Öldüler mi yoksa şehit mi oldular?
Akdeniz sahilinden 4 km içeride kurulmuş olan 400.000 nüfuslu Gazze’ye insani yardım götüren (yaklaşık 400’ü Türkiye’den) 600 kişinin bulunduğu gemiye Siyonist askerlerin saldırması sonucu hayatını kaybedenlerin “öldüğü” ifadesini Radikal, Habertürk gibi Zaman’da tercih etti. Yerel basınımızdan Merhaba Gazetesi’nde de şöyle bir haber okudum: “Hamas'a yakın bir internet sitesi, İsrail devlet televizyonuna dayandırdığı haberde, gemilere yapılan saldırıda ölü sayısının 19'a yükseldiğini duyurdu.” Gazetemizde de şöyle bir haber yer aldı: “İnsani Yardım Vakfı Başkan Vekili Yavuz Dede, 'Mavi Marmara' gemisine yapılan saldırıyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu: Yaralı ve ölü sayısı hakkında kesin bilgi veremiyorum. Bu tamamen İsrail’in kontrolü altında. 18-19 sayısı İsrail’in vermiş olduğu bir rakam.”
Yukarıda belirttiğim gazetelerden farklı olarak Yeni Şafak ise haberi “10 sivil şehit düştü.” şeklinde verirken benzer şekil de Vakit de “16 şehit, 60’a yakın yaralı” ifadesini tercih etti.
Peki, hayatını kaybedenlerin ölü mü şehit mi oldukları konusunda doğru olan haberi sunuş biçimi hangi gazetelerinkidir? Tabii ki, Yeni Şafak ve Vakit’inki. Zira “öldükleri” ifadesini tercih etmek, belki tarafsız habercilik olarak görülebilir diyeceğim ama onlar da İslam’a önem veren Zaman Gazetesi gibi, Misak-ı Milli sınırları içinde vuku bulan askeri mekanlara ya da polislere yönelik saldırılarda “şehitlik” kavramını rahatlıkla kullanmaktalar. Demek ki asıl mesele anlamlı bulunan bu kavramın ulusal sınırlar içinde kullanılmasında bir beis görülmemesi ancak uluslararası planda Allah rızası için cehdederken öldürülen kimselere şehit denilmesinin çok görülmesi. Bu, apaçık bir tutarsızlıktır.
Gazze’ye doğru yola çıkan Marmara Gemisinin yolcularının büyük çoğunluğu Türkiye’den gitti ve muhtemelen de yine birçoğu İslam dinini gönülden benimsemiş ve Siyonist rejimin zulümlerine karşı göğsünü siper eden Müslümanlardan oluşmaktaydı. Dolayısıyla Müslüman kimliği belirgin gazetelerin bu konudaki haberleri verirken kesinlikle Yeni Şafak ve Vakit’in duyarlılığını paylaşmaları gerektiğini düşünüyorum. (Aynı sorun Türkiye’nin de içinde bulunduğu NATO’ya karşı ülkesini savunurken hayatını kaybeden Taliban’ın üyelerine verilecek sıfatta da yaşanıyor ancak yazımızın eksenini korumak adına buna değinip geçmiş olalım.)
****

Biz de onlara yaklaşıyoruz

Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:

- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.

Alparslan’ın cevabı hazırdır:

- Biz de onlara yaklaşıyoruz.

Ne dersiniz bu asil tavır İsrail’i Gazze’deki zulmünden alıkoymak üzere ‘Rotamız Filistin, yükümüz insani yardım!” sloganıyla yollara düşen 600 kişinin de tavrı değil midir?

***

Günün sözü


Allahuekber!

mavi marmara