Suriye konusunda doğru tavır
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, “Küresel Sorunlara ve Dayatmalara Karşı İslami Duruş” konulu konferans vermek üzere geçtiğimiz hafta (7 Mayıs 2013) Muş Alparslan Üniversitesi’nin konuğuydu. Konferansın açılış konuşmasını yapan Üniversite Rektörü Nihat İnanç, küresel düzenin istikbar düzeni olduğunu ve küresel dayatmalara karşı, Müslümanların tavırlarını netleştirmeleri gerektiğini ifade etti.
Bülent Yıldırım konuşmasında, dünyanın dört bir tarafında öldürülenlerin Müslümanlar olduğunu ve buna büyük oranda seyirci kalındığını dile getirerek, “İslam coğrafyasında hayatını kaybedenlerin sayısı Birinci Dünya Savaşı’nda ölenlerin sayısından fazla.” dedi.
“Gazze’de zulme maruz kalan Yahudiler olsaydı, yine Mavi Marmara gemisini yardım için yola çıkarırdık.” diyen Bülent Yıldırım, “Herkes için adaleti temin etme açısından farklı din ve ideoloji mensuplarıyla birlikte, Filistinlilerin haklarını gasp eden Siyonistlere karşı ortak tavrın adı oldu Mavi Marmara. Benzeri bir ortak girişim Esed zulmü altında inleyen Suriye halkı için de olacak mı?” şeklindeki soruya “Evet!” yanıtını veremese de bu konudaki duyarlılığını net bir şekilde ortaya koydu. Suriye’deki zulüm rejiminin uygulamalarını ifşa etme bağlamında dinleyicilere Suriyeli yazar Mustafa Halife’nin Salyangoz (Mana Yayınları) adlı romanını tavsiye etti. Roman; eğitim için Fransa’ya giden ve altı yıl sonra ülkesine döndüğünde, Müslüman Kardeşler Örgütü’ne üye olmak suçlamasıyla tutuklanan ve böylesi anlamsız bir suçlama sonucu hapishanede tam 13 yıl geçiren Hıristiyan bir Arap vatandaşının hikâyesi anlatılmakta.
Suriye’de son yaşanan katliamda –BBC’nin aktardığı Times’ın haberi doğruysa, THKP-Acilciler (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi–Cephesi) örgütünün lideri olarak bilinen Mihraç Ural da katliamların sorumlularından birisidir.- (Banyas) yedi yüz kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Yıldırım isim vermeden Esed rejimine destek veren İran’ı ve Lübnan Hizbullah’ını da eleştirdi: “Neymiş direniş hattıymış! Bir insan mı Mescid-i Aksa mı? Önce insanı kurtarmalısın, Mescid-i Aksa yine inşa edilir ne olacak! Direnişin sahibi Allah’tır. Biz masum insanların sahibiyiz. Suriye halkının kurtuluşu için her şeyi yapacağız” dedi. Gerçekten de “direniş hattı” deyip Siyonistlerin yapmadığını Suriye’nin Müslüman halkına reva gören Rusya ve Çin destekli Esed rejimini “fiilen” desteklemek olsa olsa “adalete ve özgürlüğe karşı direniş hattı” olur. Esed rejimi “fiili tehlike” iken, bunu karartıp “muhtemel tehlikeyle mücadeleye” girişen ve bunun doğruluğunu vurgulayanlar ne yazık ki yolunu şaşırmış durumdalar. Bu bağlamda Tevhid Tugayı komutanı Abdulkadir Salahın şu sözleri üzücü durumu net bir şekilde ortaya koyuyor: “Birçok İranlı yetkili, ‘İranlıların Suriye'yi kendileri için 35. il olarak gördüğünü’ dile getirdi. Artık açıkça görülüyor ki İran ve Hizbullah askerleri –Bu da bir dış müdahale ama- Suriye'deki savaşın içindeler. Suriye'deki savaş Esed yönetimi için bitmiştir. Şu anki savaş Suriye halkı ile İran ve Hizbullah arasında. Bunun delili de Hizbullah askerlerinin İdlib'in Kuseyr bölgesine saldırmaya başlamasıdır. Kaldı ki İran ve Hizbullah Esed'e destek konusunda İsrail ile işbirliği yapıyor. Esed rejimi, 40 yıldır İsrail'in sınırını koruyor."
Yıldırım, Suriye’deki devlet kaynaklı zulme örnekler de verdi. Babasının yerini söylemedi diye bir çocuğun kemiklerinin delindiğini, bir babanın üç kızının birden namusuna kastedildiğini söyleyen Yıldırım, “Şu anda Esed’in askerleri Müslümanların hanımlarını kirletiyor, (Banyas katliamını gölgeleyen saldırısıyla) İsrail ya da (direnişçilere silah sevkiyatına karşı çıkan) Amerikan askerleri değil. Biz, ne Amerikancı ne de Esedçi olacağız!” diyerek zorba rejimlerin değil mazlumların yanında olmamız gerektiği vurgusunda bulundu.
Görüldüğü gibi, Suriye’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Bir şeyler yapmamız lazım ki, ahirette mazeretimiz olsun. Bu bağlamda Özgür-Der’in yürüttüğü “Suriye’ye değirmen kampanyası”na kayıtsız kalmamamız gerekiyor. Suriye'nin kuzeyinde Fırat Nehri üzerinde yer alan ve batısında bulunan Halep'ten 160 km uzaktaki Rakka’dan gelen haberlere göre, Suriye’de direnişçiler tarafından ele geçirilen büyük silolardaki buğdayları una dönüştürmek, undan da ekmek elde etmek için değirmene ihtiyaç var. Vicdanımızın sesine kulak vermenin tam zamanı.