Niçin
Niçin
Niçin kumandanın pili zayıfladığında tuşa daha bir fazla basarız? Yaptığımız
şey, pili daha dolu hale mi getirir?
İnsanlara dört milyar yıldız olduğunu söylediğimizde neden bunun doğruluğunu
araştırmazlar da, duvar boyasının yeni olduğunu henüz kurumadığını
söylediğimizde parmaklarıyla kontrol ederler?
Yapıştırıcı niçin içinde bulunduğu şişeye yapışmaz?
Sır
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı
padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında,
vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: “Sen
sır saklamayı bilir misin?” diye sormuş. Vezir: “Evet hünkârım, bilirim.”
dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: “Ben de bilirim.”
Boynuz ve
akıl
İmam Ebu Hanife, üzerine doğru
gelmekte olan bir hayvana yol vererek kenara çekildiğinde, yanındakiler neden
böyle yaptığını sormuşlar. Hazret, düşünmeden cevap vermiş: “Onun boynuzları
var, benim ise aklım.”
Şans
Bir filozofa
sormuşlar: Şansa inanır mısınız?
Filozof: “Evet,
yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım?”
Houston
-Houston?
-Apollo.
-Houston bişey diycem ama kapatmak yok.
-Devam et Apollo.
-Houston 10 aydır uzaydayım,burada bu kadar astronot, kozmonot arkadaşla irtibatım oldu, yeminle söylüyorum, sen hepsine beş basarsın, seni neden yer ekibine vermişler anlamış değilim.
-Sorma Apollo, bir takım politik olaylara kurban gittik, çok büyük yanlışlar yapıldı bize.
-Sen diğerlerinden farklısın, halk adamısın sen, seni seviyorum Houston.
-Ben de seni Apollo.
-Apollo.
-Houston bişey diycem ama kapatmak yok.
-Devam et Apollo.
-Houston 10 aydır uzaydayım,burada bu kadar astronot, kozmonot arkadaşla irtibatım oldu, yeminle söylüyorum, sen hepsine beş basarsın, seni neden yer ekibine vermişler anlamış değilim.
-Sorma Apollo, bir takım politik olaylara kurban gittik, çok büyük yanlışlar yapıldı bize.
-Sen diğerlerinden farklısın, halk adamısın sen, seni seviyorum Houston.
-Ben de seni Apollo.
İtiraf
Annemlerle birlikte misafirlikten dönüyorduk. Durakta
otobüsün gelmesini bekliyorduk. Ben bu arada durağın demiriyle oyun oynuyordum.
Otobüs geldi. Annemler bindiler ama ben durakta kaldım; çünkü kafamı kabanımın
şapkasının ipiyle durağın demirine bağlamıştım! Otobüstekiler gülmekten
kırılıyorlardı. Benim surat ise aynı küçük Emrah! (itiraf.com)
Mahkeme tutanağı
Soru : Saldırganı tarif eder misiniz?
Cevap : Orta boyluydu, sakalı vardı.
Soru : Kadın mıydı, erkek miydi?
Soru : Vücudu incelediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?
Cevap : Otopsi 18.30 da başladı.
Soru : Adam ölüydü değil mi?
Cevap : Yok, masada oturmuş, neden üzerinde otopsi yaptığımı merak ediyordu!
Cevap : Orta boyluydu, sakalı vardı.
Soru : Kadın mıydı, erkek miydi?
Soru : Vücudu incelediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?
Cevap : Otopsi 18.30 da başladı.
Soru : Adam ölüydü değil mi?
Cevap : Yok, masada oturmuş, neden üzerinde otopsi yaptığımı merak ediyordu!
Tohdur Beğ
Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç,
Keyf için gelmedik bura tohdur beğ.
Fukara harcından yaz da bir ilaç,
Olsun derdimize çare tohdur beğ.
Tama vatandaşık, gardaşık tama...
Bunca pahılm’olur adam adama?
Geldik ta sabahtan, kaldık akşama,
Yarına mümkün mü sıra tohdur beğ?
Yedi baş horanta yıkık hânede..
Tüm kazancım bini bulmaz senede;
Yüz pangunut helâl olsun gene de;
Ben nereyim, beşyüz nere tohdur beğ?
Tek kaşıkla çorba içer dördümüz..
Kul başından ırak ola derdimiz.
Senden, benden esker ister ordumuz.
Candan da mı yeğdir para tohdur beğ?
Dert-belâ tebelleş oldu başıma,
Her gece tahsildar girer düşüme...
Beni mahcup etme can yoldaşıma,
Erkeklik öldü mü bre tohdur beğ?
Büyük oğlan esker, öteki çırak,
Han için param yok, oteli bırak...
Mevsim kış, yollar sarp, köy hayli ırâk;
Bir değil, beş değil yara tohdur beğ.
Memur gelir karşılarsın köşeden,
Zengin gelir kırılırsın neşeden.
Öte kaçma bizim garip Eşe’den,
Bakıp boynundaki kire tohdur beğ.
Hemi Müslümanım, insanım hemi;
Hâlimi arzettim darılma e mi?
İçinde mangır yok, gördün kesemi;
Bir de ceplerimi ara tohdur beğ.
Daha sayayım mı? Noksan mı daha?
Yalvara yalvara tükendim aha..
Bu yüzle mi çıkacaksın ALLAH’a?
Vallahi yanarsın nara tohdur beğ.
Abdurrahim Karakoç
Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç,
Keyf için gelmedik bura tohdur beğ.
Fukara harcından yaz da bir ilaç,
Olsun derdimize çare tohdur beğ.
Tama vatandaşık, gardaşık tama...
Bunca pahılm’olur adam adama?
Geldik ta sabahtan, kaldık akşama,
Yarına mümkün mü sıra tohdur beğ?
Yedi baş horanta yıkık hânede..
Tüm kazancım bini bulmaz senede;
Yüz pangunut helâl olsun gene de;
Ben nereyim, beşyüz nere tohdur beğ?
Tek kaşıkla çorba içer dördümüz..
Kul başından ırak ola derdimiz.
Senden, benden esker ister ordumuz.
Candan da mı yeğdir para tohdur beğ?
Dert-belâ tebelleş oldu başıma,
Her gece tahsildar girer düşüme...
Beni mahcup etme can yoldaşıma,
Erkeklik öldü mü bre tohdur beğ?
Büyük oğlan esker, öteki çırak,
Han için param yok, oteli bırak...
Mevsim kış, yollar sarp, köy hayli ırâk;
Bir değil, beş değil yara tohdur beğ.
Memur gelir karşılarsın köşeden,
Zengin gelir kırılırsın neşeden.
Öte kaçma bizim garip Eşe’den,
Bakıp boynundaki kire tohdur beğ.
Hemi Müslümanım, insanım hemi;
Hâlimi arzettim darılma e mi?
İçinde mangır yok, gördün kesemi;
Bir de ceplerimi ara tohdur beğ.
Daha sayayım mı? Noksan mı daha?
Yalvara yalvara tükendim aha..
Bu yüzle mi çıkacaksın ALLAH’a?
Vallahi yanarsın nara tohdur beğ.
Abdurrahim Karakoç
Günün sözü
Bu dünya'ya kiracı gibi yerleş. Ev sahibi gibi
yerleşirsen, gitmesi zor olur.