Mısır’da Parlamento Seçimleri ve Müslüman Kardeşler
Mısır’da Parlamento Seçimleri ve Müslüman Kardeşler
Emire Huveydi bu yazıda, (aşırı)
güvenlik önlemleri ve boykot çağrılarına rağmen bu ay (Kasım 2010) Mısır’da
gerçekleştirilecek olan seçimlere katılma kararı alan Müslüman Kardeşler
(İhvan-ı Müslimin)’in kararının getirisini götürüsünü değerlendirmektedir.
Müslüman Kardeşler’in boykot
etmektense, parlamento seçimlerine katılmaya karar vermesi Mısır’daki tatsız
tuzsuz siyasi iklime bir parça tuz biber oldu. Kardeşler’in kararı, hareketin
lideri Muhammed Bedî tarafından dikkatle seçilmiş sözlerle gergin geçen bir
basın toplantısında duyuruldu.
Bedî, “modern tarihimizdeki
belirleyici an” dediği parlamento seçimlerini bütün dünyanın izlediğini ve Müslüman
Kardeşler’in seçime katılmasının “daha önce vuku bulmamış ifsad ve uçarılığın”
pençesine düşmüş Mısır’a karşı bir sorumluluk olduğunu ifade etti. Bedî, “kurbanlar
verme pahasına da olsa” Müslüman Kardeşler’in seçimlere katılmayı milli bir
“görev” olarak gördüğünü ifade etti. Basın toplantısının sonunda, kararlarının
grup içinde demokratik bir seçim sürecinin sonucu olarak alındığını ve
Kardeşler’in şura konseyi üyelerinin %98 oranında seçimlere katılımı
desetklediğini söyledi.
MK’nin (Müslüman Kardeşler) yeni
seçim sloganı “Çekişmeyi bırak, seçimlere katıl!” ile uyumlu olarak Bedî, Kasım
ayında parlamentodaki 518 koltuktan %30’unu hedeflediklerini 64 koltuğun da
bayanlara ayrılacağını söyledi.
Siyaset
uzmanı Ziya Raşvan’ın el-Ahram Weekly’ye yaptığı açıklamada, "Anlaşılıyor
ki, Hükümet ya da diğer siyasi çevreler tarafından planlanması muhtemel bir
provakasyona yol açmamak için MK, parlamentoda elde edebilecekleri sandalye
sayısından daha az aday çıkaracaklar.” dedi.
Bedî’nin
Cumartesi günkü basın toplantısı ile el-Ahram Weekly’nin matbaaya gittiği
Çarşamba günü arasında 41 Kardeşler üyesi tutuklandı. Tutuklamalar
İskenderiye’de, Kana’daki (Yukarı Mısır) Delta şehirleri Şarkiye ve Dakahliye
ile Süveyş’te gerçekleştirildi. Gözlemcilere göre tutuklamalar devam edecek
gibi görünüyor.
Kardeşler
bir güvenlik sorunu yaşamasınlar diye resmen adaylarının isimlerini henüz
açıklamamış olsa da adaylarından birçoğu adaylıklarını özellikle Delta
eyaletleri Kalyubiyye, Kefru’ş-Şeyh, (Kahire’nin 130 km güneydoğusundaki )
Feyyum ve İskenderiye’de zaten açıklamış bulunuyor. Grup tarihinde bir ilk
olarak iki tane kadın aday –Kalyubiyye’de bir doktor olan Huda Ğaniyye ve
Kefru’ş-Şeyh’te bir eğitimci olan Fatma Musa- seçimlerde aday olacaklarını
açıkladı.
Bedî
“adil bir seçim olmayacağı gerekçesiyle seçimi boykot çağrılarını” dikkate almama
kararını savundu. 2007’deki anayasal değişiklikler, seçimlerin yargının
gözetiminde yapılması uygulamasını iptal etti. Şimdi seçimler yargının dışında Cumhurbaşkanı
tarafından oluşturulmuş olan Yüksek Seçim Kurulu gözetiminde yapılıyor. Seçimin;
“yargının gözetiminde olmaması” konusu Mısır’ın seçim tarihinde ilk defa
muhalefetin sert eleştirilerini fitilledi. Bazı ön koşul talepleri olsa da,
seçime girmesine izin verilen liberal Vefd ve sol kanat Tecemmu Partisi gibi
partiler herhalukarda seçimlere katılacaklarını açıkladılar.
Öte
yandan seçimlere girmelerine izin verilmeyen partiler seçimleri boykot
edeceklerini açıkladılar. Kardeşler’in seçimlere katılma kararı öncelikle, daha
evvel siyasi aktivist ve Nobel ödüllü Muhammed el-Baraday tarafından yönetilen
Milli Değişim Kongresini (MDK) incitmiş olmalı. MDK’nin mantığı (raison
d'être), Kongre’de temsil edilen MK dahil siyasi arenadaki birkaç akımı
bünyesinde barındıran bir platform olarak hareket etme üzerine kuruluydu.
MK’nin seçime katılma kararı grup içinde öngörülememiş bir anlaşmazlığa neden
oldu. MK’de muhalefet “cephesi” olarak belli bir ağırlığa sahip ve daha
önceleri şura konseyi üyesi olan İbrahim ez-Zaferani ve Halid Davud zaten grubun
seçimleri boykot etmesi talebinde bulunmuşlardı.
Kardeşler,
MDK’den ayrılarak ve seçime girme iznine sahip muhalefet partilerini de
kendinden uzak tutarak kendini beceriksiz bir pozisyona getirmiş bulunmakta.
İktidardaki Milli Demokratik Parti (MDP)’den sızan bilgilere ve resmi
yetkililerin ifadelerine göre, MK’ye parlamentoda 88 sandalye kazandığı
2005’teki başarısını tekrar göstermesine izin verilmeyecek. O seçimlerde diğer
muhalefet partileri parlamentodaki sandalyelerin %4’ünü aralarında paylaşırken,
MK yaklaşık %20’sini elde etmişti.
5
Ekim’de; Yasal ve Parlamenter işlerden sorumlu Devlet Bakanı Müfid Şebab’ın
2005 seçimlerinde “yasadışı” Müslüman Kardeşler’in elde ettiği başarının
büyütülmemesi gerektiğini söylediği nakledildi. Şebab, o başarının tekrarlanma
ihtimalini küçümsedi ve seçime girmelerine izin verilen partiler ve özellikle
de Vefd, Tecemmu ve daha az oy alan el-Ahrar (liberaller)’ın seçimlerde
başarılı olacağı tahmininde bulundu. Siyasi analistler, böyle açıklamaların seçim
sonuçlarının net olarak gösterdiğini(!) ifade etmekte. Bu açıklamalar ayrıca analistlerin
medyadaki “söz söyleme hürriyetine bir sınırlama olarak tanımladıkları durumlarla”
da uyum içindedir.
ed-Dustur
gazetesi
editörü olan ve açıktan Devlet Başkanı Mübarek eleştirisi yapan İbrahim İsa geçen
hafta gazetenin yeni sahibi Vefd Partisi Başkanı es-Seyyid el-Bedevî ve meşhur
Vefd üyesi milyarder Rıza Edward tarafından işten çıkarıldı. Daha önceleri,
bilinmeyen bir nedenle İsa’nın özel uydu kanalı OTV’deki gösteri programı da
iptal edilmişti. Ayrıca Eylül ayı sonunda da özel uydu kanalı Orbit’ten canlı
yayınlanan Amr Edib yönetimindeki el-Kahire el-Yevm (Kahire’de bugün) adlı
popüler talk şovunun da yayını durduruldu. Geçen hafta Alâ Sadık’ın; Sports
TV’deki programı da, bir futbol maçı sonrası ortaya çıkan şiddet olaylarını
İçişleri Bakanı’nın önleyemediği eleştirisi yapmasının ardından iptal edildi.
Salı
günü hükümete ait Nile Satellite Şirketi, Körfez ülkelerine ait dört İslami
kanalı kapattı ve OTV ile daha az seyredilen el-Ferain’e NileSat ile
aralarındaki “anlaşma şartlarını ihlal” uyarısında bulundu. Aynı gün Mısır Telekomünikasyon
Şirketi birden çok cep telefonuna mesaj gönderme imkânı sunan GSM operatörlerine
yeni sınırlamalar getirdi. Şu anda cep telefonlarına mesaj göndermek isteyen
şirketler yüklü miktarda para ödeyerek lisans temin etmek zorunda. AP
(Associated Press) ile salı günü yaptığı bir görüşmede İletişim Bakanı
müsteşarı Mahmud el-Cuveyni (Gweini) sadece kayıtlı siyasi partilerin
önümüzdeki seçimler için cep telefonu mesajlarını gönderebileceklerini söyledi.
İktidar partisinin zaten mesaj gönderme izni var.
Bu
mevcut durum dikkate alındığında Kardeşler’in seçimleri nasıl kazanmakta
ısrarlı olduğunu, rejimi ve seçim sürecini deşifre edeceğini söylese de seçimlerde
nasıl muvaffak olacakları pek de net değil. Hemen her gün sayıları artan bir
şekilde üyeleri tutuklanan Kardeşler’in 2010 seçimlerini boykota çağıran
grupların çağrısını dikkate almayarak bu seçimlerde uğrayacağı kayıp, elde
etmeyi umduğu kazançlardan daha fazla olabilir.
14-20
Ekim 2010 el-Ahram, S. 1019, Mısır.
Howeidy, Amira,
“'Participate, not contest” (Mısır’da Parlamento Seçimleri ve Müslüman
Kardeşler) (çev: Murat Kayacan), Haksöz Derg., S. 236, İst., 2010.
***
'Participate, not contest'
Amira Howeidy weighs the pros and
cons of the Muslim Brotherhood's decision to take part in next month's
elections despite a security clampdown and boycott calls
--------------------------------------------------------------------------------
The Muslim Brotherhood's decision
to participate in, rather than boycott, November's parliamentary elections
added a dash of spice to the otherwise insipid political climate. The
announcement was made in a media hyped press conference led by the group's
supreme guide, Mohamed Badei, who read out a carefully worded statement justifying
the Brotherhood's decision to stand.
Badei cited the current
"decisive moment in our modern history", the importance of the
parliamentary elections "which the entire world is observing" and the
Brotherhood's duties towards Egypt which "is suffering from unprecedented
corruption and volatility". The Brotherhood, Badei said, sees running in
the elections as a national "duty" despite all the
"sacrifices" it will entail. Finally, he announced that the decision
to stand was the result of a democratic process of voting within the group and
that 98 per cent of the Brotherhood's shura council was in favour of
participation.
In line with what has become the
MB's new favourite election motto, "participation, not contest" (
musharaka la mughalaba ) Badei said that his organisation will stand in only 30
per cent of the 518 parliamentary seats up for grabs in November. Sixty-four of
the seats are reserved for women.
"The message is that they
will field fewer candidates than they could afford to in order not to provoke
anyone," political expert Diaa Rashwan told Al-Ahram Weekly, "not the
government, nor other political forces."
Between Badei's press conference
on Saturday and Al-Ahram Weekly going to press on Wednesday at least 41 members
of the Brotherhood were arrested. They were detained in Alexandria, the Delta
governorates of Sharqiya and Daqahliya, in Qena (Upper Egypt) and in Suez. And
more arrests are likely, say observers.
While the Brotherhood has yet to
officially declare the names of its candidates to avoid security harassment,
many have already started publicising themselves. Candidates in the Delta
governorates of Qalioubiya and Kafr Al-Sheikh, and in Fayoum (130km southwest
of Cairo) and Alexandria, have been especially vocal. At least two women from the
group -- Hoda Ghaniya, a doctor from Qalioubiya, and Fatma Moussa, an
educationalist in Kafr Al-Sheikh -- have said they will take part in the
elections for the first time in the group's history.
Badei defended the Brotherhood's
decision to ignore calls to boycott the election in the absence of fair
guarantees. A constitutional amendment in 2007 cancelled judicial supervision
of the elections. They are now overseen by the Supreme Election Committee, a
body formed by the president outside the judicial corps. The absence of
judicial supervision for the first time in Egypt's electoral history sparked
fierce criticism from the opposition. Yet despite their reservations licensed
opposition parties such as the liberal Wafd and the leftwing Tagammu have said
they will contest the elections anyway.
On the other side of the
political divide several opposition movements and unlicensed parties announced
their boycott of the poll. The Brotherhood's decision to participate in the
elections must be particularly galling for the National Assembly for Change
(NAC), previously chaired by political activist and Nobel laureate Mohamed
El-Baradei. The NAC's raison d'être is to act as a platform for various streams
across the political spectrum, including the MB, which is represented in the
assembly. It has also created an unforseen rift within the group. An opposition
"front"of heavy weights in the MB such as former shura council
members Ibrahim El-Zafarani and Khaled Dawoud has emerged already demanding
that the group boycott the elections.
By breaking away from the NAC and
toeing the line of the licensed opposition parties, the Brotherhood finds
itself in an awkward position. A series of leaks from within the ruling
National Democratic Party (NDP), and more recently statements by officials,
suggests that the Brotherhood will not be allowed to repeat its successes in
the 2005 election when they won 88 seats -- approximately 20 per cent of the
total, while the rest of the opposition managed a meagre four per cent between
them.
On 5 October Minister of State
for Legal and Parliamentary Affairs Moufid Shehab was quoted as saying that the
"outlawed" Muslim Brotherhood was overrated in the 2005 poll. He
dismissed the possibility of the victory repeating itself and predicted that
the licensed political parties, specifically the Wafd, Tagammu and the less
visible Al-Ahrar (liberals), would make electoral gains. Such statements, say
analysts, are clear indicators of the election results. They also coincide with
what observers describe as a clampdown on freedom of speech in the media.
Last week Ibrahim Eissa, the
firebrand editor of Al-Dostour newspaper and vociferous Mubarak critic, was
fired by the paper's new owners, El-Sayed El-Badawi, chairman of the Wafd
Party, and billionaire Reda Edward, a prominent member of Wafd. Earlier,
Eissa's show on the privately owned OTV satellite channel had been cancelled
for undisclosed reasons. And at the end of September Al-Qahera Al-Yom (Cairo
Today), a popular talk show hosted by Amr Adib and broadcast live on the
privately owned Orbit satellite channel, was also stopped. Last week sports TV
host Alaa Sadek's show was cancelled after he criticised the Interior
Ministry's failure to prevent violent clashes following a football match.
On Tuesday the government-owned
Nile Satellite company closed down four Islamic channels owned by Gulf-based
companies and sent warnings to both OTV and the less popular Al-Fara'een for
"violating the terms of the contract" between them and NileSat. On
the same day Egypt's telecommunications regulator set new rules for companies
sending text messages to multiple mobile phones. Companies that want to send
out texts must now obtain expensive licences. In an interview with AP on
Tuesday, Mahmoud El-Gweini, adviser to the minister of telecommunications said
only registered political parties would be allowed to send mass text messages
in the upcoming elections. The ruling party has already been granted a permit.
Given this climate it is unclear
how the Brotherhood hopes to make electoral gains or, as they insist they will
do, "expose" the regime and the electoral process. With increasing
numbers of its members expected to be detained on an almost daily basis,
Brotherhood losses in this election could all too easily outweigh any benefits
it hopes to achieve by ignoring the call of dissent groups to boycott the 2010
vote.