Mısırlı siyasi ve dini lider, Müslüman fikir adamı Hasan el-Benna (1906-1949)’nın öncülüğünde kurulmuş olan Müslüman Kardeşler Hareketi (MKH) belki de dünya çapında en yaygın İslami harekettir. Bu yazıda MKH’nin Suriyeli öncülerinden Said Havva (1935-1989)’nın bu hareket dair kitabındaki birtakım yaklaşımları ele alacağız.
MKH’nin davetinin İslam rahmetinin yeryüzünün tamamını kaplaması için en mükemmel yol olduğunu söyleyen Havva’ya göre, iki nokta etrafından çalışmak gerekir: “Birincisi Müslümanların MKH’ye bağlanmalarını talep etmek ve İslam çatısının tüm dünyayı kaplaması için yeterli hale gelmek.” Bir hareketin Müslümanları kendisine bağlanmaya davet etmesinde bir sakınca yoktur. Allah rızasını kazanmayı hedefleyen her hareketin böyle bir talepte bulunması normaldir. Yeter ki, kendileri gibi iyi niyetli Müslüman hareketlerin yaptıkları salih amelleri yok saymasınlar. Havva’nın ifadesiyle, kibre kapılıp başkasının daha az olan çabalarını küçümsemek bir hastalıktır. Ek olarak, MKH’nin kendisine “ülke sınırlarına hapsolmamış” bir tebliğ alanı belirlemiş olması, Kur’an mesajını doğru anladığını göstermekte.
Havva eserinde, “Bu kitap bize bağlı olanlara, bize bağlılığın ne ifade ettiğini anlatmak için; bize bağlanmak isteyenlerin de neye bağlanacaklarını öğrenmeleri amacıyla kaleme alınmıştır.” demektedir. Anlaşıldığı kadarıyla MKH ilkelerine güvenmekte ve onları gizli tutmamaktadır. Bir oluşum yok edilme riski ile karşı karşıyaysa, ilkelerini gizli tutabilir. Ancak böyle bir tehlike söz konusu değilse, İslam için çalışıp çabalayan her yapı; kitap, dergi vs. iletişim araçlarıyla fikirlerini ve mücadele yöntemlerini kamuoyu ile paylaşarak doğruluğunu test etmeli ve başka Müslüman çevrelere iyiliği emir-kötülüğü nehiy ortamı hazırlamalıdır.
Havva, “MKH’nin en önemli özelliklerinden birisi Müslümanları bireysel çalışmadan cemaat halinde çalışmaya aktarmış olmasıdır.” demektedir. Bu açıdan vahyi ön plana çıkaran her cemaat çalışması değerlidir. Çünkü hayat insanın tek başına göğüsleyemeyeceği kadar ağırdır. Tek tek sopaları kırmak, onların deste haline getirilmiş halini kırmaktan daha kolaydır. Müslümanlar gayr-ı Müslimlerin her zaman çok olduğu dünyada birlikte hareket etmezler ve bireyselleşirlerse, içinde bulundukları güçlükler asla azalacak değildir. Müslümanlar bâtılın zail olmasında aktif rol üstlenmeli ve yardımlaşmalıdırlar.
Zaman zaman Türkiye’de de şöyle ifadeler duymaktayız: Yıllardır bir araya gelip İslami sohbetler yapıyorsunuz, ne değişti? Bu sorunun yanıtı Havva’nın eserinde şöyle verilmektedir: “Bir yerde toplanıyor olmak, hareketin devamlılığının ve gittikçe gelişme içinde olmanın işaretidir.” Bireysel değil toplumsal bir İslami mücadelenin kabul görme oranı daha fazla olacaktır. Her birliktelik küçük bir toplumsal örnekliktir. İşleyişin düzgün olması, başka bireylerin de harekete katılmasına zemin hazırlayacaktır.
Havva, MKH’nin kurucusu Hasan el-Benna’nın talimatında günlük, haftalık ve aylık çalışmaların nasıl olacağını tespit ettiğini belirtmektedir. İslami bir hareketin başarısında programlılık önemlidir. Adı konulmamış ve sınırları belli olmayan görevler, görev yüklenen kimseler açısından bağlayıcı kabul edilmeyecektir. Dolayısıyla varılması gereken hedeflere ulaşmak daha fazla zaman alacaktır. Hatta belki de o hedeflere ulaşılamayacaktır.
Havva MKH’nin benimsediği yol hakkında şöyle demektedir: “Bizim yolumuz eksikliğin farkına varınca imkânların ışığı altında buna pratik bir çözüm yolu teklif etmek ve yardımlaşarak hemen o eksiği gidermeye çalışmaktır.” Bu eleştirinin muhatabı konumunda olan Müslümanlar günümüzde de (Türkiye’de) mevcuttur. Müslümanların hatalarını merkeze alan bu çevreler, bazen kâfirlerin bile yap(a)madıkları eleştirileri Müslümanlara yapmakta ancak çözüm ile ilgilenmemektedirler. Halbuki hatanın büyüğü, İslami mücadele verirken zaman zaman yanlış yapanlarda değil, eleştiriden başka bir şey yap(a)mayanların pratikten yoksun tavırlarındadır.
***
Havva, Said, 50. Yılında Müslüman Kardeşler Hareketi, (çev: Said Şimşek), Konya, 1980.

05.02.2015 Memleket Gazetesi