Suriyeli Muhalifler Kazanırsa!
Suriyeli Muhalifler Kazanırsa!
BY GLENN E. ROBINSON | Aralık 10, 2012 Foreign Policy
Son haberlere göre, acımasız isyancı saldırıları karşısında umutsuzluğa
düşen Suriye’deki Beşşar Esed rejimi kendi vatandaşlarına karşı kimyasal silah
kullanmaya hazırlanıyor. Suriye liderinin bizzat kendisi, hükümetindeki tüm güç
simsarları ve ülkenin tüm askeri yetkilileri, Suriye nüfusunun %12’sini
oluşturan ve savaşı “Öl ya da öldür!” meselesi olarak görüp korkan uzun süre
zulme uğramış azınlıktan gelmektedir. Aleviler günümüzde Irak denilen bölgeden
bin yıl önce ayrıldılar ve onlar Akdeniz’e bakan kuzey Suriye’nin tozlu
tepelerine yerleştiler. Sünnilerin gözünde iki misli sapkın bir Şii kol olan
Aleviler -dinleri değişik gelenekleri yansıtan bir mezhebe evrildiğinden- yüzyıllardır
izole edilmiş bir şekilde yaşadılar.
Alevilerin Arap aleminde pek az savunucusu vardır. Nedeni mezheplerinin
ana akım İslam anlayışından uzak tabiatı ve 1960’tan beri kontrol altında
tuttukları Baas rejiminin korkunç tabiatıdır. Onlar büyük oranda, bölgedeki
İran menfaatlerinin piyonları olarak görülmektedir. İran ve Hizbullah çevresi
hariç hala kesin olmaktan uzak olan “Suriye
rejiminin sona ermesi”ne Arap alemi büyük oranda ağıt yakmayacaktır.
Esed hanedanlığının düşüşü Batı’da muhtemelen sevinçle karşılanacak.
Ancak tuzu kuru Suriyeli göçmenlerin iktidara gelmesine oynamak, sonu kayıpla
bitecek bir bahistir. Yurtdışındaki bu unsurlar (sürgün) Suriyeliler Obama’nın
ve diğerlerinin desteğini kazanmış olabilirler. Bununla beraber ülkenin uluslararası
işgaline ket vurulurken, Suriye’de ne müddetle olursa olsun iktidarı ellerinde
tutmaları konusunda az şansları var. Ayrıca kimse Amerika’nın başka bir Arap
ülkesini kısa süreliğine de olsa işgal etme arzusu olduğunu düşünmüyor.
Başka bir deyişle, mültecileri boşverin gitsin. Suriye’de nihai olarak
iktidara gelecek olan şu anda ülkenin caddelerini, köylerini ve kasabalarını
kontrolu altında tutan silahlı gruplar olacaktır. Tek sesli değiller ve
sıklıkla onlar ailelerini ve halkı Esed kıyımından korumanın yollarını arayan
insanlar. İsyancılara göre, “Özgür Suriye Ordusu” kelimenin tam anlamıyla
bileşen ünitelerini komuta ve kontrol
eden türden bir ordu değil.
Sıkça adını duyduğumuz filizlenen terörist gruplara ne demeli? Yabancı
mücahidlerin–el-Kaide ve takipçileri- Suriye muhalefetine sızması ve Şam’da
yönetimi ele geçirmesi, Amerikan deniz kuvvetlerini Latakya’ya göndermeye çok
hevesli olanlar tarafından ortaya atılan aptalca ve gerçekçi olmayan bir
yaklaşımdır. Yabancı mücahidlerin Esed rejimiyle savaşan bir kesimden daha
fazlasını temsil ettiklerine dair pek az kanıt var.
Fakat Suriye’nin yabancı mücahidlere ya da radikal İslamcılara ihtiyacı
yoktur. Suriye’nin zaten ülke içinde yetişmiş bir sürü elemanı var. Bu,
insanların günümüz Suriye muhalefetinde en tutarlı siyasi güç olan Suriye
İhvanı’nın tabiatını anlamada sıkça kaçırdıkları şeydir. İhvan uzun süren
Suriye iç savaşında son raundu kaybettiği 1982’den beri intikam almak için bir
şans beklemekteydi. Suriye ihvan’ı Mısır, Tunus, Ürdün ya da Fas’taki
benzerleri gibi değildir; 20-30 yıldır, günlük siyasetin onların ellerini
kirletici etkisi nedeniyle onlar siyasi sürece dahil olmamıştır. Bu dönem
içinde Suriye’de İhvan üyesi olmak ya da ona herhangi bir destek vermek büyük
bir suç kabul edilmekteydi. Sonuç olarak, örgüt gizli ve belirsizdir. Ayrıca
sürgündeki liderliğiyle, ülke içindeki kadrosu da net değildir.
Suriye rejimine karşı halihazırda savaşanların çoğu gerillalalarını
Irak’ta eğitti. Gerillalar Irak’ta 2003-2007 arasında Amerikalılara karşı şehir
içi savaşma teknikleri öğrendiler. Bunlardan Irak’ta öldürülmemiş olanları
yönlerini (bu savaş sırasında Irak’a giren yabancı mücahidlerin en büyük giriş
noktası olan) Suriye’ye çevirdi ve kendi ülkelerinin rejimlerine –Esed
rejimine- karşı silaha sarıldılar. Bu, halihazırdaki iç savaşın başlangıcından
beri çok sayıda rejim askerini öldürebilme başarıları 19 ay önce zaten sahip
oldukları yeteneğin bir göstergesidir. Bu iç savaşın ilk aylarında dörtte bir
oranındaki zayiat –yani her bir askere karşı dört muhalif öldürülüyordu-
örgütsüz isyancı gruplar açısından oldukça iyidir.
Gerçekten, isyancılar çok iyi durumda. Esed rejiminin ya da muhaliflerin
kesin zaferi Suriye’nin de bölgenin de hayrına olmayacaktır. Suriye devriminin
samimi destekçileri arzuladıkları şey konusunda dikkatli olmalılar. Suriye
silahlı muhalefetinin en güçlü unsurlarının, iktidarı ele geçirdiklerinde
liberal demokrasi ile dostane ilişkileri olmayacağı neredeyse kesin. Şunu
unutmayınız: Mısır ve Tunus’ta otokratik yönetimleri deviren muhalifler, hatta
onların arasındaki siyasal İslamcılar, Suriye’deki muhaliflerden siyaseten daha
liberaller. Bakın o ülkelerin durumuna şimdi.
O zaman durum nedir? Pek şık olmasa da, katliamları sone erdirmek ve
Suriye’de hakim iki güçün en kötü unsurlarını bertaraf etmek için en iyi
çözümün müzakere olduğu söylenebilir. Muhalefetin kesin zaferi, otokrasi ve karanlığın
keskin düşüşünün başlamasından önce muhtemelen anlık bir zindelik etkisi
uyandıracaktır.
*Yazının künyesi: Robinson, Glenn E., “Don’t Let the Syrian
Rebels Win”, (Çev: Murat Kayacan), Haksöz Dergisi, S. 265, İstanbul,
2013, (33-34).
Don't Let the Syrian Rebels Win
An outright victory by Assad’s enemies would be a disaster.
BY GLENN E. ROBINSON | DECEMBER 10, 2012 Foreign Policy
It may well be true, as recent news reports tell us, that Bashar
al-Assad's regime in Damascus, increasingly desperate in the face of an
unrelenting rebel onslaught, is prepared to use chemical weapons against its
own citizens. The Syrian leader himself, all the main power brokers in his government,
and virtually all of the country's military officer corps come from a
long-persecuted minority that legitimately fears that this war is a matter of
"kill or be killed" for the Alawites, who make up around 12 percent
of Syria's population. The Alawites left what is now Iraq a millennium ago and
settled in the dusty hills of northwest Syria overlooking the Mediterranean. A
doubly heretical sect in the eyes of orthodox Sunni Muslims -- as an offshoot
of Shiite Islam -- the Alawites lived an isolated existence for centuries as
their religion evolved to reflect various folk traditions.
The Alawites have few defenders in the Arab world, both because of the
unorthodox nature of their religion and because of the horrible nature of the
Baathist regime they have controlled since the 1960s. Nor does it help that
they are widely seen as pawns of Iranian interests in the region. The regime's
fall -- which is still far from certain -- will not be widely mourned in the
Arab world, outside of Tehran and in Hezbollah circles.
The fall of the House of Assad will likely be celebrated by many in the
West. But banking on the well-heeled Syrian expatriate community to come to
power for any length of time is a losing bet. The exiles may have won the
support of the Obama administration and others, but have little chance of
holding power in Syria for any length of time, barring international occupation
of the country. And nobody thinks the United States has any appetite to occupy
another Arab country militarily, even for a relatively short period of time.
In other words, forget about the expats. The people that will ultimately
take power in Syria are the armed men who control the country's streets,
villages, and towns right now. They do not speak with a single voice, and are
often people just looking to protect their families and communities from the
Assads' onslaught. As for the rebel "Free Syrian Army," it is no army
at all in the sense of having any kind of command and control over its
constituent units.
What about the budding terrorist groups we hear so often about? The
specter of foreign jihadis -- al Qaeda and its fellow travellers --
infiltrating the Syrian opposition and coming to power in Damascus is a silly,
unrealistic notion promoted by those overeager to send in the U.S. Marines to
Latakia. There is little evidence that foreign jihadis represent anything more
than a sliver of those fighting the Assad regime.
But Syria does not need foreign jihadis and radical Islamists -- it has
more than enough of the home-grown variety. This is where people so often miss
the nature of Syria's Muslim Brotherhood, easily the most coherent political
force in Syria's opposition today. It is an organization stuck in a time warp
from 1982, when it lost the last round of Syria's long civil war, and has been
waiting for its chance at revenge. Syria's Muslim Brotherhood is not like its
analogues in Egypt, Tunisia, Jordan, or Morocco; it has not been part of the
political process for decades, "tamed" by having to get its hands dirty
in the everyday stuff of politics. It has been a capital offense to be a member
or give any support to the Muslim Brotherhood in Syria for three decades. As a
result, the organization is secretive and opaque, and it's not clear how much
its cadres inside the country interact with its exiled leadership.
Many of the fighters currently battling the Syrian regime honed their
guerrilla skills in Iraq, learning urban combat techniques fighting Americans
in Iraq from 2003 to 2007. Those who were not killed in Iraq made their way
back to Syria (the largest entry point for foreign jihadis entering Iraq during
that war), and have taken up arms against their own regime. Their ability to
kill a large number of regime forces from the outset of this current round of
civil war is indicative of the skill set they already possessed 19 months ago.
The body count of 4:1 during the early months of this civil war -- that is,
four opponents killed for every soldier killed -- is quite good for unorganized
insurgent groups.
In fact, the insurgents might be too good. Neither Syria nor the
region would be well served by a decisive victory by either the Assad regime or
by the opposition. Breathless supporters of Syria's revolution need to be
careful what they wish for. The most powerful elements of Syria's armed
opposition would almost certainly be no friend of liberal democracy were they
to seize power for themselves. Consider this: The dissidents who brought down
autocratic governments in Egypt and Tunisia, even the political Islamists among
them, were far more politically liberal than what we see in Syria. And look at
those countries now.
What, then? It is not fashionable to say so, but a negotiated outcome
remains the best solution to end the killing and prevent the worst elements
from either side ruling Syria. An outright opposition victory would likely
produce a momentary air of euphoria before the steep decline toward autocracy
and darkness begin.
Glenn E. Robinson is
associate professor at the Naval Postgraduate School. This article is adapted
from his essay "Syria's Long Civil War," in the December 2012 of Current History.