Süleyman Okudan ve Selçuk Üniversitesi
Süleyman Bey ile
tek yüz yüze gelmem, son belediye seçimleri sırasında görevli olduğum oy
sandığının başına oy kullanmak için geldiğinde mümkün oldu. Onun dışında nasip
olmadı. Ancak yönetime geldiğinden bu yana ne "hayırlı" işlere imza
attığını, üniversite camiasından tanıdığım kimselerden ve gözünü budaktan
sakınmayan açıklamalarından biliyorum.
Bir tane örnek
vereyim. 1988-1992 döneminde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenciydim.
Kantinde bazı "masalar" vardı ki, oturmak mümkün değildi, racona
tersti. Ben de yakın zamana kadar zannediyordum ki, her üniversitede böyle,
ancak bazı öğrencilerin oturabildiği "masalar" var. İstanbul'dan
tanıdığım ve üniversite öğrencileriyle hemhal olmayı seven ve onların gündemini
takip eden bir arkadaşım, "Nedir o 'masalar'?" deyince anladım ki, bu
"masalar" bazı Anadolu üniversitelerinde mevcutmuş. Duyduğum
doğruysa, Süleyman Bey yönetime geldiğinde ilk müdahale ettiği alanlardan birisi
bu "masalar" olmuş. Artık kantindeki masalara tüm Türkiyeli ve
misafir yabancı öğrenciler oturabiliyormuş. Kendisini tebrik ediyorum.
Süleyman Beyin
gazetemize yaptığı açıklamalardan yola çıkarak diyebilirim ki, kendisi
"hep birlikte" gelişimi önemseyen birisi. Sivil toplum, bir arada
yaşama, empati gibi kavramlara bakış açısı nedir bilemiyorum ancak kendi
sözlerinde bu mefhumları elinden geldiği ölçüde yerine geçirmeye çalıştığı
görülüyor. Bu bağlamda Konya’daki STÖ’lerle daha yakın işbirliği,
üniversitedeki verimliliği artırmak ve Konya ile bütünleşmek açısından güzel sonuçlara
kapı aralayabilir, diye düşünüyorum.
Önceki dönemden
farklı olarak mevcut yönetim, önyargılı hareket etmediği için artık üniversite
öğrencileri kampüsteki fakültelerine gidebilmek için eskisi kadar yorulmayacak.
Zira belediyeye ait tramvay üniversite içine kadar girebilecek. Üniversite ile
belediye bu konuda anlaştı.
Süleyman Bey,
göreve geldiğinden bu yana istediği kadar okuyamamaktan şikâyetçi. Maalesef üst
düzey göreve gelen insanların temel problemi bu. Bakarsınız bir gün biz de
Türkiye'de önemli mevkilere gelmiş kimseleri, Londra metrosunda ayakta yolculuk
yapan şehrin belediye başkanı Livingstone gibi gazete okuyarak göreve giderken
görürüz.
Süleyman Beyin
yaptığı vurgulardan birisi özgüven üzerine. Gerçekten onun ağzından, bazı
yanlış uygulamalara dair, "Zor bir dönemden geçiyoruz." tarzında bir
şey duymadık. Göründüğü kadarıyla, kendisi çare üretme derdinde. “Zor dönem”
edebiyatıyla, sorunların üstüne gitmemenin bahanesi imal etmiyor. “Ben bir
şeyleri değiştireceğim.” diyerek göreve gelen herkesin yapması gereken de bu.
Sayın rektörün
en azından hedef olarak "evrensellik" ile ilintili bir üniversite
hedefi olduğu anlaşılıyor. Olduğu takdirde, Selçuk Üniversitesi Noam Chomsky ve
Edward Said gibi dünya çapında entelektüeller yetiştirebilir. Aksi takdirde
resmi tezleri kanıtlamakla meşgul kendisini milli/ulusal çıkarlarla sınırlamış
ve hukuk ilkelerinden uzak bir yapıya bürünür.
Rektör Beyin
hukuka dair vurguları yasalara yaptığı göndermelerden daha fazla. Bu da Türkiye
için önemli bir kazanım. Zira mevcut yasaların tümü "hukuka" uygun
değil ve değişmeli. Süleyman Beyin de bu konuda rahatsızlıklarının olduğu
izlenimi var.
Süleyman Beye
ait kafama takılan bir cümle: "Cumhuriyetin temel kriterlerine dinamit
koymayan ve yasalar çerçevesinde faaliyet yapan bütün siyasi partilere eşit
mesafedeyim ben." Rektör Beyi "Siyasetle ilgilenmiyorum."
türünden sığ ve kaçamak bir cevap vermediği için tebrik ediyorum. Zira
üniversite hocaları hükümete ilmi değerlendirmeler ve tavsiyelerde bulunmayacak
da kim bulunacak? Kafama takılan şey ise cumhuriyetin temel ilkelerine dinamit
koyma ifadesidir. Bir defa dünyada onca cumhuriyet var, kimisi sosyalist kimisi
faşist. Demek ki cumhuriyetin temel kriterleri diye bir şey olamaz. Kastedilen
TC ise -ki öyledir- bence tüm zamanları içine alan cumhuriyet ilkelerinin
olduğuna inanmak ve kabul ettirmeye çalışmaktansa, "Cumhuriyetin temel
ilkeleri, tüm vatandaşlarımızı kapsayacak şekilde insan hak ve özgürlüklüleri
teminat altına almaktır." demek daha doğru olur.
Süleyman Okudan
ile ilgili en çok merak ettiğim şey ise yazmayı düşündüğü "Okudan'ın
Anıları" adlı çalışmasında neler diyeceğidir. Eminim belge niteliğinde
bilgiler edineceğiz.