Fethiye Kemal Mumcu
Fethiye Kemal Mumcu
Ankara’da KPDS sınavına girdiğim Anadolu lisesinin adı bu.
Okul bahçesine girmek üzereyken maalesef bizi “Hoş geldiniz!” türünden bir yazı
beklemiyordu. Nedense bahçe duvarına çok iri harflerle yazılan söylemekten utandığım
ancak kibarca ifade etmek gerekirse “İrem adlı birisinin kötü yola düştüğüne”
dair yazının silinmesine okul yönetimince ihtiyaç görülmemişti.
Kontaş mı Aman Kalsın
Haftasonu Ankara’ya gittim. Gidişte de dönüşte de bir Konya
firması seçtim. Ancak genelleme yapmadan söylüyorum, burnumdan geldi. Giderken,
aynı bilet başkasına da satılmıştı. Dönerken ise birçok kişinin bileti birçok
kişiye satılmıştı. Kargaşa hat safhadaydı. Allah’tan paramızı iade etme
“kibarlığı” gösterdiler de 3 saat 15 dakika rötarlı da olsa başka bir seyahat
acentasıyla Konya’ya dönebildik.
Dönüşte şoförün arkasında oturmam hasebiyle –büyük
ihtimalle- şoförün göremediği yola çıkan ineği görmem sayesinde büyük bir
kazadan kurtulduk. Sürücümüz aniden direksiyonu kırdı, inekten kurtardık ama
sola kırdığında arkasına bakabildiğini hiç sanmıyorum. Allah’tan arkamızdan
“Çekil laan!” diyerek gelen bir kamyon yoktu. Allah korudu.
Dil Sürçmesi
Yolcu müsait bir yerde inmek ister ama dili sürçer; “Müsait
bir yerde iner misiniz?” Şoför: “Niye sen mi kullancan?”
Orta Kapı
Minibüsten inmek isteyen bir yolcu gayet aceleci bir tavırla, “Kaptan orta
kapıyı rica edebilir miyim?” deyince, bizim şoför olaya hakim: “Tabi abi
ayıp ettin. al götür. Senden kıymetli mi?”
Öfke
Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi.
Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse
bindi birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı
uzattı: “Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?”
Yalan mı?
Öğretmen tarih dersinde öğrencilerden birini sözlü sınava kaldırmıştı: “Söyle
bakalım yavrum...Napoleon Bonapart Fransa tahtına çıkınca ne yaptı?”
-Oturdu öğretmenim!
Cennetin Kapıları
Mesajlar: Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle
vurulmuş: “Güm Güm Güm !! İçeriden seslenmişler: “Kim o?” Dışarıdan gök
gürültüsü gibi bir ses: “Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!”
İçeriden, “Hoş geldiniz.” diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri
içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye
kadar. Bir gün kapılar
yine şiddetle çalınmış: “Güm Güm Güm!” İçeriden sormuşlar: “Kim o?” Dışarıdan
gök gürültüsü gibi bir ses: “Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!”
İçeriden hemen
cevaplamışlar: “Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi!” Dışarıdan yine ses gelmiş:
“Biz mehter takımıyız ancak geldik!”
Bekârlara Teselli
Bir zamanlar bir bay bir bayana evlenme teklif etmiş. Bayan,
"Hayır!" demiş.
Adam da, bayan da sonsuza dek mutluluk içinde yaşamışlar...
Zekeriya Beyaz'dan Anılar
İlkokul çağlarımda sokakta arkadaşlarımla top oynarken,
annem hep balkondan çağırır: "Oğlum Zekeriya! ezan okunuyor, eve
gel." O zamanlar namaz da kılmıyorum. Neden ezan okununca eve gideceğim? O
dönemde ezan okunurken benim gibi eve gitmeyip top oynayan arkadaşlarımı
tanıyor musunuz: “Hakan Şükür, Sergen, Hasan Şaş, İlhan Mansız.” Peki, benle
beraber ezan okunurken eve giden arkadaşlarımı tanıyor musunuz: “Ben, Yaşar
Nuri Öztürk ...”
6.5.2005 Memleket Gazetesi/Konya