Kur’an’da “ücretim” lafzı
Peygamberler dini
karşılıksız tebliğ ederler ve bu gerçek pek çok ayette dile getirilir. Bu
yazıda karşılıksız tebliğ gerçeği anlatılırken kullanılan lafızlardan sadece
“ücretim (اَجْرِيَ)” lafzını içeren dokuz
ayeti nüzul sırasına göre ve bağlamlarını vererek değerlendireceğiz.
Kur’an Hz. Nuh, Hz. Hud,
Hz. Salih, Hz. Lut ve Hz. Şuayb’ın kavimlerinin peygamberlerini
yalancılıkla itham ettiklerini o peygamberlerin, onları Allah’tan korkmaya
davet ettiklerini ve kendilerinin güvenilir birer elçi olduklarına vurgu
yaptıklarını, ardından ikinci kez kavimlerini Allah’tan korkmaya çağırdıklarını
ve bu çağrılarına “kendilerine itaat”i de eklediklerini belirtmektedir (Şuara,
26: 105-108; 124-126; 141-144; 160-163; 176-179).
“Buna karşı sizden hiçbir ücret
istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak alemlerin Rabbidir.” (Şuara,
26: 109) diyen Hz. Nuh’un ödülünü Allah verecektir. Bu ayet bağlamında,
Hz. Nuh’un kavminden istediği üçüncü kez Allah’tan korkmaları ve ikinci kez de
ona itaat etmeleridir (Şuara, 26: 110).
“Buna karşı sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak alemlerin Rabbidir.”
(Şuara, 26:127) diyen Hz. Hud kavminin dev binalar inşa edip temelli
dünyada kalacakmış gibi bir yaşam sürmelerini ve zorbalıklarını eleştirdi. Hz.
Nuh’tan farklı olarak dört defa Allah’tan korkmaya ve Hz. Nuh gibi iki defa da
kendisine itaate çağırdı (Şuara, 26: 128-132). Ardından da Allah’ın
nimetlerinden söz edip bu sefer de kavmini Allah’ın azabıyla korkuttu (Şuara,
25: 133-135).
“Buna karşı sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak alemlerin Rabbidir.”
(Şuara, 26:145) diyen Hz. Salih, Hz. Hud gibi kavminin dünyevileşmesini
eleştirdi ve onları üçüncü defa Allah’tan korkmaya ve ikinci defa da
kendisine itaate çağırdı (Şuara, 26: 146-150). Sonra da kavmini bozgunculara
tâbi olmamaya davet etti ve mucize istemelerine cevap olarak verilen deveyi
kesmeleri durumunda onları ilahi azap ile tehdit etti (Şuara, 26: 151-156).
“Buna karşı sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak alemlerin Rabbidir.”
(Şuara, 26:164) diyen Hz. Lut, kavmindeki eş cinsellerin yaptıkları insan
tabiatına uymayan şeyleri eleştirdi. Kur’an, önceki üç peygamberden farklı
olarak onun kavmini tekrar Allah’tan korkmaya davet ettiği ve kendisine itaate
çağırdığı bilgisini vermemektedir (Şuara, 26: 165-166).
“Buna karşı sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak alemlerin
Rabbidir.” (Şuara, 26:180) diyen Hz. Şuayb, kavmini bozgunculuktan ve
ekonomik adaletsizlikten geri durmaya davet etti ve onları tekrar Allah’tan
korkmaya çağırdı (Şuara, 26: 181-184). Bu bağlamda yukarıda belirttiğimiz peygamberlere
kıyasla o, kendisine itaate bir kez çağırmış olmaktadır.
Kur’an’da ücretim lafzının
mütevekkil bir eda ile İslam karşıtı kavmine meydan okuyan Hz. Nuh ile ilgili ikinci
kez kullanıldığını görmekteyiz (Yunus, 10: 71): "Eğer yüz
çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim Allah’tan
başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu."
(Yunus, 10: 72). Ne yazık ki kavmi onu inkâr etti ve o kavim cezalandırıldı
(Yunus, 10: 73). Yine Hz. Nuh, apaçık bir uyarıcı olduğunu söyledikten, şirkten
uzak durmaya davet ettikten ve azapla korkuttuktan sonra kavmi yine de inkâr
yolunu seçti. Hz. Nuh basireti bağlı kimsenin iman etmeyen zorlanamayacağını
belirttikten sonra üçüncü kez ücretinin Allah’a ait olduğunu belirtti: “Ey
kavmim! Allah’ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir mal
istemiyorum. Benim ücretim ancak Allah’a aittir. Ben iman edenleri kovacak
değilim; çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi, bilgisizce
davranan bir topluluk olarak görüyorum. (Hud, 11: 29). Hz. Nuh’un
toplumun zayıf düşürülmüş kesimlerini dışlamamakta kararlı olduğunu gören
kavmi, ondan azabı acele istedi. Ancak azabın ne zaman gelmesi gerektiği
kararı ona ait değildi (Hud, 11: 30-34).
Kur’an şirksiz Allah
inancına davet eden Hz. Hud (Hud, 11: 50)’un ücretinin Allah’a ait olduğunu kavmine
ikinci kez söylediğini şöyle belirtmektedir: “Ey kavmim! Ben, ona
(peygamberliğe) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni
yaratandan başkasına ait değildir. Hala aklınızı kullanmıyor musunuz?”
(Hud, 11: 51). Hz. Nuh gibi Hz. Hud da mütevekkil bir eda ile onlara kavmine
meydan okuyarak onları Allah’tan bağışlanma dilemeye ve tövbe etmeye
çağırmaktadır (Hud, 11: 52-55):
Nüzul sırasına göre ücretim
lafzını içeren son ayette Rasulullah’tan kendinden önceki peygamberlerle
aynı mesajı vermesi istenmektedir: “De ki: Ben sizden bir ücret istemişsem o
sizin olsun. Ücretim yalnız Allah’a aittir. O, her şeye şahittir.” (Sebe,
34: 47). Allah gerçeği yerli yerine kor. O, bütün gizlilikleri bilir (Sebe, 34:
48).
Görüldüğü gibi tüm
peygamberler risaleti insanlardan karşılık beklemeden iletmektedirler. Ücret
istemeden yapılan tebliğ sırasında insanların Allah’tan korkmaya ve peygambere
itaate davet edildikleri vurgusu dikkat çekicidir. Ayrıca Kur’an
peygamberlerin risalet mücadelelerindeki cesaretlerini de gözler önüne
sermektedir.
25.06.2015 Memleket
Gazetesi