KOMEK görev başına
Uluslararası
İnsani Yardım Örgütü İHH bir Güneydoğu anketi yaptırmış. Anketten çıkan ilginç
sonuçlar var. Ankete göre, Tayyip Erdoğan bölgede en sevilen siyasi veya fikri
kişi. Ahmet Türk 3. sıraya yerleşirken, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünün
sahibi Mustafa Kemal, 5. sırada yer almış. Çok çocuklu bilinen Kürt ailelerden
5 veya 6 çocuğu olanların oranı %11. Aşiret yapısı da bayağı aşınmış. Aşiret
kararlarının bağlayıcı olduğunu düşünenlerin oranı %21. “Birinci dereceden
yakınımın öldürülmesi durumunda polise baş vururum.” diyenlerin oranı %75.
Güneydoğu illerinde yaşayanların kendilerini dindar olarak tanımlayanları,
diğer illerdekilere nispetle %20 daha fazla. Evlerde en çok pişirilen yemek
bulgur ve makarna. Oranı toplam %43. Et yemekleri ise %4 oranında aş oluyor.
Diğer illerde okula devam etme oranı %61 iken Güneydoğu’da %64,5. Bu oran gayet
ilgi çekici. Türkiye’de bir vakfa veya derneğe üye olma oranı ise içler acısı.
Diğer bölgelerde üye olmama oranı %94 iken Güneydoğu’da %97. Bölge halkının %73
kendisini Avrupa Birliği’ne yakın hissediyor.
Bölgede
meslek edindirme kurslarının açılmasını isteyenlerin oranı %76. Yanılmıyorsam
KOMEK Balkan ülkelerinde bile faaliyette bulunuyor, Güneydoğu’ya da ağırlık
vermek bayağı hayırlı bir adım olur.
İnşallah
yağmur yağmaz
Öğretmen
arkadaşım Şamil Özkan anlatıyor: “Yaşanmış bir olay. Yağmur duasına çıkmaya
hazırlanan iki arkadaştan biri diğerine soruyor. ‘Ne olur ne olmaz ıslanmamak
için şemsiye alalım mı?’ Diğeri cevap veriyor: “Yok canım yağmaz inşallah,
gerek yok şemsiye almaya.”
Merak
İl Çevre ve
Orman Müdürlüğü her yıl Kasım ayının üçüncü haftasında “Erezyonla mücadeleyi”
gündemde tutma babında etkinlikler yapmakta. Bu seneki de bildiğim kadarıyla
“Toprağa ve Suya Saygı Yürüyüşü” için yetkililerin Anıt’ta bir araya gelmesiyle
başladı. Hani saygı yürüyüşünün konusu toprak ve su idi?
Kimi
sevelim, neyi sevelim?
ABD
Cumhurbaşkanı Bereket Hüseyin Ubame’nin Şikago’da “Allah size ve Amerika’ya
merhamet etsin.” diye bitirdiği konuşmasını dinledim. Konuşmasında hanımın en
iyi arkadaşı olduğunu, o olmadan seçimi kazanamayacağını söyledi. Kızlarını
hayal ettiklerinden daha fazla sevdiğini, büyükannesinin kendisini
televizyondan seyrettiğini, kız ve erkek kardeşlerine de müteşekkir olduğunu
ifade etti.
Türkiye’de
devlet adamları böyle şeyler söyler mi? Yok canım o kadar da değil. Onların işi
devlete aşık olmak, ülkeyi sevmektir. Eşini, çocuğunu sevmesi zaaf alametidir.
Onlara yakışan insanlara değil, devleti ve ülkesine muhabbet beslemektir. Bu, o
kadar önemlidir ki, eşini ve çocuğunu sevmeyen kimse, ülkede huzur içinde
yaşayabilir ama ülkesini sevmeyen (Acaba atalarımız niye Ortaasya’yı bırakıp
Anadolu’ya geldi?) ya sevmeli ya da ülkeyi terk etmelidir. Eskiden atalarımızın
en çok değer verdiği söylenen “at-avrat-pusat” üçlüsünde devlet ve ülkenin yeri
yoktur ama olsun, fazla deşelemeyin.
Bak sen şu
işe
Büyük jetona para verme, küçükten
al büyüt.
-Karar vermekte zorluk mu
çekiyorsun? -Hmm... Hem evet, hem hayır.
-Çocuklar dövmek içindir! Sevmek
için hayvan besleyin!
-Düşün ve hepimizi şok et
böylece!
-Ekrem burdaydı...
-"Doğru değil! Ben hiç burda
olmadım!
-Otelimizde hamam böceği
bulunmaz! Fareler onları yemiştir!
-Çiçekleri kopartmayın, kökünden
sökün!
-Okusaydım adam olacaktım, şimdi
milyarderim!
-Ey yükselen nesil!!!! İn len
aşağı!
-Ayakkabının kalleş olanı, ayağı
arkadan vurur!
Günün sözü
"Irklar ve toplumlar;
yerliler ve göçmenler; Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki
duvarlar daha fazla dikilmeye devam edemez. Bunlar şimdi yıkılmak zorunda olan
duvarlardır."
Bereket Hüseyin Ubame