Desenize ki Ermenisiniz
Desenize ki Ermenisiniz
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ali
Sirmen NTV’de seçimle ilgili programa katıldı ve program sırasında İstanbul’da
bindiği bir takside kendisiyle şoför arasında geçen bir diyalogu aktardı:
-Nerelisiniz?
-İstanbullu.
-Tamam da nereden geldiniz onu
soruyorum.
-Babam, dedem… 300 yıldır
buradayız.
-Desenize ki Ermenisiniz!
Bu seçimlerde yeni olan ne
var?
- Laiklik sorun olmaktan çıktı, irtica bitti.
- Çarşaf giymek, Kur'an kursu açılmasına destek vermek hemen her kesim için normalleşti.
- Ergenekoncular siyaset gündemini etkileme konusunda başarılı değiller, moralleri bozuk.
- Vara yoğa saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlanması üst perdeden tartışmaya açıldı.
Resmi araçla Pazar gezisi
Geçtiğimiz Pazar (12.10.2014)
günü öğle sonrası, 42 BR 970 plakalı Renault Clio araç İstanbul caddesinde
seyir halindeydi ve arka camında da “Resmi hizmete mahsustur. (PTT aracı)”
yazılıydı. Bu araç Pazar günü iki çocuklu bir aile görünümlü yolcularıyla hiç
de resmi hizmete gider gibi değildi. Lütfen vatandaşların hizmetine tahsis
edilmiş araçlara “özel araç” muamelesi yapmayınız.
Ey Türkiyeli hanımlar
Birinci vazifen bulaşık, çamaşır
yıkamak ve kocana sahip çıkmaktır.
Mevcudiyetinin yegâne temeli
budur.
Kocan en kıymetli hazinendir.
Seni bu hazineden mahrum etmek
isteyecek kaynanan ve görümcelerin olabilir.
Bir gün evliliğini kurtarmak
mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için bulaşık ve çamaşırı
düşünmeyeceksin.
Bu durum elektriğin ve suyun
kesildiği anda ortaya çıkabilir.
Evliliğine karışmak isteyen
kaynanan, görümcelerin, hayatta emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler.
Hayatta kılıbık kocan zor bir
ihtimal de olsa başka bir bayana göz dikmiş olabilir.
Ailen fakru zaruret içinde harap
ve bitap düşmüş olabilir.
Ey asil Türkiyeli kadınlar; işte
bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen yuvanı kurtarmaktır.
Anasının kuzusu olan kocanı adam
etmek elinizdedir.
İhtiyaç duyduğun merdane dolabın
sol üst köşesinde saklıdır... (Nuray Kahraman’a teşekkürler)
Aynı adamlarla iki kez çay
içmeyiz
Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir
Iraklı kahvede oturmuş çay içiyorlar.
Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp
bardağa ateş edip parçalamış: “Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz
Amerika'da ayni bardakla iki kere çay içmeyiz.” İngiliz de bunun üzerine çayını
bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı parçalamış: “Bizim
İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok silisli kum vardır
ki, ayni bardakla iki kere cay içmeyiz.” Bunun üzerine Iraklı da çayını
bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikalı ve İngiliz’i vurup
öldürmüş. “Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı
işgalciyle oturup iki kere çay içmeyiz. (Yusuf Ziya’ya teşekkürler)
Peçete ve lafız-mana
tartışması
Hafta sonu Kur'an’ı anlamada
lafız üzerine yoğunlaşmak gerektiğini düşünen ve düşünmeyen iki entelektüel
cehd sahibi kişinin peçete üzerinden mücadelesini dinledim. Bakın bakalım
ciddiler mi geyik muhabbeti mi yapıyorlar?
-Abi peçete al demiştim aldın mı?
-Evet, buyur.
-Nezle olduğumu biliyorsun, niye
kağıt mendil almadın?
-Sen peçete almamı istemiştin.
Lafızcı olmadığım için kağıt mendilin yapacağı işi peçete de yapar diye
düşündüm illa da kağıt mendil almam gerekir diye düşünmedim.
-Öyle düşünmüş olsaydın, ne
dediğimi değil, neyi kastettiğimi dikkate alır ve peçete değil kağıt mendil
satın alırdın.
Günün sözü
Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi
ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır.
Afrika atasözü