Kur’an’da “Allah’tan başkasını ilahlar/şefaatçiler/dostlar edindiler.”
Kur’an’da “Allah’tan
başkasını ilahlar/dostlar/şefaatçiler edindiler.” ifadeleri toplam altı yerde
geçmektedir. Bu yazıda, söz konusu ifadelerin yer aldığı ayetleri, nüzul
sırasına göre değerlendireceğiz. Ele alacağımız üçüncü ayette, “edindiler”
lafzı, bağlam gereği soru kalıbındadır. Son üç ayette ise “edindiler” şeklinde değil, “edindikleri” ve “edinenlerin” şeklinde
Türkçe lafızlar tercih edilmiştir.
Yeryüzünün halifesi olan insanoğlu,
diğer varlıklara kıyasla, birçok niteliğe sahip olsa da çözümünde aciz kaldığı
pek çok sorunla karşılaşır. Hatta çözebileceği sorunlarda bile ilahî yardıma gerek
duyar. Bu acizliğine rağmen insanların bir kısmı, her şeye gücü yeten Allah’tan
yardım istemektense O’nun niteliklerinden en azından bir kısmına sahip olduğunu
sandığı şeylerden ya da kişilerden yardım ister: “Belki yardım görürler
diye Allah'tan başka ilahlar edindiler.” (Yasin, 36: 74). Halbuki sadece
Allah’ın gücünün yettiği bir konuda, yardım talep edilen kişi veya nesneler de
acizdir, onlardan yardım isteyenler de. “İçinde bulunduğum uçak düştü
düşecekti. Dua ettim, ettim olmadı. ‘Yetiş ya falanca.’ dedim. Geldi uçağı
kaldırdı.” vb. asılsız sözler bu ayetteki eleştiri kapsamındadır.
Münafıklar izzeti (gücü
ve desteği) yanlış yerde aramaktadırlar: “Kendileri için destek sağlasınlar
diye Allah'tan başka ilâhlar edindiler.” (Meryem, 19: 81). Halbuki izzet
tümüyle Allah’ındır (Nisa, 4: 139). Onur, Allah’ın dinine tabi olmakla
kazanılır. Galip gelecek olanlar, toplumdaki statülerinden ve zenginliklerinden
dolayı inkârcıların gücüne ve yapacakları yardımlara bel bağlayanlar değil,
Allah’ın kendilerine vereceği gücü ve desteği merkeze alanlardır. Kâfirlerin
etkin olduğu toplumlarda, Allah’ı ve inananları bırakıp, inkârcıları tercih
edenler, yollarını şaşırmış kimselerdir. Şeytan ve dostları gerçekte yardım
etmez, vesvese verir. Onlardan medet uman münafıklar, ahirette kaybedenlerden
olurlar.
Şefaat tümüyle Allah’a
aittir. Allah’tan başka şefaatçi edinmek vahyin onayından geçmez: “Yoksa
onlar Allah’tan başkasını şefaatçiler mi edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye
güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi?” (Zümer, 39: 43). Ayetten
anlaşıldığı kadarıyla, kendilerinden şefaat istenilen varlıklar cansızdır.
Bunlar resim, heykel, türbe vb. şeyler olabilir. Bu cansız varlıklar vefat
etmiş çok iyi Müslümanlar da olabilirler. Bu, onları dünyevî ya da uhrevî
amaçlarla şefaatçi edinmeyi meşrulaştırmaz. Çünkü ahirette herkes hesaba
çekilecektir. Hesap görücü olarak Allah yeter. Bu bağlamda şu anda bizi duyması
mümkün olmayan Peygamberimiz’e (s) hitaben “Şefaat ya Rasulallah!” demenin
doğru olmadığını söyleyebiliriz.
Allah’ın ayetleriyle alay
edenleri cehennem beklemektedir: “Peşlerinde de cehennem vardır.
Kazandıkları şeyler de, Allah’ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir
fayda vermez. Büyük azap onlaradır.” (Casiye, 45: 10). Bu kimselerin Allah’ı
bırakıp dost edindikleri şeyler/kişiler, cansız putlar ya da büyük
zat kabul ettikleri kimselerin mezarları, türbeleri olabileceği gibi,
dünyadayken peşlerine takıldıkları vahiy karşıtı liderler de olabilir.
Hangisi olursa olsun, ahirette onlara bir faydası olmayacaktır. Ahiret, menfaat
ilişkilerinin son bulduğu ve herkesin hesap verme makamında olduğu bir yerdir.
Allah’tan istemektense,
yaratılmış varlıklardan istemeyi güzel gösteren şeytan, bunu başardıktan sonra Allah’a
şirk koşanları çaresiz bırakır: “Kendilerine
Allah’ın nezdinde yakınlık sağlasınlar diye Allahtan başka edindikleri ilahlar,
o müşrikleri kurtarsalardı ya! Bilakis onlar ortalıktan kaybolup kendilerini
terk ettiler. İşte onların sapıtmalarının ve uydurup durdukları iftiralarının
hasılı bundan ibarettir.” (Ahkaf, 46: 28). Ayette söz konusu edinilen
putlar ya da putlaştırılan varlıklar (insan, cin vs.) onlara sığınanları
yardımsız bırakırlar. İnsanların yapmaları gereken şey, o aciz
varlıklardan değil, insana şah damarından yakın olan Allah’tan yardım
dilemektir.
Kur’an’ın bir konuyu
anlatırken başvurduğu yöntemlerden birisi de örneklendirmedir: “Allah'tan
başka dostlar edinenlerin örnekleri kendine bir ev edinen örümceğin örneği
gibidir. Evlerin en dayanaksızı ise şüphesiz örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!”
(Ankebut, 29: 41). Bu ayette Allah’tan başka dost edinenlerin
kendilerine ne kadar da zayıf bir sığınak edindikleri anlatılmaktadır. Onlar, şeytanın
ayartması sonucu kendilerini koruma altına alabildiklerini sanmaktadırlar.
Allah sadece şirki
affetmez. Bunun altında kalan günahları, dilediği kimse için affeder (Nisa, 4:
48). Bu nedenle ahirette cenneti kazanmak isteyen müminler, nesne veya kişileri
değerinin üzerine çıkarmamalı ve delilsiz bir şekilde haşa Allah’ın
yapabileceklerini onların da yapabileceği iddiasında bulunmamalıdırlar.
20.08.2015 Memleket
Gazetesi