İslam öncesi (Cahiliye) dönem edebiyatında mevcut olan tekit ve tekrarlara Kur’an’da da rastlanmaktadır. Bu yazıda Arapça’da tekitlerin yerini ve Kur’an’da hangi amaçla yer aldıklarını kısaca belirttikten sonra niçin bazı ifadelerin Kur’an’da tekrarlandığını örneklerle ortaya koymaya çalışacağız.
Araplar önem verdikleri şeyleri tekit ederler. Çünkü bir şeye önem veren kimse onu çok anar. Önem ne kadar büyük olursa, tekit de o kadar çok; önem ne kadar az olursa, tekit de o kadar az olur. Önem orta derecede olduğunda tekit de orta derecede olur. Sözgelimi, vaat ifade eden ayetlerin tekrarı, sevabına teşvik etmek suretiyle itaatleri işlemeye önem verildiğini gösterir. Vait (ceza) ifade eden ayetlerin tekrarı, ceza gerektiren durumlardan uzak durmanın önemine işaret eder. Vaat ve vaidi mukayesenin tekrarı, kulların korku ile umut arasında bulunmalarının gereğine dikkat çeker.Hüküm bildiren ayetlerin tekrarı, emredilenleri yerine getirmeye, yasaklardan da kaçınmaya önem verildiğinin göstergesidir. Mesellerin tekrarı, açıklanan şeye vurgu yapıldığını gösterirken, nimetlerin hatırlatılmasının tekrarlanması, “o nimetlerden dolayı şükretmeye” değer verildiğinin işaretidir (Kâsımî, 1990: 228-229). Söylenmek isteneni tekit olarak da görülebilecek tekrarlara dair Kur’an’dan örnekler vermek konuyu somutlaştıracaktır.
Kâria (Dehşetle sarsacak olan)! Nedir o kâria? Kârianın ne olduğunu sen bilir misin?” (Kâria, 101: 1-3). Bu tekrarda amaç olayın büyüklüğüne vurgu yapmak ve muhatapları korkutmaktır. Henüz muhataplar kıyametin dehşetini dinlemeden bu tekrarlarla dehşeti adeta iliklerine kadar hissetmektedir.
Çünkü o düşündü, ölçtü, biçti. Canı çıkasıca nasıl da ölçtü, biçti! Yine kahrolası, nasıl da ölçtü biçti!” (Müddessir, 74: 18-20). Bu ayetlerde inkârcı kimsenin değerlendirme biçimine dikkat çekilmekte ve muhatabın zihninde hayret uyandırılmaktadır.
Hayır ileride bilecekler. Hayır hayır ileride bilecekler.” (Nebe, 78: 4-5). Bu ifadeler İslam’ı hayat tarzı olarak seçmediği gibi ona karşı mücadele edenlere bir tehdit içermektedir. Ayrıca iki ayetten amaçlanan şey ahirette karşılaşılacak durumlara dikkat çekmektir.
İşte bunlar Rablerini inkâr etmişlerdir. İşte bunlar boyunlarında demir halkalar bulunanlardır. Ve işte bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardır.” (Rad, 13: 5). Bu ayette işte bunlar ifadesi üç defa geçmektedir. Bu tekrardaki güzelliği azıcık estetik duygusu olanlar anlar.
Kur’an’daki bir tekrar türü de aynı cümlenin tekrarıdır. Bunun örneği Rahman suresinde otuz bir defa geçmektedir: “Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” Bu cümle her geçtiği yerde bu ifadeden önceki cümleyle doğrudan ilişkilidir. Yüce Allah insanlara ve cinlere hitap ederek, onlar için yarattığı nimetleri sayıp dökmekte ve her nimetten söz etmenin ardından, onların bu nimetleri itiraf etmelerini isteyip onlara şükür görevlerini hatırlatmaktadır (Yıldırım, 1989: 154).
Mürselat suresinde on bir defa şu ayet yer almaktadır: “O gün yalanlayanların vay haline!” Bu ifade, Hüküm Gününden, suçluların cezalandırılmasından, yaratılıştan, dünyada verilen nimetlerden, cehennemden, yalanlayanların ahirette özür beyan edecek durumda olmadıklarından, Hüküm Gününde herkesin toplanacağından ve inkârcıların hesap vermekten kaçamayacaklarından ancak Allah’tan korkanların ise nimet cennetlerinde ağırlanacaklarından, suçluların cezalandırılmalarının ertelendiğinden ve Allah’a boyun eğmediklerinden (rükû) söz edilen değişik bağlamlarda yer almaktadır.
Anlamların tekrarı, çoğunlukla bazı kıssalarda olur bunun çeşitli amaçları varsa da en belirgin olanları şunlardır: Birincisi, dinin amaçlarını, alışkın oldukları bir tarzda ruhlara yerleştirmektir. İnsan birtakım konuların değişik şekillerde ve değişik üslup ve ifadelerle tekrarlanmasıyla onları kendisine mal eder. Allah, bu hikmete işaret ederek şöyle buyurmaktadır: “İşte böylece biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açıkladık ki belki sakınırlar veya onlara bir ibret ve uyanış verir.” (Taha, 20: 113). Zerkeşi’nin (ö. 1391) dediği gibi tekrar tekrar açıkladık demek, zamanın geçmesiyle, birincisinin unutulması endişesiyle, bir anlamı zihinlere yerleştirmek için, o lafzı veya eş anlamlısını tekrar etmektir. Böylece tekrar, Kur’an’ın eğitim yöntemlerinden biri olmaktadır (Yıldırım, 1989: 154-155).
Görüldüğü gibi, Kur’an’da aynı üslupla ve aynı ifade kalıbı ile yinelenen bir ayete rastlamak neredeyse olanaksızdır. Dolayısıyla anlam açısından tekrar gibi gelen yerlerde, üslup farklılıkları bulunmakta ve ele alınan konuların her birinin belli bir yönüne dikkat çekilmektedir. Bu açıdan Kur’an’ın, aynı sure içinde aynı kıssaya iki defa yer vermemesi de dikkaç çekicidir.

***
Kâsımî, Muhammed Cemâlu’d-Din, Tefsir İlminin Temel Meseleleri, (çev: Sezai Özel), İz Yay., İst., 1990.
Yıldırım, Suat, Kur’an’ı-Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş, 3. bs., Ensar Neşr., İst., 1989.