Vakit Gazetesi, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun ile ilgili neredeyse her gün bir haber ya da yorum yayınlıyor. Son zamanlardaki gündem, A. H. Coşkun’un zamanında dalak ve mide ameliyatı gerçekleştirerek askere gitmemesi. Bu olayın bir yönü. Vakit’in dikkat çekmediği nokta ise bir insanın zorla askere alınması. Ne var ki askere alınacak kişiye bunun yerine bir sosyal hizmetin tevdi edilmesi söz konusu olabilir ya da ondan maddi bir bedel ödemesi istenebilir. İnsan iki organına zarar verecek düzeyde askerlik yapmak istemiyorsa, yani vatana hizmeti Vakit’in anlayışına uymayan bir şekilde algılıyorsa “zorunlu askerlik” anlayışının gözden geçirilmesi gerekmez mi? İnsanın ülkesine hizmetinin tek yolu askerlik midir? Sözgelimi, askerlik yapmamanın bir yolunu bulmaktansa askerlik yapmayı reddeden vicdanî retçiler aslında hain midir? Mevcut şartlarda askerlik yapmak dinin gereklerinden midir?
A. H. Coşkun’un geçirdiği bu ameliyatların gerekçesi gerçekten askere gitmemekle ilgiliyse ve bu eleştirilecekse belki eleştiri, vicdani retçi Osman Murat Ülke gibi net tavır sergileyememesi açısından yapılabilir. Askerlik yapmayı reddettiği için tutuklanan Osman hakkında, 19 Kasım 1996'da Genelkurmay Askeri Mahkemesi, tutukluluk haline son vererek, askerliğini yapması için onun Bilecik'teki birliğine gönderilmesi kararı aldı. Yaklaşık 45 gün süren bu tutukluluğun büyük bölümü Mamak Askeri Cezaevi'nde hücre cezası ve açlık grevinde geçti. Osman, bir sivil olduğu halde burada kendisine dayatılan askeri yaptırımlara uymadı, tek tip elbise giymedi. Aynı tavrını, hiçbir örgütlü şiddet kurumunun parçası olmayacağını, dolayısıyla askerlik yapmayacağını söyleyerek Bilecik'teki askeri birlikte de sürdürdü. Osman kendine ve orduya karşı dürüsttü. Kaçmadı, çürük raporu almak için uğraşmadı. Karşısına çıkan zorlukları göze alarak itaatsizliği seçti. Çeşitli aralıklarla 43 ay hapis yatan Osman konuyu AİHM’e taşıdı ve mahkeme bu durumu alçaltıcı muamele olarak değerlendirdi ve sözleşmenin 3. maddesinin ihlali yönünde kara vererek, Türkiye’nin davacı tarafa 11 bin Avro tazminat ödemesine karar verdi.
Özgür Heval Çınar’ın verdiği bilgilere göre, insanlık tarihinde savaşa katılmamak için geliştirilen yöntemlerden birisi de vicdani rettir. Nitekim, I. Dünya Savaşında 3500, II. Dünya Savaşında 37.000 ve Vietnam savaşında 200.000 vicdani retçi savaşın parçası olmayı reddetmiştir. Günümüzde ise ABD ordusundan Irak savaşına gitmeyi reddedenlerin sayısı 5.000’i bulmuştur.
27 AB ülkesinin zorunlu askerlik uygulaması mevcut olmayan 14’ü şunlardır: Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, Birleşik Krallık, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya.
Geri kalan 13 ülkede ise alternatif hizmet sistemi bulunmaktadır. Bu ülkelerden Almanya’da Anayasa’nın 4. maddesinin 3. fıkrası “hiç kimse vicdanına karşı olarak, silahlı savaş hizmetine zorlanamaz.” demektedir. Almanya’da her yıl ortalama 150 bin vicdani retçi bulunmaktadır. Bu kişilerin silahlı askerlik dışında yönlendirildikleri yerler Gençlik, Aile, Kadın ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı, Federal Sivil Servis Ofisleri tarafından yönetilen, alternatif hizmet yerleri olmaktadır. Bunların süresi de askerlik süresi gibi 9 aydır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni asker kökenli kişilerin kurduğunu, bu ülkenin fiilî üç askeri darbe gördüğünü ve bir de ordunun kendisine sadece “ülkeyi iç ve dış düşmanlara karşı koruma görevi vermeyip” kendisini Türk ulusunun baştan aşağı yaratılmasında baş aktör olarak addettiğini dikkate aldığımız zaman askeriyenin ve askerlik kurumunun toplum üzerinde ne kadar etkili olabileceğini tahmin edebiliriz.
AİHM’in 24 Ocak 2006 tarihinde vermiş olduğu Osman Murat Ülke kararının ardından onca sürenin geçmesine rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu konuda her hangi bir yasal düzenleme yapmamıştır. Türkiye halen 47 Avrupa Konseyi ülkesi içerisinde vicdani ret hakkını yasal olarak tanımayan iki ülkeden biridir. AB’nin Türkiye’ye ilişkin 2006’da düzenli raporunda bu hakkın yasal olarak tanınmasına ilişkin herhangi bir gelişmenin olmadığının altını çizmiştir.

Askerlik olgusuna ve vatanî göreve bir de bu açıdan bakalım derim.