Nezaket
Konya'da nezih mekânlar (?) arıyorsanız tercihlerinizi işletmeciler belirlemek zorunda. Örneğin Petek Pastanesi'nde her yarım saatte bir, bir şeyler yemek zorundasınız. Canınız istemiyor mu? Üzülmeyin garson sizin için bir seçim yapabilir. Bunu da istemiyor bu garip duruma itiraz mı ediyorsunuz? O zaman gitmek zorundasınız bayım. Bir diğeri de Trafik Parkı'nda. Bir kaç arkadaşınızla oturdunuz diyelim herkes usulen bir şeyler yemek içmek zorundadır bu mekânda. Üç beş kişiden biri servis almak istemediyse garson uyarıyor. Ona göre ayağınızı denk alın! (İbrahim Alan)

Bir Tek Dede Sende mi?
Gezmeyi çok seven bir şapka üreticisinin, yanında şapkaları ile birlikte bir gün Afrika'ya yolu düşer. Bir ağacın altında uyuya kalır. Uyandığında bir de bakar ki şapkaların hepsini maymunlar almış ve üzerindeki ağaçta onu izliyorlar. Uzun süre düşünür ama ne yapacağını bilemez. Birden fark eder ki maymunlar o ne yaparsa onu yapıyorlar. Sağ elini kaldırır, maymunlar da kaldırır, sol elini kaldırır, onlar da. Aklına çok iyi bir fikir gelir. Kafasında şapka varmış gibi yapar ve onu alıp yere atarmış gibi yapar. Bütün maymunlar da şapkaları yere atar. Usta da hepsini toplar. Aradan yıllar geçer... Usta yaşlanır, torunu aynı mesleği yapmaya başlar. Dedesi başından geçen olayı ona anlatmıştır tabiî ki. Hikâye bu ya torun ustanın da yolu Afrika'ya düşer. Ve başına aynı olay gelir. Hemen kafasında bir ışık yanar. Elini kaldırır, maymunlar da ellerini kaldırır, ayağını kaldırır, maymunlar da ayakların kaldırır. Son hamle olarak başındaki şapkayı yere atar. Ama maymunlar atmaz. Biraz sonra ağaçtan bi maymun yere iner, adama bir tokat atar ve şöyle der: - Bir tek dede sen de mi var?
Merak
Profilo reklâmında Kadir İnanır’ın bakışlarına dayanamayan firmanın ürünleri midir yoksa cam mıdır?
Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoksa Garanti Bankası bizi kandırmakta mıdır?
Mustafa Güçlü
Onun adını da Dede Korkut koymuş olmalı. Nerede karşılaşsak elimize Sille Kültürevi’nde yıllardır büyük özveriyle sürdürdüğü programı tutuşturuyor. Yıllardır, enerjisini kaybetmiyor. Gençlere bu açıdan çok iyi örnek oluyor. Kendisi benim de bu tür etkinliklere düşkün olduğumu bilir. Ancak o şanslı, Allah ona bol bol dinleyici veriyor. Bizimki 9 yıl sonra bitti. Biz de ne yapalım, köşe yazarlığına başladık. Oturup ağlayacak değildik ya!
Razi Sıkı Müfessirdir Ama
Zuhruf suresi 43/18’de “süs içinde yetiştirilen kişiler olarak tanımlanan kızlar” ifadesi hakkında tefsir ilminde önemli bir yere sahip Fahruddin Razî şöyle diyor: Ayetteki bu ifade ile, yine kızların eksikliğine dikkat çekilmek istenmiştir.  Şöyle ki birtakım süsler içinde büyütülen, aslında noksandır. Onun kendinde böyle bir noksanlık olmasaydı, süsle-püsle donanmaya ihtiyaç duymazdı.
Daha sonra Cenâb-ı Hak, onun durumunun eksikliğini, 'Vuruşmada (hüccetini) açıklayamadan" iadesiyle belirtmiştir. Bayanlar, mücadele ve çekişme ihtiyaç duyduğu zaman bunu hakkıyla yapamaz ve delilini ortaya koyamaz. Çünkü dili tutuk, aklı kıt ve tabiat olarak biraz ahmaktır. Nitekim "Kadın, hüccetini ortaya koymak isteğiyle konuştuğunda, çoğu zaman aleyhine hüccet olacak şeyleri söyler." denilir. İşte bütün bu izahlar, kadının ileri derecede eksik olduğuna delâlet eder.
Siz Türkçe Anlatıyor Ben Anlamadı
Olay ODTÜ'de geçiyor. Dışarıda bahar havası. Amfide kalkülüs dersi, hem de İngilizce. İnsanlar seçimlerini doğru yönde kullanmış olacaklar ki 100 kişilik sınıftan anca 15-20 kişi var içerde, onlar da kâğıt falan oynuyorlar Bir tek en önde bir kızağız dersi dinliyor. Aklına bir şey takılıyor. Hocaya İngilizce soruyor: “Şu konuyu tekrar anlatır mısınız?” diye. Hoca eyvallah diyor, dönüyor, başlıyor bütün konuyu yeniden, ama bu sefer Türkçe anlatmaya. Bitiriyor, kıza dönüyor, “Şimdi anladın mı?” diye soruyor. Kızdan gelen cevap yarım yamalak bir Türkçe ile, “Ama hocam siz Türkçe anlatıyor ben anlamadı."

Sevimli Gramer
-Bu şarkıyı sana atfediyorum!
- و ile mi yoksa ف   ile mi?
           
Günün Sözü
Bilim organize edilmiş bilgi, hikmet organize edilmiş hayattır.

Immanuel Kant

mezarlık karikatürü