından dönen eşlere maddi ve
manevi olarak destek olmalıdırlar.
Kocası ölen
kadınlar için de yeniden evlenmek için bir bekleme süresi söz konusudur: “Sizden
ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden) dört ay on
gün beklerler. Bekleme sürelerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında
yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur. Allah yapmakta olduklarınızı
bilir.” (Bakara, 2: 234). Kocaları öldüğünden dolayı dul kalan
hanımlar, bebek bekliyorlarsa bebeklerinin doğumunun ardından yeniden
evlenmek için dört ay on gün beklemelerine gerek yoktur. Bununla
birlikte bu süreyi “yas dönemi” olarak görenler ve doğumun ardından her hâlükârda
dört ay on günden önce evlenemeyeceğini düşünenler de vardır.
Boşanmaktan
vazgeçilmiş ve evliliğin devamına karar verilmiş ise de tüm çabalara rağmen
boşanmak uygun görülmüşse de koca, boşanmayı eşine “dünyayı dar etme” gibi görüp
haksızlığa ve zalimliğe meyletmemelidir: “İddet sürelerini doldurduklarında
onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan
meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun.
Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah’a ve ahiret gününe inananlara
verilen öğüttür. Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.”
(Talak, 65: 2). Ayetteki “meşru ölçülere göre ayrılın” emri,
boşanılan eşe hakaret ve eziyet etmenin yasak olduğunu ifade etmektedir. Yine
“İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun.” emri gereği; boşanma
sürecine giren eşlerin, evliliğe devam ya da son verme kararına iki şahidin tanıklığı,
kararın uygulanmasına bir ciddiyet getirecektir.
Boşanacak
hanım, hayız göremeyecek kadar yaşlı veya genç ise bu hanımın bekleme süresi üç
aydır: “Kadınlarınız
içinden adetten kesilmiş olanlarla, adet görmeyenler hususunda tereddüt
ederseniz, onların bekleme süreleri üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise
doğum yapmaları ile biter. Kim Allah’tan korkarsa Allah ona işinde bir kolaylık
verir.” (Talak, 65: 4). Bu üç aylık süre kamerî aylara
göredir. Kadınların “süreleri” hayız dönemlerine göre belirlendiği için
yaşlılıktan ya da hayız görmemekten dolayı bu hesap yapılamayacağından, Allahu
Teala onların bekleme sürelerinin üç ay olduğunu belirtmiştir.
Görüldüğü gibi, Kur’an’da kadınların bekleme süreleri, boşanma konusunun işlendiği ayetlerde yer almaktadır.
Görüldüğü gibi, Kur’an’da kadınların bekleme süreleri, boşanma konusunun işlendiği ayetlerde yer almaktadır.
10.09.2015 Memleket
Gazetesi