Allah'a itaat edin ve Rasul(ün)'e de
Allahu Teala'ya ve rasulüne itaat konusu Kur'an'da, "Kim
Allah ve rasulüne itaat ederse…"
(Nisa, 4: 13) formunda "şart içerikli" olarak dört yerde ve "Allah'tan
sakının ve bana itaat edin!" (Al-i İmran, 3: 50) kalıbında on ayette
ve "Allah'a itaat edin! Rasule de itaat edin!" (Nisa, 4: 59)
şeklinde de beş yerde belirtilmektedir ancak bu ayetler bu yazıda
değerlendirilmeyecektir. Bu
yazıda sadece "Allah'a itaat edin ve rasule de."
ile "Allah'a itaat edin ve rasulüne de."
şeklindeki ifadelerin geçtiği ayetler ele alınacaktır.
Peygambere itaat edilmesi, onun Allah'ın ortağı olmasından dolayı
değil, O'nun vahyini öğretilerini insanlara bildirdiği ve uygulamada örnek
olduğu içindir. Kim rasule itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur (Sarmış,
2007, II: 508): "De ki:
Allah’a itaat edin ve rasule de. Şayet yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah
kâfirleri sevmez." (Al-i İmran, 3: 32). Zaten Rasulullah (s) değil Allah
şârîdir/hüküm koyucudur. Allahu
Teala hiç kimseyi hükmüne ortak etmez (Kehf, 18: 26). Taberi'ye göre itaati
istenen kimseler Necran Hıristiyanlarından bir gruptur. Şüphesiz ki onlar
yakinen Hz. Muhammed (s)'in Allah'ın hak ile gönderdiği bir elçi olduğunu
bilmektedirler. İncil'de bu bilgi mevcuttur (2000, VI: 325).
Kur'an'da faiz yeme yasağı bağlamında "Allah'a itaat edin ve
rasule de, ki size merhamet edilsin." (Al-i İmran, 3: 132)
denilmektedir. Faiz yiyen kimse, Allah'a ve Hz. Peygamber (s)'e itaat etmediği
için Allah'ın rahmetinden nasıl uzaklaştırılıyorsa diğer hususlarda da itaat
etmeyenler Allah'ın rahmetinden öylece uzaklaştırılırlar. Allah'a ve Hz.
Peygamber (s)'e itaat, iman etmiş kişinin vasfıdır. İman eden kişinin
itaatsizliği söz konusu olduğunda pişmanlık duyar ve tövbe eder (Şimşek, 2012,
I: 418). Bu ayette faiz yasağının rahmet olduğuna da işaret vardır (Ebu Zehra,
ts., III: 1409). Razi
Mutezile'ye göre rahmetin inişinin Allah'a ve elçisine itaate bağlı olduğu
görüşünde olduğunu belirtir (h.
1420, IX: 364).
Kur'an'da müminlere savaş sonrası ganimetlerin bölüştürülmesinin
Allah'a ve Rasulüne ait olduğu, gerçekten mümin kimseler iseler onlardan
Allah'tan korkmaları ve birbirleriyle aralarını düzeltmeleri istenmekte ve
onlara "Allah'a itaat edin ve rasulüne de." (Enfal, 8: 1)
denilmektedir. İbn Zeyd burada Allah ve rasulüne teslim olmak
gerektiğinin ve her ikisinin de istedikleri gibi hüküm verebileceklerinin
kastedildiğini ifade etmektedir (Taberi, XIII: 381).
Birtakım Müslümanlar Rasulullah (s) ile özel görüşme
talebinde bulunuyorlar ve bunu sıkça yaptıkları için de gereksiz yere onun
vaktini alıyorlardı. Bu nedenle
Allahu Teala Rasulullah (s) ile görüşmek isteyenlere bir sınırlama getirdi.
Onunla görüşmek isteyen müminlerden bazıları görüşmeden önce sadaka verip
fakirleşmekten korktu. Allah da Hz. Peygamber (s) ile görüşmek isteyen
müminleri sadaka vermekten muaf tuttu. Onlara namazı gereği gibi kılmaları ve
zekâtı vermeleri uyarısında bulunulduktan sonra şöyle denildi: "Allah’a
itaat edin ve rasulüne de. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır."
(Mücadile, 58: 13).
Müslümanların ortak noktası vahiy ve Rasulullah (s)'ın
örnekliğidir. Müslümanlar
bunu göz ardı ederlerse, aralarında anlaşmazlık çıkar ve etkinliklerini
kaybederler: "Allah'a itaat edin ve rasulüne de. Birbirinizle
çekişmeyin, yoksa korkuya kapılırsınız, devletiniz gider. Sabredin çünkü Allah
sabredenlerle beraberdir." (Enfal, 8: 46). Hem savaşla hem de diğer
konularla ilgili emir ve tavsiyelerde Allah ve Rasulune itaat edilmelidir.
Nitekim Uhud savaşındaki yenilginin nedeni, Hz. Peygamber (s)'in emirlerine
okçuların itaat etmemesiydi (Şimşek, 2012, II: 394).
Allah'ım bizi sana itaat eden ve o konuda Rasulü'nü örnek
alan kullarından kıl!
Ebu Zehra,
Mustafa b. Ahmed (h. 1394), Zehratu’t-Tefasir,
10 c., Daru’l-Fikri’l-Arabi, Kahire, ts.
Râzî,
Fahruddin (h. 606/1209), et-Mefâtihu'l-Gayb,
32 c., 3. bs., Daru İhyai Turasi'l-Arab, Beyrut, h. 1420.
Sarmış, İbrahim, Hz. Muhammed’i Doğru Anlamak,
2 c., 3. bs., Ekin Yay., İst., 2007.
Şimşek, M.
Sait, Hayat Kaynağı Kur'an
Tefsiri, 5 c., Beyan Yay., İst., 2012.
Taberî,
Muhammed bin Cerir (ö. h. 310), Câmiu'l-Beyan
an Te’vîli Âyi’l-Kur'an, 24 c., Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 2000.
13 Mart 2014 (Memleket
Gazetesi)