Özgürlüğün resmi

  Küçük kızın babası İspanya’nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkûmdu. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir defasında ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkûmlara verilmesi yasaktı. Bu sebeple kâğıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı. Çok üzülmüştü küçük kız. Babasına söyledi bunu, o da "Üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi.
    Küçük kız bir sonraki ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Babası keyifle resme baktı ve sordu:
"Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?"
Küçük kız babasına eğilerek, sessizce şöyle dedi:
"Hişşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri.
(Münevver Demirci’ye teşekkür)

***

Dondurma
Yaz geliyor, dondurmalar geliyor.
Kış geliyor, dondurmalar gidiyor.
Sonbaharda bazen geliyor bazen gelmiyor.
         (İlköğretim 2. sınıf öğrencisi İbrahim Kayacan)

***

Deve kuşu
Sanıyorduk ki deve kuşları tehlike karşısında başını kuma gömer ve saklandığını sanır. Meğerse deve kuşları tehlikeyle karşılaşınca öyle yapmaz aksine yarım saat kadar koşarak kaçarmış.
Demek ki bir kanaat oluştururken bizim önce bilgi ondan sonra da fikir edinmemiz gerekiyormuş.

***

Allah'a nasıl  "Niye ben" derim?
Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den dolayı ölüm döşeğindeydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
- Allah böylesine kötü bir hastalık için neden sizi seçti?
 Arthur Ashe cevap verdi:
-Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah'a ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah'a nasıl ‘Niye ben’ derim?
 Mutluluk insanı tatlı yapar, başarı ışıltılı ve zorluklar da güçlü. Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı. Allah'a asla ‘Neden ben?’ dye sormayın.             Arthur Ashe
                                  (Mehmet Emin Parlaktürk’e ve Nuray Kahraman’a teşekkür).

***

Gerçek bir Karadeniz fıkrası
Karadeniz fıkralarına bir yenisi daha eklenecek olay İzmir'de yaşandı. Ege Karadenizliler Dernekleri Federasyonu (EKAF) ile Konak Belediyesi 'Dünya Karadeniz Günü' etkinliği düzenledi. Düzenlenen etkinlikler çerçevesinde 'Karadeniz'in dünü, bugünü ve yarını konuşulacaktı. Panelistler konuyu 'Karadeniz' yerine 'Karadenizliler Günü" olarak algıladı.
Panelistler, panelin '31 Ekim Dünya Karadeniz Günü' nedeniyle yapıldığını İzmir'e gelince öğrendi. İsmet İnönü Kültür Merkezi'ndeki panelde, panel başkanı da dahil tüm panelistlerin konuyu yanlış anlaması herkesi güldürdü. (Cafesiyaset.com)


***

Beddualar
Acıdan geberesin.
Acıdan kıvranasın.
Acılara tuş olasın.
Onma, bitme, onduğun gün aç yat.
Adın başkasına kona.
Adın bata.
Adın kala, sen gidesin.
Adın kara yerden gele.
Adın ortadan kalksın.
Altın adın pul ola.
Ciğerin söküle
Hasta olasın da dermen bulamayasın
Körolasın demiyorum. Sürünürsün inşallah.
Yalnız ve yardımsız kal.
Yüz üstü sürünesin.
Yüzün arkana döne.
Postalının üstü ola altı olmaya.
İki yakan bir araya gelmeye e mi.
Gözün baksın, dilin dönmesin.
Bayırın domuzu! Senin Allah belanı vere.
Kamyonların altında kalasıca.
Ciğerleri sökülesice.
Soy damarı kuruyasıca

***

Günün sözü
Suçlar insanların yüzünde görünseydi aynalar satılmazdı.
                                                                       P. Ustinov



19 Kasım 2009 (Memleket Gazetesi)