SİYASET ve KADIN
Selçuk
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 12-13 Mayıs 2006 tarihleri arasında, Meram
Belediyesi ile işbirliği yaparak, Konevi Kültür Merkezi’nde “Kur'an’a Göre Farklı İnanç Mensuplarına
Tanınan Hak ve Özgürlükler” isimli bir sempozyum düzenledi. Bu bilgi şöleninde
müzakereci olarak davet edilen Ali Köse Bey’den şu cümleleri dinledik: “Iraklı nükleer araştırmalar uzmanı Hamid,
Paris’te bir hanımla tanıştı. Bu hanım ile ilişkisi gayr-ı meşru bir zeminde
ilerledi ve Mossad, bir gün Hamid’i ziyaret ederek bu ilişkiye dair “uygunsuz”
kasetlerini önüne koydu. Bu şantaja dayanamayan bilim adamı Irak’taki nükleer
programın sürdürüldüğü mekânları Mossad’a söyleyince, Israil’in saldırısı
sonucu bu tesisler yok edildi.”
Bilim
dünyasından bir kişinin başına gelen bu tür bir problem, Show TV’de yayınlanan,
aslında bir komedi filmi denebilecek seviyedeki “Hacı” filminde de ama bu sefer
siyasetçilerle ilişkili olarak ele alınıyor. Ortada bir “hanım” onun etrafından
birçok siyasetçi. O hanımın almadığı tüyo, yönlendirmediği ihale yok.
Demek
ki toplumun önde gelenlerini bekleyen en tehlikeli imtihan bu. Öyle bir tehlike
ki, insanın ailesine ihanete götürebilir. Gayr-ı ahlaki ekonomik ilişkileri
teşvik edebilir. Uluslar arası istikbara hizmete ortam hazırlayabilir.
Fişleme
kültürüne yabancı değiliz. Haliyle büyük şirket sahipleri, bürokratlar ve
siyasetçiler hakkında kasetlerin hazırlanması, girdikleri websitelerinin takip
edilmesi gibi durumlar bize yabancı değil.
Bu tür kirli ilişkilere aracılık eden en
önemli meslek sekreterlik. Sekreterlerin hanımlardan seçilmesinin pek hayırlı
sonuçlar getirmeyişinin bilinmesine rağmen hem üst düzey işadamlarının hem de
siyasetçilerin pek azı “akıllıca”
davranıp bu tuzağa düşmüyor. Bu öyle bir tuzak ki, “Evlendim zaten
sekreterimle.” demekle üstesinden gelinemez. Zira bu tür bir evlilik genellikle
sorunlu bir süreç sonucu “mecburiyet”ten dolayı gerçekleşiyor ve ilk sadık eş bu
şekilde haksız yere cezalandırılıyor.
Bu
problem öyle bir şey ki, siyasetçinin siyasi hayatını bitiriyor. Emin bir
kimseyse o kimsenin bu vasfını buharlaştırıyor. Etrafında ne ailesi ne de
arkadaşları kalıyor. Ömür boyu ahlaki açıdan “zanlı” bir kimse olarak toplumdan
dışlanıyor.
Hele
hele cumhurbaşkanlığı tartışmalarının yapıldığı bu günlerde, birçok
siyasetçinin “yasadışı” ilişkilerine dair haberleri bazen de iftiraları sıkça
duyacağız. Özellikle siyasetçilerimizin “Kalkancı”lığa soyunmamaları ve yakın
tarihten ibret almaları ve “aldıkları oyların hakkını vermeleri” gerekiyor. Yasak
ağaç uğruna cennetten vazgeçilir mi?