Kur’an’da “kitap vermiş olduklarımız”
Kur’an’da Kitap
verilenler (Al-i İmran, 3: 19), Kitap vermiş olduklarımız, Kitap’tan
nasip verilenler (Nisa, 4: 44) Yüce Allah’ın kitap vermiş olduklarımız
(Bakara, 2: 146) şeklinde hitaplar söz konusudur. Biz bu yazıda bunlardan
sadece kitap vermiş olduklarımız denilen kimselere dair ayetlere ele
alacağız.
Yüce Allah’ın kitap
vermiş olduklarımız dediği kimseler, Kitab’ı, hakkını gözeterek
okurlar. Çünkü onlar, ona iman ederler. Onu inkâr edenlere
gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır (Bakara, 2: 121). Şu ayette kitap
vermiş olduklarımız denilen kimselerin, Kitab’ın ne olduğunu ve Allah
tarafından gönderilen Kitapların nelerden söz ettiğini iyi bilen Kitap Ehli’nin
din bilginleri olduğu anlaşılmaktadır. (Şimşek, 2012, I: 178-179): “Kendilerine
daha önce kitap vermiş olduklarımız onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi
tanırlar. Yine de onlardan bir grup bile bile gerçeği gizlerler.” (Bakara,
2: 146).
Hz. Peygamber’in gerçek
bir peygamber olduğunu her Hıristiyan yahut Yahudi olan bilmez. Sadece onların
bilginleri bunu bilebilir (Şimşek, 2012, II: 142): “Kendilerine kitap vermiş
olduklarımız onu (Peygamberi) kendi oğullarını tanıdıkları gibi
tanımaktadırlar. Kendilerini zarara sokanlar işte onlar iman etmezler.”
(Enam, 6: 20).
Şu ayette kitap (…)
vermiş olduklarımız ifadesinden kastedilen peygamberlerdir:
“Bunlar kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik vermiş olduklarımızdır.
Eğer bunlar, onları inkâr ederlerse, (bilsinler ki) biz onları inkâr etmeyecek
bir topluluğu onlara vekil kılmışızdır.” (Enam, 6: 89).
İnsanlar arasında hakem
yüce Allah’tır. O’nun kitap göndererek insanlara verdiği hükümlere kayıtsız
kalmak bir peygamberin yapacağı şey değildir: “(De ki:) Allah size
açıklanmış bir şekilde Kitap indirmişken O'ndan başkasının hakemliğini mi
isteyeceğim! Kendilerine Kitap vermiş olduklarımız onun Rabbin tarafından hak
üzere indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma.” (Enam,
6: 114).
Konu Kur’an olunca
müşrikler de Ehl-i Kitap da iki gruba ayrılmaktadır.
Bir kısmı Kur’an’a iman ederken bir kısmı da onu inkâra yönelip kaybedenlerden
olmaktadır: “İşte böyle (geçmiş peygamberlere indirdiğimiz gibi) sana da
Kitap indirdik. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız ona inanıyorlar.
Şunlardan da ona iman edecek olan vardır. Kâfirlerden başkası ayetlerimizi bile
bile inkâr etmez.” (Ankebut, 29: 47).
Yukarıdaki ayettekine
benzer şekilde şu ayette de Kitap Ehli’nin, Kur’an karşısında iki gruba ayrıldığına
işaret edilmektedir: “Kendilerine kitap vermiş olduklarımız sana indirilenle
sevinirler. Fakat (aleyhteki) gruplardan onun bir kısmını inkâr edenler vardır.
De ki: Ben sadece Allah'a ibadet etmek ve O'na ortak koşmamakla emrolundum. Ben
yalnız O'na çağırırım ve dönüşüm de O'nadır.” (Rad, 13: 36). Bu bağlamda
Kendilerine kitap vermiş olduklarımız ifadesinden kastedilen
kimseler o Kitab’ın verilmiş olduğu İsrailoğullarıdır (Ateş, 1988, VI:
519). Kur’an’ın anlattığı hikâyeler ve getirdiği prensipler, onların
Kitaplarındaki prensiplere uymaktadır (Ateş, 1988, IV: 483). Kitap Ehli’nin bir
kısmı, Kur’an’ın kendi kitaplarını doğrulamasından dolayı sevinmişlerdir.
Sevinç duyanların bir kısmı iman etmiş ve gerçek mutluluğa ermişlerdir. Bir
kısmı ise kendilerinin de yeni dine muhatap olduklarını anlayınca diğerlerinin
safına katılmış ve İslam’a kin beslemeye başlamışlardır. Kitap Ehli’nden olup
İslam’ı kabul edenler daha çok Hıristiyanlar arasındandır. Bununla birlikte
müşriklere nazaran İslam’ı kabul eden Kitap Ehli’nin sayısı azdır. Dinlerini
tahrif etmiş ve onu kendilerine benzetmiş olanlar, yeni düşüncelere çoğunlukla
kapalı olurlar. Belki de bu sebeple Kitap Ehli’nden İslam’ı kabul edenler az
olmuştur (Şimşek, 2012, III: 80).
Kendi kitaplarına
gerçekten inanmış ve kendi kitaplarını saptırılmış yönlendirmelerden etkilenmeden
inceleyen Kitap Ehli’nin Peygamberimize inanmamaları için bir sebep yoktur.
Ayrıca onların Peygamberimiz hakkında da sağlıklı bir bilgiye sahip olmaları
gerekir. Çünkü onun nitelikleri kendi kitaplarında mevcuttur (Şimşek, 2012, IV:
67). İşte bu samimi kimseler hakkında Kur’an şöyle demektedir: “Bundan önce
kendilerine kitap vermiş olduklarımız buna inanırlar.” (Kasas, 28: 52).
Ateş, Süleyman, Yüce
Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, 12 c., Yeni Ufuklar Neşr., İstanbul, 1988.
Şimşek, M. Sait, Hayat
Kaynağı Kur'an Tefsiri, 5 c., Beyan Yay., İst., 2012.
27.3.2014 (Memleket
Gazetesi)