TEKEL’in etkin çalıştırılması da ne?
TEKEL’in etkin
çalıştırılması da ne?
Ali Bulaç TEKEL işçilerinin
eylemiyle ilgili olarak kaleme aldığı Zaman gazetesindeki yazısında (12.10.2014), “Sizin, başına
atadığınız yönetim kadrosu tarafından kötü yönetildiği için her sene zarar eden
firmanız varsa, yapmanız gereken firmayı yok pahasına elden çıkarmak değil,
verimli ve etkin çalıştıracak yeni bir yönetim kadrosunu başa getirmeniz, iş
düzenindeki yanlışları gidermenizdir.” diyor.
Ali Bulaç TEKEL'in verimli çalıştırılmasını tavsiyesi etmesinin ne
anlama geldiğini düşünmüş mü acaba? Allah içinde yaşadığımız toplumu TEKEL’in
çalıştırılmasından korusun!” diye dua etsek Bulaç iştirak etmez mi?
***
Happy birthday İdris
“Lanetli Sınıf”
adıyla yayınladığı yazılarıyla bir dönem gençlerin ilgi alanına giren İdris
Özyol’un geçtiğimiz pazartesi günü doğum günü idi. Bedrettin Kara facebook’ta
aşağıdaki cümlelerle kutlamış onun doğum gününü, hoşuma gitti:
Lanetli çocuk...doğduğun gün bugün değildir büyük
ihtimalle...nüfus müdürünün insafına kalmıştır burcunun rengi...yine de
olsun...afili hediyeler yok happy birthday send me a gift yok... yok işte lan
öyle sosyetik bir şey zaten sosa yetecek kadar bile paramız yok...
İsa ha tanrı ha kul
ne fark eder (mi)?
S. Hüseyin Nasr, Hıristiyan akaidindeki “baba ve oğul tanrı
anlayışı” hakkında şunları söylüyor: "Bu inancı (her ne kadar tarihi
dokümanlar desteklemese dahi) Tanrı'ının Hıristiyanlar için (Müslümanlar için
değil) murad ettiğine inanıyorum. Hadise şudur: Bana göre vahyin çeşitli yorum
ihtimallerinin bulunması onun bu şekilde yorumlanmasına imkân vermektedir. Hz.
İsa'yı Tanrı'nın oğlu olarak temsil eden yorum "Mesih"in tek geçerli
yorumu değildir. Bu yorum Tanrı iradesinin, Hakk'ın tezahürlerinin yalnız bir
cihetini temsil etmektedir. Bir kimse, ‘Bu binlerce yıl inanılan korkunç bir
hatadır.’ derse, işte ben bunu kabul edemem" "...Mesih'in (Hz. İsa)
bu dünyadaki hakikatini anlamayı, onun yalnız bir tarzda anlaşılmasına münhasır
kılamayız. Dolayısıyla Mesih'in İslam ve Hıristiyanlıktaki iki değişik
tasvirinin ikisi de doğrudur.....birbiriyle çelişik olmalarına rağmen..(Fethi
Kılınç, "Kuran'ı Çok Anlamlı Okuma Sorunu", Haksöz Derg, S. 93, İst,
1998, s. 29).
***
ABD ile İspanya Arasındaki
Dialog
Aşağıdaki konuşmalar iddia
edildiğine göre gerçekten olmuş ve Deniz Navigasyon kanalı 106 tarafından
(Finisterra/Galicia) kaydedilmiş.
İspanyollar: Burası A-853,
çarpışmadan kaçınmak için lütfen rotanızı 15 derece güneye çevirin. Şu anda 25
deniz mili yakınlıktasınız ve tam üzerimize doğru gelmektesiniz.
Amerikalılar: Asıl siz kendi
rotanızı 15 derece kuzeye çevirin.
İspanyollar: Negatif!
Tekrarlıyoruz, rotanızı 15 derece güneye çevirin.
Amerikalılar: Sizinle ABD gemisinin
kaptanı konuşuyor, kendi rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin!
İspanyollar: Önerinizi makul ve
mümkün bulmuyoruz. Bize çarpmak istemiyorsanız rotanızı 15 derece güneye
çevirin.
Amerikalılar: (Sesini
yükselterek) Sizinle ABD deniz filosunun büyüklükte ikinci uçak gemisi USS
Lincoln'un kaptanı Richard James Howard konuşuyor, beraberimizde iki kruvazör,
avcı uçakları, dört denizaltı var. Ayrıca bizi hücumbotlar destekliyor. Size
TAVSİYE etmiyorum, EMREDİYORUM! Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin, aksi halde
filomuzun emniyeti için gereken tedbiri alacağız! Derhal rotamızdan çekilin!
İspanyollar: Sizinle Juan Manuel
Salas Alcantara konuşuyor, burada iki kişiyiz. Beraberimizde bir köpek, akşam
yemeğimiz, iki şişe bira ve bir de kanaryamız var. Kanarya şu anda uyuyor.
Ayrıca bizi radyo istasyonu Cadena Dial de La Coruna destekliyor. Şu anda İspanya’nın
Finisterra Galicia kıyısında ve A-853 numaralı deniz fenerinde olduğumuzu göz
önüne aldığımızdan buradan hiçbir yere gitmeye niyetimiz olmadığını söyleyelim.
Deniz fenerimizin İspanya’daki deniz fenerleri arasında büyüklük acısından
kaçıncı sırada olduğu konusunda hiç bir fikrimiz yok. Kayalık sahillerimize
kafadan geçirmek üzere rotasını tutturmuş geminizin emniyeti için istediğiniz
tedbiri alabilirsiniz. Ama yine de ısrarla tavsiye ediyoruz rotanızı 15 derece
güneye çevirin.
***
Günün sözü
Aslanlar kendi hikâyelerini
yazmadıkça, avcıların hikâyelerini dinlemek zorundayız.
11 Şubat 2010 (Memleket Gazetesi)